Bölüm 2

1.2K 56 9
                                    

Öğleden sonra okul bitince vedalaşıp ayrıldık. Arabaya binip doğruca evimize geldim. Evde kimsenin olmadığını görünce korunma büyüsü yapmak için çalışma odama kapandım. 

Büyü masasının karşısına geçip gerekli malzemeleri çıkarttım. Lavanta, zeytin, ökse otu ve mavi lotus çiçeğinin suyunu çıkartıp peri suyunun içine karıştırdım.

Kalın büyü kitabımı çıkarıp hata yapmamak için latince sözleri buldum. Gözlerimi kapayıp yaptığım işe odaklandım. Elimdeki şişenin ısındığını hissedebiliyordum. Sözleri söylediğimde mavi bir ışık parladı. Camlarım işte bu yüzden siyah filtreliydi.

Kitaptaki sürekli çizdiğim sembole tekrar bakıp kitabı kapattım. Alt komşulara yakalanmamak için dua edip sessizce aşağı indim. Dışarı çıkıp evi çevreleyen duvarı takip edip arka tarafa gittim.

Yabani otlar eteğime takılsa da aldırmayıp ilerledim. Kimsenin fark etmeyeceği bir alana gelince şişenin içindeki suyu yavaş yavaş elime dökerek sembolü çizdim. İşim bitince bir kaç adım uzaklaşıp sağ elimi ileri uzattım. Gözlerimi yumup yoğunlaştım.

"Ben 846. Monoark, kutsal arınma ve korunma büyüsünü bağlıyor ve ritüeli burada bitiriyorum." dediğimde çevremi kuşatan hafif esintiyi hissettim.

Bu demek oluyordu ki işe yaramıştı. Bizim özellikle de benim enerjimi saklamak, bizi görünmez hale getirmek için bunu yapmamız gerekiyordu.

Böyle bir büyü annemi veya babamı güçsüz düşürürdü. Ben yapmak istesem bile henüz eğitimimi tamamlamadığımı söyleyip karşı çıkarlardı. Bunu onlardan habersiz yapmaktan başka çarem yoktu. Elimde boş şişeyle kendimle gurur duyarak mutlu bir şekilde eve geri çıktım.

Evde hala kimse olmamasına rağmen Arie'nin gelişi yakındı. Mutfağa girince annemin başarısız uğraşını bırakıp da gittiğini gördüm. Ondan arta kalanları temizleyip, soslu tavuk hazırlayıp fırına sürdüm. Büyü kullanarak daha iyisini yapabilirdim ama yemekte kolay kolay büyü kullanmaz, bundan hoşlanmazdım.

Tavuğun pişmesini beklerken kirlenmiş elbisemi çıkartıp insanların üstlerinden düşürmediği kotlardan giydim. Büyü kitaplarımdan birini alıp balkona gittim. Salıncağa oturup ezbere kaldığım yerden devam ettim.

Öğrenmem gereken yığınla ritüel ve büyü vardı. Latincede iyi bir seviyeye gelmeme rağmen hala yeterince iyi değildim. Büyü sırasında yanlış telaffuz yüzünden elimde patlayan çok şişe olmuştu. Yakalanmadığım sürece kendimi iyileştirir, aileme bundan bahsetmezdim.

Tavuğun süresi dolduğunda kitabı salıncağa bırakıp mutfağa döndüm. Ben tavuğu kontrol ederken içeri annem babam ile birlikte girdi. Kokuyu alınca şaşırdılar.

"Sen yemek yapmayı biliyor muydun?" dedi babam gülerek.

"Siz yanımızda olmayınca Arie'ye yemek hazırlıyordum. En kötü yemeklerimi o yedi. Artık tek iyi olduğum şey büyü yapmak değil." deyip gülümsedim.

"Peki. En azından anne olarak kalanını ben halledeyim." deyip ikimizi dışarı çıkardı. 

Babama omuz silkip balkona geri döndüm. Salıncağa oturacağım sırada fısıltılar duyup ayağa kalktım. Balkonun kenarına yaklaşıp ellerimi korkuluklara dayadım.

Gözlerimi kapayıp, sesi duymaya odaklandım. Endişeli ve kısık sesin Cacia'ya ait olduğunu anlayınca özeline girmemenin daha iyi olacağını düşündüm. Bağı koparmak üzereyken yabancı bir erkek sesi duydum.

"Buradan uzaklaşmanın hiç bir faydası olmadı Cacia. Rüyalar peşimi bırakmıyor. Bu benim içimde verdiğim bir savaş. Kaçabileceğim bir yer yok." dedi bıkkın bir sesle.

MonoarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin