Drowning Sorrows in Raging Fire (Lie Huo Jiao Chou) by Priest Türkçe Çeviri

Bölüm 38

Aluojin otelin yakınlarında belirdiği anda Sheng Lingyuan hemen onun varlığını sezmişti; o sırada yer altı otoparkında kafa karışıklığı içinde daireler çizerek koşturuyordu.

Fazla göze çarpmak istemiyordu ancak umutsuz zamanlar umutsuz önlemler gerektirirdi. Hüzünlü Kurbanın arkasındaki kişi, bir Ateş Muhafızının ne anlama geldiğini biliyor olsaydı, o çatlak Aluojin gerçekten Küçük İblisi çıplak elleriyle parçalara ayırırdı.

Sheng Lingyuan başını kaldırdı ve kolunun bir hareketiyle, otopark tavanının büyük bir bloğu anında yere çöktü. Her türden alarm aynı anda çığlıklar atmaya başladı. Sheng Lingyuan delikten sürünerek çıktı ve alışveriş merkezinin zemin katındaki ana salona geldi. Pencerenin camını bir yumrukla kırdı, ardından kırılan pencereden dışarı atladı. 

Bunun son olmayacağını kim bilebilirdi. Tam dışarı çıkmaya çok yaklaşmışken, birkaç yoğun ışık huzmesi yolunu aydınlattı. Polis sireni birkaç kez çaldı. "Hareket etmeyi kes! Eller yukarı!"

Bixia yer altında mahsur kalmışken, Xuan Ji ve yoldaşları çoktan binaları yıkıp dökme etkinliğinin bir turunu tamamlamıştı. Peşlerine dev uçurtmalı deli Aluojin'i de takarak güneye doğru hızla yol alırken arkalarında berbat bir karmaşa bırakmışlardı.

Tazminat Departmanının üç üyesi de ağlamanın eşiğindeydi. Tazminatçıların müdürü, artık resmi olmayan bir şekilde Saha Personellerinin müdürü olmuştu.

Şimdi turizm sezonu olduğundan, Dongchuan'ın güvenlik birimleri zaten tetikteydi. Birilerinin sokakta bir moteli yıktıktan sonra suçlunun odalara girip konuklara şiddet uyguladığını ve bir turisti bayılttığını duyduklarında, polis ekipleri hemen olay yerine intikal etmişti. Daha araçlarını bile park edemeden, yandaki otelin eğlence mekanının otoparkı patlamıştı.

Demek ki az önceki saldırganların bir 'suç ortağı' vaktinde kaçamamıştı. Buna nasıl cüret ederlerdi! "Hemen şu adamı yakalayın!"

Böylece, Sheng Lingyuan'ın etrafı metropol bölgesindeki eğlence kompleksinin girişinde polis arabalarının yanıp sönen ışıklarıyla çevrilmişti.

Polisler arasındaki en yetkili kişi, meslektaşının el feneriyle 'tutuklu şüpheliyi' dikkatlice inceledi. Bu kişi, hasır örgülerle yapılmış dökümlü bir 'elbise' giyiyor gibiydi. Böyle bir elbisenin 'sanatsal' kabul edilip edilemeyeceğinden emin değildi; ama bu şüpheli aynı zamanda upuzun bir 'peruk' takıyordu ve bir prenses gibi zarif davranıyordu.

"Böyle bir şüphelinin... akli dengesi yerinde olamaz," Sheng Lingyuan'ın etrafındaki polislerden biri konuştu. "Alışveriş merkezini havaya uçurmak için muhtemelen yanında bomba taşıyor! Hemen buraya destek ekipler yollasınlar!"

Sheng Lingyuan: "..."

Ping Qianru, Yang Chao ve Luo Cuicui bir kenara saklanmışlardı. Hiçbiri öne atılıp ilk konuşan kişi olmak istemiyordu.

Olağandışı Kontrol Ofisi, gizli servislere dahildi. Polis güçleriyle işbirliği yapmaları gerektiğinde en üst mertebeden aşağıya doğru bir yığın izin almaları gerekiyordu. Sadece personel kimliklerini göstererek olaya müdahale etmek isterlerse aptal muamelesi göreceklerdi. Ve birimlerinin lideri şu an 'uçak modundaydı', rahatsız edilmemeliydi.

Luo Cuicui istemeyerek ilk sorumluluk alan kişi oldu ve telefonunu çıkarıp sefil bir tavırla Xiao Zheng'i aradı. Telefon sadece bir kez çaldıktan sonra yüzüne kapandı -

Xiao Zheng cephesinde ise kılıç formunu almış beyaz sis kalabalığın içinde açıkça bir saha çalışanını işaret ediyordu. Kimse bir tepki veremeden, o saha çalışanı dehşetle titremeye başladı ve yavaşça dizlerinin üzerine yığıldı, bağırıyordu, "Ne oluyor be!?"