Kızlar ve erkekler olarak bölünüp yola koyulduk. Ben Cacia ve Amia ile mutluydum ama Ajax'ın yanındaki Hektor için de endişeleniyordum. Bir şey demesi veya yapması için sebebi olmadığından bunu düşünmemeye çalıştım.
Cacia'nın gergin araba sürüşü yüzünden rahat bir nefes alamadan tüm yol boyunca kasıldım. Cacia kesinlikle bir usta şoför değildi. Hatta bir felaket olduğu söylenebilirdi. Kaza yapmadan buraya geldiğimiz için şanslıydık. En azından Arie diğer arabadaydı.
Alışveriş merkezine vardığımızda arabadan inip rahat bir nefes aldım. Diğerleri çoktan gelmiş bizi bekliyorlardı. Hektor büyük adımlarla yanıma gelip yüzümü incelemek için eğildi.
"Helen iyi misin?" diye sorduğunda mide bulantısından cevap veremedim.
"Beni biliyorsun arabayı biraz çalkalıyorum. Helen alışkın olmadığından midesi bulandı." diye açıklama yaptığında Ajax'ın da yanımıza geldiğini fark ettim.
"Ben iyiyim. Tuzlu bir şeyler yersem geçer." deyip hava alabilmek için saçlarımı geriye attım.
"Sizi taşımamı ister misiniz?" diye sordu Hektor endişeyle.
"Hektor." diye uyardım onu gözlerimi açıp.
"Böyle olacağını tahmin etmeliydim." diye söylendi Ajax Hektor'u duymazdan gelip.
"Hadi içeri girelim." dedim ilgilerinden kaçmaya çalışırak, etrafımı saranlara aldırmadan kapıya doğru gittim.
Çocuklar çoktan içeri girmiş ilgilerini çeken bir şeyler bulmuşlardı. Ben içeri girince diğerleri de peşimden girdi. İlk kez bu kadar insanın bir arada bulunduğu bir yere geliyordum. Her yerde mağazalar vardı.
İnsanların dünyasında alışveriş yapmamıştım. Üzerimdekileri büyükannemin adamları benim için almıştı. Cadı giysilerim ise özel terziler tarafından dikilirdi. Mağazadan ellerinde poşetler olan arkadaşlarıyla çıkan kızlara imrenerek baktım.
"Alışveriş yapmak mı istiyorsun?" deyip güldüğünde Ajax alınarak ona baktım.
Hala benim de bir kız olduğumu kabullenemiyordu.
"Ben hiç alışveriş yapmadım." diye itiraf ettim sadece onun duyacağı şekilde.
"Ciddi misin?" dediğinde diğerlerinin bakışları da bize döndü, susmasını işaret edip Cacia'nın yanına gittim.
"İlk önce biletleri alalım, kalan vakte göre etrafı gezeriz." dediğimde Cacia gülerek başını salladı ve sinema salonlarının olduğunu tahmin ettiğim tarafa doğru çocukları alıp gitti.
Peşinden yavaşça gidip etrafı incelerken Hektor yanıma geldi.
"Majesteleri burası çok kalabalık. Lütfen yanımdan ayrılmayın." diye fısıldadı.
"Bunlar insan Hektor. Rahat olabilirsin." deyip gülümsedim.
Başını onaylar anlamda sallasa da rahat olabileceğini sanmıyordum. Hektor arkadan yürüyor benim çok yakınıma yabancıların yaklaşmasını engellemeye çalışıyordu.
Hektor beni korumaya fazla kafayı taktığı için kendi peşine takılan kızları fark edemiyordu. Hektor'un yakışıklılığı ve cadıların sahip olduğu cazbedici enerji onu bir nevi mıknatısa çevirmişti.
"Dikkatli olmazsan kralını kaptıracaksın." dedi Ajax önüne bakarak.
"Şu anda beni korumakla yeterince meşgul. Fark edeceğini bile sanmıyorum." dedim Hektor'a dönüp.
Hektor ona baktığımı görünce bana ışıldayan bir gülümseme gönderip yumruğunu kalbine koydu.
"Eğer içinde biraz olsun erkeklik varsa çoktan fark etmiştir. Erkeklerin hepsi aynıdır. Bir sinyal verilirse hemen algılarız. En iyi çalışan reseptörümüz bu olsa gerek." dedi eğlenir gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Monoark
ParanormalReşit olmama 19 gün kala Monoark dövmelerimin sancılı oluşum sürecinin başlamasıyla bizim kaçışımız da başlamış oldu. 4 yıl süren Akhilleus'u arama çabalarımız henüz sonuç vermemişti. Ben sıradaki 846. Monoark olarak savaşçımı yani Akhilleus'u bulma...