Yeni bölümden herkese merhaba bölüm için çok beklettiğimin farkındayım ama affedin lütfen yazarınızı.
Bu bölüme Mete'nin anlatımlarını da dahil ediyorum neticede onun yuvasındayız.
📍Oy sınırımız 130, yorum 50.
Sizi seviyorum keyifli okumalar🪐
Birkaç saat süren gürültülü helikopter yolculuğundan sonra askeri araç beşik gibi gelmişti ona. Komando mabedine varana kadar o da Laçin gibi biraz gözlerini dinlendirebilirdi.
Gözlerini yumduğunda göğsündeki komando brövesinin varlığı bütün benliğini bir kez daha sardı. O bröve Eğirdir'in bütün zamanlarıydı. Göğsünde diğerlerinden hep bir adım öne çıkardı.
Komando okuluna yaklaştıkça burada geçirdiği bütün mazi zihninin derinliklerinden bir bir gün yüzüne çıkıyordu.
Tekrar gözlerini açıp hareket halindeki askeri araçtan dışarıyı seyretmeye başladı. Isparta Eğirdir arasındaki o yarım saatlik yol sürerken içinde ufak bir kıpırtı belirdi. Kendini yuvaya dönmüş gibi hissediyordu, çocuklar gibi şendi. Ufukta Sivri Tepe'yi görünce Eğirdir'e vardıklarını anladı.
Dağlar ve tepeler askerler için özel anlamlar taşırdı. Diğer insanlar için yeryüzünün taştan ve topraktan birer parçası; bizler için mazinin acı ya da tatlı birer hatırasıydı.
Devreleriyle yatıp kalktığı bu dağlarda sırt vermediği kaya kalmış mıydı?
Dağ Komando Okulu'na yaklaştıkça virajlarla çevrili bir yoldan aşağı süzülmeye başlamışlardı. Son virajı alırken ilk günkü heybetiyle duran o yazıyı gördü sarp dağlarda.
"Güçlüyüz Cesuruz, Hazırız!"
Koskoca bir dağa dev harflerle yazılmış olan bu kelimelerin üzerine dikilmiş kan kırmızı bayrağa ilişti gözleri. Ardından hemen yanıbaşındaki "Komando!" yazısına. Ailesiyle vedalaşıp da meraklı gözlerle okulu süzdüğü o zamana gitti tekrardan.
Araç okulun önünde durduğunda ön nizamiye kapısı önünde onları karşılayan sima hiç de yabancı değildi.
"Murat Komutanım?" diye şaşkınlıkla sordu.
"Ya Murat Komutanın hergele, aramadın sormadın hiç bunca sene yeni geldik aklına."
Bu sitemkar ses tonu bile aynıydı.
Mahçupça tebessüm ettim. Haklıydı aradan çok uzun zaman geçmişti ama o hala bıraktığı gibiydi. Yıllar sanki ona hiç uğramamıştı.
Komutanı büyük bir içtenlikle kucakladı onu. Severdi eski öğrencisini. Bu dağlarda az çektirmemişti ona.
Gülen gözlerle "Yuvaya hoş geldin evlat." dedi bütün samimiyetiyle.
Aynı şekilde karşılık verdi komutanına, hemen sonra dakikalardır belli belirsiz bir tebessümle onları izleyen Laçin'e döndü yüzündeki içten gülümsemeyi biraz perdeleyerek.
Üsteğmen sırasının geldiğini anlamış gibi üstüyle selamlaştı.
"Üsteğmen Laçin Boz, komutanım. Memnun oldum."
Onun da komando brövesi hemen çarpıyordu göze. Gözleri diğerlerine kaydığında koyu harelerine yayılan hayranlığı Üsteğmen'e fark ettirmemeye çalışsada gözünden kaçmamıştı elbette. Kırk yıllık değme komutanlara taş çıkaracak kadar bröve vardı göğsünde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
METELER: Sert Adamlar Sert Oynar!
ActionBabasının intikam arzusuyla yanan küçük bir kız çocuğuyken içindeki ateş onu güçlü bir savaşçıya dönüştürmüştü. O ateşin onu ve çevresini bir bilinmeze sürekleyeceğini bilseydi yine de o ateşi harlamaya devam eder miydi? Zayıf kadınların anlatıldığı...