⚜️
Şifre
⚜️Evin biraz uzağında park ettiğim aracımın içinde, bilincini tamamen kapatmayıp, sarhoş bırakmama rağmen bir türlü çıkmayan Levi'yi bekliyordum hâlâ.
Tam tamına yirmi sekiz dakikadır...
Elimdeki usb belleği yan koltuktaki eldivenlerim ve çantamın yanına bıraktığımda, direksiyona yaslandım. Çıkmasını bekliyordum, çünkü benim yüzümden yakalanırsa onu kurtaracak kişi yine ben olmalıydım. Birbirimizin işlerini batırırdık sadece. Ama asla birbirimizin kuyusunu kazmazdık.
Sonuç itibari ile her ikimiz de yeraltı dünyasının insanlarıydık. Ve bizim en büyük düşmanımızdan biri de üstündekilerdi...
İki yüzlü insanlar yani.
"Hadi ama Ackerman..." dayanamayıp, mırıldandığımda, yarım saati dolduran saat dilimiyle evin içindeki her detayı aklıma kazımaya çalıştım. Biraz daha çıkmazsa içeriye girmekten başka çarem yoktu.
İlaçlarını karıştırarak uyku hapı verdiği adamın bu gece uyanması söz konusu dahi değildi. Ki öyle durum olsa biz boğuşurken uyanırdı... Dışarıdan birinin girmesi de söz konusu değildi, çünkü yarım saattir onun yüzünden gözlem yapıyordum.
Ne diye çıkmamıştı ki hâlâ?
Telefonumun araç içine yaydığı sesle dikkatimi evden çekip, küçük göze bıraktığım cihazımı elime alarak arayan isme yönlendirdim. Yeşil kısmı üste çektiğimde, "Efendim," diye duyurdum sesimi.
"İlena, hallettin mi?"
Görmeyecek olsa bile gülümseyerek usulca salladım başımı. "Hallettim tabii ki. Sen beni ne sandın Eren?"
Gülüşü ulaştı kulağıma. "Yapabileceğini zaten biliyordum. Sadece işin uzayınca merak ettim."
"Hıı..." Yeniden eve bakındığımda, "Başka bir köstebekle karşılaştım," diye konuştum.
"Sen iyi misin?" Endişe hissettirdi sesinde. İyi olduğumu elbette biliyordu, fakat herhangi bir müdahale gerektirecek yaramın olup, olmadığını öğrenmek istiyordu belli ki. Her zamanki Eren...
"Sen bir de karşı tarafı gör." Sesli şekilde güldüm daha sonra. Çok geçmeden bana eşlik etti. "Levi'ydi. Benden önce gelmiş ve belleğe ulaşmıştı, fakat elinden alabildim."
"Şimdi neyi bekliyorsun?"
"Onu."
"Ne?"
"Onu, Eren." Koltukta geriye yaslandığımda, bileğimdeki saati kontrol ettim bir kez daha. Gece yarısını çoktan geçmişti. Uykum da geliyordu artık. "Bilincini tam kapatmadan onu bayılttım. Yani yarı baygın işte, ama hâlâ evden çıkmadı."
Bir süre sessiz bekledi telefonun ucunda. Bir şeyler düşünüyor, durum hakkında analizler kuruyordu. Tam, konuşmaya yeniden girecekti ki, beklediğim yerden değil de biraz uzak bir noktadan çıkıp, etrafını kontrol ederek uzaklaşmaya koyulan adamla derin bir nefes alarak kapattım gözlerimi.
Nihayet!
Uyanmış ve çıkmıştı.Eren, "Evde kamera var mıydı?" diye sorduğunda, işte tam o an Levi'nin neden bu kadar geciktiğini anladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MY DEAR ENEMY | Levi Ackerman +18
Fiksi PenggemarKolum, onun boynunu tersten sardığında, dizinin içine vurup, minik bir iniltiyle çökmesini sağladım. Temastan nefret ettiğini biliyordum ve bu benim en büyük kozumdu ona karşı. Silahın namlusunu yanağına sürttüğümde, hemen karşımızdaki kırık aynaya...