Yeni bölümden herkese merhaba.
Oy vermeyi ve yorum bırakmayı unutmayın, keyifli okumalar🐣***
Yüzünü göremediğim adam hızla beni ara sokoklardan birine çekiştiriyordu.
Ah be amca, yaşından başından utan. Boşa demiyorlar amcalardan korkun diye.
Resmen bile isteye bu şerefsizlerin eline yollamıştı. Adamın beni soktuğu sokakta hareket etmeye hazır siyah eski model bir toyota corolla ile yanında baştan aşağı siyahlar içinde biri dikiliyordu. Bir diğeri arabada toplamda üç kişilerdi.
Arabanın yanında dikilen adam "Nerede kaldın Mahir? Bir kızı getiremedin." diye söylendi.
"İyice yaklaşmasını bekledim heval. Fazla temkinli hareket ediyor. Biz bu kızla ne yapacağız ki?"
Mahir denilen adamın ağzından çıkan o kelime tahminlerimi doğrulamıştı. Bunlar teröristti ve tugaydan çıkar çıkmaz peşime düşmüşlerdi. Belki çok daha önceden beri göz hapsindeydim.
Bunları düşünmeden önce yapmam gereken bu adamların elinden nasıl kurtulacağımı bulmaktı. Diğer adam onun sorusunu umursamayıp Mahir'e arkasını dönerken "Seni ilgilendirmeyen şeyler hakkında fazla konuşma! Kızı çabuk bindir. Kopuz, sınırda bizi bekliyor." dedikten sonra arabadan biraz uzaklaşıp telefonla muhtemelen Kopuz dediği adamı aradı.
Beni Suriye'ye götüreceklerdi. Tabi buna izin verirsem. Arkamdaki adam beni arabaya sürüklerken diğer adamın uzaklaşması benim için tek fırsattı.
Arkadan belimi kavramış olan Mahir'in çenesine hızla dirseğimi geçirip vücuduma sardığı kollarından birini uzaklaştırdım. Arkaya sendeleyip yüzünü acıyla buruştururken karşılık vermesine fırsat vermeden tekrar aynı dirseğimle bu sefer karın boşluğuna sert bir darbe daha geçirdim. Aptal herifin üzerinde silah falan yoktu. Olsa ilk darbemden sonra hızla çekmiş olurdu. Hesaba katmadığı ise benim vardı. Bu aptal adam, asker kaçırmaya silahsız geldiği gibi benim silahım olup olmadığını da kontrol etmemişti.
Benden tamamen uzaklaşmasını fırsat bilerek kasıklarına kuvvetli bir tekme geçirip onu yerde iki büklüm ettikten sonra hızla belimden silahımı çıkardım. Aramızda yaşanan arbedenin farkına varan diğer adam telefonla konuşmasını bir yana bırakıp arkasını döndü. Elimdeki silahı fark eder etmez hızla belindeki tabancaya uzanıp bana doğrultacakken ondan daha çevik bir hareketle silahımı ateşledim. Bunların hepsi bir kaç saniye içinde gerçekleşmişti.
Silahın kulakları sağır eden sesi boş mahallede şiddetle yankılanırken alnının ortasından sızan kanla yere yığılmıştı.
Arkamdaki adam tekrar kollarımın üzerinden beni kavradı. Kafamı sertçe suratına geçirip önce ayak parmaklarına daha sonra dizinin altına ayağımdaki postalla kuvvetli bir tekme geçirdim. Benden uzaklaşması ile tekrar bir saldırı girişiminde daha bulunmasına fırsat vermeden silahımı ikinci kez ateşledim. O bacağını tutup acıyla yerde kıvranırken adamlardan çoktan ümidini kesmiş olan diğer üçüncüleri hızla arabayı çalıştırıp uzaklaşmaya başladı. Arkasından koşup birkaç kez ateş etmeme rağmen köşeyi dönüp kaybolmuştu bile. Hemen polisi arayıp adamın gördüğüm kadarıyla eşgalini ve plakasını verdim. Daha sonra abimi arayıp kısaca olayı anlattıktan sonra konum attım.
O adamı bulmamız gerekiyordu. Çünkü bu salağın bir şeyden haberi yok gibi duruyordu. Tekrar bacağından vurduğum adamın yanına ilerleyip yakasından kavradım. "Çabuk Kopuz denen adamın kim olduğunu söyle! Beni neden sınır dışına kaçırmak istiyorsunuz,siz kimsiniz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
METELER: Sert Adamlar Sert Oynar!
AksiBabasının intikam arzusuyla yanan küçük bir kız çocuğuyken içindeki ateş onu güçlü bir savaşçıya dönüştürmüştü. O ateşin onu ve çevresini bir bilinmeze sürekleyeceğini bilseydi yine de o ateşi harlamaya devam eder miydi? Zayıf kadınların anlatıldığı...