Bölüm 11

802 62 12
                                    

"Bir şey demeyecek misin?" dedi babam tepki vermem için.

"Demem birşeyi değiştirmeyecek." dedim büyükannemin yapacaklarını tahmin edebildiğim için çıkmaza girip.

"Belki de büyükannene bırakmalısın. Kendini çok yordun. Sen elinden geleni yaptın." dedi şefkatla bana bakıp.

"İstemiyorum." deyip başımı iki yana salladım.

"Büyükanneni biliyorsun. Karışacaktır." dediğinde haklı olduğunu bildiğim için birşey demedim.

"Git toparlan ve büyükannenin karşısına güçlü bir şekilde çık." dedi babam güçlü olmam için  canlı bir sesle.

"Elimden geleni yapacağım." deyip başımı salladım.

Hektor olanları anlamaya çalışıyor bir bana bir babama bakıyordu. Açıklamayı babama bırakıp odama gittim. Ne kadarını anlatacağıyla ilgilenmiyordum.

Odama gidip artık toplu olan yatağa baktım. Nevresim takımı değiştirilmişti. Örtüyü kaldırıp altına girdiğimde Ajax'ın kokusundan eser kalmamıştı. Bacaklarımı karnıma çekip yatağın içinde top oldum. Bu gece yasımın sonuydu. Güçlü olmalıydım.

Zorlukla uyuduğum uykumdan her zamankinden kat be kat beter kabusla uyandım. Göğsüm hızla inip şişerken nerede olduğumu algılamaya çalıştım. Ajax'ın uzaklaşması işi daha kötü hale getirmişti.

Başımı ellerimin arasına alıp sakinleşmeye çalıştım. Hala buna alışamamam çok garipti. Üzerimi değişip hazırlandığımda diğerleri kahvaltıyı hazırlıyordu.

"Günaydın." dedim neşeli olmaya çabalayıp.

"Günaydın." diye şakıdı annem, mutlu gözüküyordu. Sanırım büyükannemin gelişine aramızda en çok sevinen oydu.

Kahvaltımı bitirince dalgın bir şekilde oturan Hektor'a baktım. Dünyayla bağlantısını koparmış düşüncelere dalmıştı.

"Hektor kahvaltıdan sonra boş musun?" diye sorunca boş bir ifadeyle bana baktı.

"Ben mi?" dedi anlayamamış gibi.

"Evet." deyip başımı salladım.

"Ben her zaman boşum." deyip gülümsedi.

"Seninle çalışmamızda bir sorun yoktur o zaman." dediğimde başını sallayıp onayladı.

"Ben de Amia'nın yanına gidebilir miyim?" dedi Arie yalvararak.

"Yaramazlık yapmamak şartıyla." dedi annem uyarıcı bir tonda.

"Tamam." deyip zıplayarak odasına gitti.

Hektor masadan kalkıp benim de kalkmam için sandalyemi tuttu. Diğerlerine el sallayıp alana gittik. Derin bir nefes alıp gücümü topladım. Hislerim geri gelmese de gücümün damarlarımda daha güçlü aktığını hissedebiliyordum.

"Beni ne için çağırdınız majesteleri?" diye sordu Hektor merak ederek.

"Hektor, diğer büyülere tek başıma çalışıp geliştirebildiğim halde ateşte belli bir seviyeyi geçemiyorum. Bunun nedenini hala çözebilmiş değilim." dedim sıkkın bir şekilde.

Hektor beni gülerek dinleyip anlayışla başını salladı.

"Majesteleri bu sizin karakterinizle ilgili." dedi sevecen ifadesini bozmadan.

"Nasıl yani? Daha açık olur musun?" dedim açıklaması için.

"Ateş sizde olmayan bir duyguyu gerektiriyor." dedi beni daha da meraklandırarak.

MonoarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin