📍Önemli
Canlarım wattpad ile alakalı bir sorun yüzünden 7 ile 8. bölüm yer değiştirmiş ve maalesef düzeltemiyorum. Lütfen 7.bölümü okuduktan sonra buraya devam edin.
Yeni bölümden herkese merhaba, yine heyecanı bol bir bölümle karşınızdayım.
Kitabımızın 1K olması şerefine yeni bölümü büyük bir motivasyonla çabucak yazdım. Umarım ailemizi daha da büyütürüz.
Oy vermeyi ve satır arası yorum bırakmayı unutmayın, keyifli okumlar.🐣
***
"Siktir, fark ettiler."
Mete'nin ettiği sesli küfür ile neredeyse koşar adımlarla kayalıkların arasına girmiştik. Peşimize düşen adamların yaklaşan sesleri ne kadar belli etmesekte tedirgin olmamıza yetmişti. Bizi ellerine bir kez daha geçirirlerse bu sefer yaşatmazlardı.
Gecenin karanlığında ne kadar yürüdüğümüzü bilmeden oradan oraya ilerledik. Peşimizdekiler de bir an olsun göz açtırmamış izimizi sürmeye devam etmişlerdi. Bu süre zarfında Mete ile pek konuşmamış yalnızca olabildiğince arkamızdakilerle arayı açmaya çalışmıştık.
Birkaç dakika dinlenme kararı alıp soluk soluğa bir kayaya sırtımızı verdiğimizde ne yapacağımızı planlamaya çalışıyorduk.
"Bize en yakın yer, saldırdıkları hudut karakolu ancak oraya geri dönmeye çalışacağımızı bildiklerinden yolları tutmuşlardır."
Bir telefon bulup bizimkilere haber vermemiz gerekiyordu. Neticede bize en yakın karakola ulaşmamız imkânsıza yakındı.
Nefesimi düzene soktuktan sonra
"Bizimkilerle iletişim kurmalıyız Üsteğmenim. Civarda bildiğin köy ya da yerleşim yeri var mı?" diye sordum.Umutsuzca kafa salladı.
"Bu civarda birkaç köy olması gerek ancak pek asker yanlısı olduklarını sanmıyorum. Bizi gördükleri gibi bu çakalları başımıza toplarlar."
"Başka çıkar yolumuz var mı?"
"Sanmıyorum."
Birkaç cümlelik iletişimimizden sonra fazla vakit kaybetmeden tekrar yola koyulduk. Her an tetikte geçen gecenin kör karanlığında kayalıklar arasından temkinli ancak seri adımlarla o önde ben arkada birbirimizi koruyarak ilerlemeye devam ettik.
Şafak sökmüş gün neredeyse aydınlanmak üzereydi. Hala peşimizde olduklarını bilsek de ciddi bir mesafe kat etmiştik.
Mete, arada bir etrafla ilgili bilgi vermek dışında hiç konuşmuyor yalnızca aramızdaki mesafeyi çok açmayarak birkaç adım önümden yürüyordu.
Hava tamamen aydınlanıp güneş tepeye çıktığında ufak bir su akıntısı önünde durup soluklandık. Henüz etrafta ne bir köye ne de bir canlıya rastlamıştık. Elimizi yüzümüzü yıkayıp biraz serinledikten sonra yürümeye kaldığı yerden devam ettik.
**
10 Saat Önce, Kürşat'tan
..."Tamam Üsteğmenim, idare etsinler destek yakında burada olur."
Mete'ye söylediğim son şey bu olmuştu. Laçin'i ise en son görev yerlerini söylerken görmüştüm. Yaklaşık on iki saat olmuştu ama hala ikisinden de bir haber yoktu. Telsizlerine ulaşamıyor herhangi bir sinyal almıyorduk. İkisi birlikteler mi ondan bile haberimiz yoktu. Aramadığımız yer, girmediğimiz mağara kalmamıştı ama yoklardı. Sanki yer yarılmıştı da içine girmişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
METELER: Sert Adamlar Sert Oynar!
AcciónBabasının intikam arzusuyla yanan küçük bir kız çocuğuyken içindeki ateş onu güçlü bir savaşçıya dönüştürmüştü. O ateşin onu ve çevresini bir bilinmeze sürekleyeceğini bilseydi yine de o ateşi harlamaya devam eder miydi? Zayıf kadınların anlatıldığı...