-XII-

1.2K 88 101
                                    

⚜️
Birlik
⚜️

Karanlık gökyüzünün yıldızlarını söndüren boyası, titrek ışıklarıyla bir başına duran ayı kapatmaya yetmemişti. Zemin üzerinde kayan araçtan gelen sese, "Jean bu kez çok güzel sövdü..." diyerek eşlik eden Eren, arabanın vitesini arttırıp, biraz daha hız bindirdi zaten hızlı olan aracımıza. Dümdüz yolda bir başımıza oluşumuzu fırsat bilip, olabildiğince çabuk giderek, hızlıca bitirmek istiyordu bu geceyi.

Camın kenarına yasladığım dirseğimi indirirken dudaklarımla oynamayı bıraktım. "Evet," diye onayladım ilk önce. "Neredeyse pabucumu dama atıyordu."

Kıkırtıyla güldü. Direksiyondaki parmaklarını biraz daha gevşettiğinde az önceki hız isteğini askıya almışcasına manzaranın akışını yavaşlattı. "Reiner gelirse evde baş başa kalacak diye öfkelendi aslında." Yandan bir bakış atıp, dudağını kıvırdığında yanağı kırıştı. "Ateş ve barutu ardımızda bıraktık."

"Barut, Reiner ise; ateş de Jean'dir," derken omuzla silkip önüme döndüm. "Reiner kendini etrafa saçmazsa Jean de ona dokunmaz. Böylece ne ateş harmanlanır ne de barut yanmaya başlar."

"Uhuhuu...." Yarım bir nefesle duyurdu sesini. Tınısını hafif bir şekilde değiştirdiğinde, "Örneği tamamlarken bile, Bir olay olacak olsa Reiner yok olur, temelini bozmuyorsun. Siz bu herifi gerçekten sevmiyorsunuz, heh?" Hiçbir şey söylemedim cevaben. Ne söyleyeceğimi de bilemiyordum. Jean, ciddi anlamda hoşlanmıyordu ondan. Eren, duygularını saklamada profesyoneldi. Sevmiyor diyebilirdim ama bunu kanıtlayamazdım. Bense hiçbir şey hissedemiyordum aslında. Beni çok fazla sinirlendirdiği oluyordu. Hazzetmiyordum ama ekibimizden bir parça oluşu beni durduruyordu. "Siktir et," diye konuştu Eren aniden. "Zaten hiç güzel bir gece olmayacak, hiç değilse oraya gidene kadar ağzımızın tadı kaçmasın." Bakışlarıyla kaçamak bir şekilde ortadaki ekrana dokunduğunda bir müzik listesi açıldı önünde.

"Bekle," dedim elini nazikçe ittirdiğimde. "Yola bak, hangi şarkıyı istediğini bana söyle, ben açarım."

"Runaway," dedi tek nefesle.

"Runaway mı?" Ona döndürdüm kafamı. "Tadımız kaçmasın dememiş miydin?"

Nadiren kırptığı gözleri kısık bakışlara döndüğünde, hafifçe şişirdi ağız içini. "Onu dinlemek istiyorum." Şakalarına akan saçlarından faydalanmak ister gibi başını salladığında, gözlerinin üzerine düşürdü onları. "Ama sen istemezsen tabii ki başk-"

Sözlerini, oynatıma aldığım şarkının sesiyle böldüm. İstiyorsa başka bir söz söyleyemezdim zaten. Sadece neden anlamını bildiği halde bu şarkıyı seçtiğini merak etmiştim. Geriye yaslanıp, ilerlediğimiz yola bakındığımda, bir müddet onun bu halini düşündüm bir süre. Koruyucu ve eğlenceli kişiliğinin altında sessiz karakterinin, bana söylemediği olaylarda acı çektiği düşüncesini aklıma getirmek bile istemiyordum. Onun üzgün oluşu, beni gerçekten daha çok berbat hissettirirdi.

Şarkı arada sırada yükselen tınısına rağmen sakince ilerlerken belli belirsiz aralıklarla şarkıcıya eşlik eden Eren, sesinin ne kadar güzel olduğunu hatırlattı bir kez daha. Tüm düşüncelerimi bir koltuğa oturtup, üç buçuk dakika boyunca, sadece ona bıraktım her şeyi.

"Teşekkür ederim," dedi şarkı bittikten birkaç saniye sonra. Aniden gelen sesinin etkisiyle şakaklarımdaki elimi çektiğimde, birkaç saniye içinde ne dediğini daha iyi anlayarak hafif çatık kaşlarla baktım ona.

MY DEAR ENEMY | Levi Ackerman +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin