Acının verdiği etkiyle dişlerimi sıktım.
"Biliyorum biraz fazla yakıyor"
Kesikleri alkole temizledik den sonra hepsini tek tek sardık.Yaraları sarınca acısı biraz dinmiş di. Güney çantasından çıkardığı haritayı kafenin masaların dan birisinin üzerine serdi.
"Şimdi gitmemiz gereken yere tekrar bakalım"
Gitmemiz gereken yeri biraz inceleyip,konuşduk dan sonra bugün mü yoksa yarınmı yola çıkmamız gerekdiğini konuş duk.
Güney perdeler den birisini aralayarak konuşmaya başladı.
"Bugün yola çıkmamız baya tehlikeli hava 'da kararmış risk alamayız"
Güney in söylediklerine hak verdim."Evet eğer risk almaya değmez,yarın daha iyi bir şekilde devam ederiz"
"Peki ozaman şimdi biraz dinlenmemiz gerek yarın yorucu bir gün olucak"
Kafenin bir kaç sandelyesini birleştirerek üzerine uzandım.Güney de aynı şekilde yapmışdı.Çantamı yasdık niyetine başımın altına koydum.Yorgun bedenim ve gözlerim uykuya karşı koyamadı.
Gözlerime güneş ışığı vururken bir elin vücuduma temas etmesiyle uyandım.Gözlerimi hızla açıp temas eden ele bakdığım da lanet zombiler den birisiy di. Kendimi hızla masanın üzerine atdım.Şuan çantamı kurcalıycak durumda değildim.Çantam daki her şeyi masanın üzerine yığdım. Zombi bana daha da çok yaklaşırken bulduğum çakıyı bir hışımla kafasına sapladım.Zombi öylece yere yığılınca büyük bir ses çıkardı.Çıkan sesler den olucak ki Güney uyandı.
"Noluyor burda Bade"Bu olaylarla karşılaşmam çok normaldi ama uykuda olunca feci şekilde korkutmuş du.Güney yerinden kalkarak zombiye yaklaş dı. "Bu içeriye nasıl girmiş? Bana neden haber vermedin?"
Kalbimin hızlı hızlı çarpması konuşmamı engelliyor du ama bu durumlara alışmam gerekdiği için hızla kendimi toparlamaya çalışdım.
"Öyle uyurken birisi bana dokundu bende kim olduğuna bakmak için döndüğüm de zombiydi""Peki bana neden haber vermedin? Yani çığlık falan ata bilirdin"
"Güney gerçekden o an ne yapacağımı bilemedim yoksa neden haber vermiyeyim"
"Tamam çantanı ve çakını al yola çıkıyoruz"
Masanın üzerindeki dağılmış eşyağıları toparlayıp çantama yerleştir dim. Ardından zombinin hala kafasında olan çakıyı çekip Güneyin yanına ilerledim.
"Gide biliriz"
Dergilerden bir kaçını daha yırtarak dışarıyı konturol etiim.Fazla zombi yokdu.
Güney ile birlik de kapının önündeki masayı çekerek kapıyı araladık. Önce ben dışarıya çıkdım ardım dan Güney geldi.
"Hangi yöne doğru gitmemiz gerek?"
"Harita düz ilerlememiz gerekdiğini gösteriyor"
Tekrar dan uzun bir yol bizi bekliyordu açlık ,susuzlukdan çatlamış dudaklarımız, yara bere içinde olan vücudumuz her şeyi belli ediyordu.
"Biliyormusun? Artık bu yolar da yürürken köşede yığılıp öleceğimize inanıyorum"
"Bukadar çabuk pes ediceğini bilmiyordum"
"Ben pes etmedim sadece düşüncemi belirtiyorum"
Güney cevap vermeyince kendi kendime bir kaç cümle mırıldan dım.
"Doğru Kanlı bir İstila nın ortasın da kim düşünceleri önemser ki"
"Konuşmayı bırakıp daha hızlı yüriye bilirsin mesela"
"Zaten tek yapdığımız da bu değilmi?"
"Evet ama en azından insanlığı kurtarmak için yapıyoruz"
"Zaten bu veryantı yayan da insanlı değilmi?"**********
Oy vermeyi takip etmeyi ve yorum yapmayı unutmayın.Sonraki bölümde görüşmek üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı İstila
Ciencia FicciónKanlı bir istilanın ortasın da acımasız,korkunç,vahşet bir lider tarafın dan kampa kaçırıldık. Kamp'dan kurtulma çabalarımız ile birlik de tanışdığımız bir yabancı tarafın dan ihanete uğradık. Belki dünyayı kurtaramadık ama bunun için çok çabaladık...