Bölüm 11

432 76 45
                                    

Xiao Zheng'in emriyle olay yerine gelen ikinci saha personel ekibi, daha pozisyon almaya bile fırsat bulamadan, etik algılarına birbiri ardına darbeler indiren bu dram hikayesine kulak misafiri olmuşlardı.

Orada bulunan herkes soğuk sis yüzünden titreyerek sessizliğe bürünmüştü.

Sert rüzgar her yönden esiyordu, şimşek bulutları gökyüzünde toplanmaya başlamıştı. Koyu renk bulutların arasında uğursuz şimşek çizgileri yılan gibi dolaşıyordu. Gök gürültülerinin kükremeleri, uzaktan okunan lanetler gibi aralıklarla mırıldanıyordu.

Sadece Sheng Lingyuan uyukluyor gibiydi, yüzü ifadesizdi. Ünlü tablolardaki saygın tanrı tasvirlerine benziyordu. Bu dünyadaki tuhaf ve alışılmadık şeylerin hiçbiri onun ilgisini çekmiyordu.

Xuan Ji, Bi Chunsheng ile ilgilenirken, arkada geri sayım yapan bir bomba gibi bekleyen uzun saçlı tehlike için tetikte olmayı da unutmuyordu.

Sheng Lingyuan ile yaşadığı yüzük olayı yüzünden olsa gerek, Xuan Ji ona baktığında kalbine çiviler batıyor gibi hissediyordu, nefes almak bile acıtıyordu, huzur bulamayacağı kadar acıtıyordu.

Olağandışı Kontrol Ofisi'nde çalışmanın zorluğunu hafife almıştı; şöyle bir bakıldığında, henüz göreve geleli 24 saatini doldurmamıştı.

Daha kendi personel kimliğine bile dokunmamıştı, ama ruhu öyle bunalmıştı ki, artık bu işi yapmak istemiyordu.

"Biraz mantıklı konuşalım Bi Abla," Xuan Ji dikkatlice nefesini toparladı, kalbindeki çivileri görmezden gelmek için elinden geleni yaparak içtenlikle saçmalamaya başladı:

"Tüm dediklerinin doğru olduğunu varsayalım, 30 sene önce büyük bir kaza yaşandı, yetkililer tarafından örtbas edilerek raporlandı, Serap Kelebeklerini çaldılar ve onları cesetlere enjekte ettiler, böylece kelebekler ölülerin kimlikleriyle onların yerine yaşayabilirdi - bunları sen nereden biliyorsun? Kendin mi tecrübe ettin? Etmediysen, sana kim söyledi? Elinde hiç kanıt var mı?"

Bu noktada kolaçan etmek için Sheng Lingyuan'ın olduğu tarafa göz attığında, bu yüce şeytanın latif bir tavırla kaşlarını kaldırıp "özet geçtiğin iyi oldu" der gibi baktığını gördü. Bi Chunsheng'in az önce anlattığı kurallar ve yönetmelikler, bu kişinin dinlemek isteyeceğinden fazla formalite içeriyordu.

Ne oluyor lan? Xuan Ji'nin kalbi daha da paniğe kapıldı. Bu adam beni çevirmen notu olarak mı kullanıyor?

"Ben nereden bileyim?" O sırada Bi Chunsheng ona acıyarak baktı. "Müdür Xuan, bu herkesten gizlenen bir olay, farkında mısınız?

***

"İnternette bir deyim var ya, 'Evinde bir hamamböceği bulduysan muhtemelen on ila iki bin arası böcek çoktan yerleşmiştir'." Olağandışı Kontrol Ofisi Karargahındaki sessiz ofiste Şef Huang'ın sesi, gece yarısı bozuk musluktan arka arkaya damlayan rahatsız edici su gibi duyuluyordu.

"Eğer daha önce denenmemiş olsaydı, binlerce cesedin içine kelebek larvalarını tek seferde yerleştirip topluma salmaya kim cesaret edebilirdi? Xiao Xiao, herhalde bunu sen de merak etmişsindir. İşin aslı, bu işlem üç bin sene evvel bir sürü insanın gözleri önünde bir 'ortak uygulama' haline gelmişti.

On Beş Kişilik Kırmızı Çizgi toplum güvenliği için koyulmuş bir kuraldı, evet. Ama her şeyin iki yüzü vardır. Bu kural yüzünden pek çok saha çalışanı yoldaşımız kısıtlanmıştı; bir kişi puan kaybederse tüm ekip zarar görüyordu. Zannediyorum ki, senin de yaşam ve ölüm arasındaki çizgiye geldiğinde bu mantıksız puanlama yüzünden zor durumda kalan yoldaşların olmuştur. Bazı aşırı koşullar altında kendi hayatımız ile meslektaşlarımızın hayatı arasında seçim yapmaya zorlanıyoruz. Geçmiş yıllarda görev için kendini feda eden arkadaşlarımızın ölümlerinin yarısının on beş kişilik kırmızı çizgiyle alakası var. Sen de saha görevlerinde yer aldığından, bu durumun farkındasındır Xiao."

Drowning Sorrows in Raging Fire (Lie Huo Jiao Chou) by Priest Türkçe ÇeviriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin