"Deli gibi acıktım." deyip kutuyu açtığında onun bu halini görmek bile beni mutlu etmişti.
"Sen aç olduğuna emin misin?" diye sordu kafasını kaldırıp.
"Ben senin kadar iştahlı değilim. Bunların hepsi bitecek. Paramın boşa gitmesini istemem." deyip güldüm.
"Siyah kartı olan birine göre cimrisin." deyip dalga geçtiğinde şaşırmış gibi yaptım.
"Oyalanma da soğumadan ye." deyip kutuyu bana doğru itti.
Ajax'ın susması için bir parça but alırken daha yemeden kendimi doymuş gibi hissediyordum.
Ben birkaç parçayı tırtıklarken Ajax tüm kutuyu yemişti. Fazla aldığımı düşünüp endişelenirken Ajax'ın iştahıyla ilgili bir fikrim yoktu.
"Sanırım patlayacağım." deyip örtünün üzerine yatıp kocaman sırıttı.
"Ellerini sil." deyip mendil paketlerinden birini uzattım.
"Gözüktüğünden çok farklı birisin." deyip kafasını bana çevirdi.
"Dışarıda olmam gereken biri var ama her zaman öyle olmama da gerek yok." diye açıklamaya çalıştım.
"Anladım sanırım." deyip gökyüzünü seyretmeye koyuldu.
"Dün gece söylemeye vaktim olmadı. Elbise için teşekkürler." dedim hatırlayınca.
"Teşekkür edilmesinden hoşlanmıyorum." deyip hafifçe başını salladı.
"Peki." deyip omuz silktim.
"Yarın ne yapacaksın?" diye sordu bakışlarını bulutlardan çekmeden.
"Okulum var. Gitmeden pastaneye uğrarım." dedim planım olup olmadığını düşünürken.
"Alex denen çocuk seni rahatsız ediyor mu?" diye sorduğunda yüzü gerilmişti.
"Alexander kibar bir çocuk." dedim vurgulayarak.
"Ondan hoşlanmıyorum." deyip omuz silkti.
"Gördüğüm kadarıyla sen ailen dışında kimseden hoşlanmıyorsun." dediğimde dönüp bana baktı.
"Birkaç istisna var." deyip başını eğdi.
"Kimmiş onlar?" diye sordum Emily'yi düşünerek.
"Sana bunu söylemeyeceğim." deyip gülerek tekrar bulutları izlemeye döndü.
"Peki, ben de zaten eve gidiyordum." deyip ayağa kalkınca şaşırarak bana baktı.
"Bana kızıp da gidiyor musun?"
"Hayır, sadece gidiyorum. Çalışmam gereken bir kitap var." diye hatırlattım.
"Parmağını şıklatıp onu buraya getiremez misin?" diye sorunca ciddi olup olmadığına baktım.
"Bunu yapabilen bir cadının olduğunu sanmıyorum." deyip yüzümü buruşturdum.
"Sadece şansımı denedim." deyip kaşlarını kaldırdı.
"Herneyse." deyip yerdeki çantamı aldım.
"Gece buraya gelecek misin?" diye sorduğunda ciddiyetle ona baktım.
"Bağı kontrol etmek artık daha mı zor?" diye sordum onun için üzülürken.
"Neden sürekli bağı araya sokuyorsun?" deyip gözlerini kapattı.
"Sana yardımcı olmaya çalışıyorum." diye kendimi savundum.
"Pek de yardımcı olduğun söylenemez. Artık gözlerim kapalıyken de nerede olduğunu hissedebiliyorum." deyip kaşlarını çattı. "Sen hiçbir zaman bana yardımcı olmaya çalışmadın. Sen Akhilleus'una yardım etmeye çalışıyorsun." deyip gözlerini açıp üzgün bir şekilde bana baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Monoark
ParanormalReşit olmama 19 gün kala Monoark dövmelerimin sancılı oluşum sürecinin başlamasıyla bizim kaçışımız da başlamış oldu. 4 yıl süren Akhilleus'u arama çabalarımız henüz sonuç vermemişti. Ben sıradaki 846. Monoark olarak savaşçımı yani Akhilleus'u bulma...