-VII-

1.2K 119 52
                                    

⚜️
Tapu
⚜️

Karşımdaki laptopta beliren üç ekranda sırasıyla gezdiriyordum gözlerimi. Bir yandan kenardaki kağıtlardaki kodları mantık sıralamasına getirerek elimdeki cihaza dillendirken bir yandan da gizli bir hat üzerinde aramalar gerçekleştiriyordum.

Şu an bir görevdeydik.

Reiner'in bu sabah bize geldiği dosyaların ağız sulandıran görevi... Nereden ve nasıl elde ettiğini şu an için kurcalamasam da merak etmiyor da değildim. Çünkü, başarılı olduğumuz takdirde bizi diğer çetelerden ayrı noktaya gelecektik.

Her birinin kulağındaki cihaza sesimi iletilmesi adına telefonu elime aldım yeniden. "Üçüncü çıkış," dedim kameradaki görüş açılarını kontrol ederken. Yönlendirmemin kimin için geçerli olduğunu anlayacak kadar profesyoneldik. "Jean." Kenardaki dosyaları elime alıp sayfalarını çevirmeye başladım. "Elektirik paneline vardıktan sonra beş katın tüm yönetimi karşına çıkacak."

"Anlaşıldı."

"Reiner." Planın en titiz anındaydık şu anda. Öylesine zekice kurgulanmıştı ki, sıfır hatayla ayrılmazsak en aptalca bir şekilde mahvolabilirdik. Vezir olmak isterken rezil olmamak adına, ne bir saniye öncesi ne bir saniye sonrası olmalıydı... "Soldaki kapıdan," derken önümdeki krokide dolandırdım parmağımı.

"Giriyorum." Gözlüğünü hafifçe oynattığında kamera sallansa da daha net bir açıyla yeniden ekrana yerleşti. Söylediğim yerden girdiğinde, karşısına çıkan birkaç kişiye selam yolladı. Adamlar aynı şekilde karşılık verirken yabancı olan bu sima onları pek şaşırtmadı.

"İlena," cızıltılı bir ses geldi Jean'dan. "Hangisi?"

Onun bölmesine baktım hemen. Üç mandaldan ikisi altta birisi üstteydi. Araştırdığımız sistem bilgilerini ele aldığımda, binada güvenliği sağlamak adına, klişe teçhizatın tersini uyguladıkları bilgiler çıktı karşıma. "Sondaki mandalı alta indireceksin."

"Söndürmek isterken yakmayacağız, değil mi?" diye sordu.

"Hayır. Açıyoruz gibi gözükse de aslında kapatıyoruz. Ters sistem." Her şey sıfır hatayla ilerliyordu şu anda. Onlarla birlikte binada olsam bu kadar keyif alır mıydım, kestiremiyorum bile. "Eren henüz işaret göndermedi."

"Adamları aramış mıydın?" diye sordu Reiner. Bu sırada vardığı katın, beyaz koridoruna varmıştı bile.

"Evet," dedim ilk önce. "Ses değiştirici ile konuştum. Pek bir şey anlamadılar."

"Ne dediler?"

"Beni göreceklerini sandıklarını söylediler. Ama adamımı gönderdiğimi söyleyip, binanın ön kapısından Eren'i yönlendirince, emaneti ona ileteceğini söylediler."

"Bu sikikler tam olarak neye sahip?" Bıkkınca mırıldandı Jean.

"Tapu." Düz bir tınıda cevap verdi Reiner. "Bölgenin zenginliğini sağlayan tüm kuruluşlar, ellili yıllarda ölen ihtiyar bir adamın üzerinde. Geçtiğimiz günlerde torunu ortaya çıkınca otomatik olarak ona devredildi her şey."

"Peki bu torunun sesi neden aniden kesildi?"

Jean'in değindiği nokta ilgimi çekti aniden. Sahi... Neden aniden kesilmişti ki? İşimize gelmişti. Fakat bu sessizlik ne diye oluşmuştu? İleride yeniden ortaya çıkarsa sahip olduğumuz bu tapuyla tam olarak nasıl bir tehlike saçabilirdik ki?

MY DEAR ENEMY | Levi Ackerman +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin