"Akşam yaptıkları şu toplu yemek varya ondan hemen sonra bahce boşalsın"
"Tamam ama bana neden söylemedin?"
"Bade bak söyliyecek vaktim yoktu gerçekten"
"Tamam yeterki şuradan biran önce çıkalım"
Güney odadan ayrılırken
"Akşamki yemeğe inmeyi unutma"
"Tamam"
Kendimi yatağa bıraktım içimdeki endişe ve sevinç bir birlerine savaş açmış gibiydi hangisi galib gelicek bende karar veremiyor dum.Ama bu savaşın beni çok yorduğu apaçık beliydi.
Masanın üzerindeki kalem ve kağıdı alıp küçük bir çizim yapmıştım bu beni oyalamıştı keşke daha önce başlasaydım bu çizimlere can sıkıntımı bastırıyor du. Bir kaç çizim yapıp bir tanesini masaya bıraktım geri kalan çizimleri ise kendim için hazırlamaya karar verdiğim çantaya koydum. Konuşma sesleri gelince insanların akşamki yemeğe indiğini anlamıştım. Kalemi ve kağıtları masaya bıraktıkdan sonra bende akşamki yemeğe inmek için odadan ayrıldım.Bu sefer her zamankiden farklı bir şekildeydi akşam yemeği için insanlar sıraya girmek yerine büyük bir masanın etrafında toplanmışlar dı.Etrafı biraz süzdükten sonra Güneyin yanına oturdum çok geçmeden Savaştan benim yanıma oturdu sahte bir tebessüm den sonra tekrar Güneye döndüm. Güneyi kulağına eğilirken hafifce."Bu akşam yemeğini sebebini öğrene bilirmiyim?"
"Savaşa sormalısın bence."
Savaş konuşmamıza dahil olurken
"Sorunmu var ?"
Yüzümdeki o sahte tebesümle
"Hayır sadece bu anın özeliğini merak etmiştim "
"Patron'nun liderliğinin altıncı ayı da onu kutluyoruz"
Bu cevap ne kadar basit bir cevap olsada istilanın üzerinden kos koca altı ay geçmesi beni şaşırtmıştı.
"Asır istila dan beri lidermi yani?"
"Evet öyle biliyorum kos koca altıay geçmesine sende şaşırdın"
Güney konuştuklarımıza kulak misafiri olmuş olucak ki .
"Ne hızlı geçti hiç fark bile etmedim"
Güney galiba benden bile iyi oynuyor du rolünü çok inandırıcı bir ses tonu vardı.
"Evet öyle oldu "
Dedi savaş sonun da Asır büyük kapılar dan içeri girerek büyük ve ihrişamlı koltuğuna oturdu.
"Hepiniz hoş geldiniz saygı değer halkım bugün sizi burda toplama nedenim altıncı yılımızı kutlama sebebim dir. Hepinizin burada güvenle ve huzurla yaşadığına eminim sizde bu özel günde beni yanlız bırakmadığınız için teşekkürler. Buyrun afiyet olsun"
Görevliler tarafından önümüzdeki masaya sırayla birer porsiyon yemek indirildi.Tabakta biraz pilav ,et ve fazulye konservesi vardı. Bu gece kaçıcağımız için karnımı doyurmam gerekti. Masadaki insanlar gülüşüyor ve saçma sohbetler ediyorlar dı. Yemek boyunca hiç konuşmadım sonunda yemeğim bitiğinde. İse
"Size afiyetolsun milet ben doydum"
Gayet rahat adımlarla odama doğru yürüdüm.Tekrar dan masama oturup kağıtlarla bir süre oyalandıktan sonra gece için çanta hazırlamaya karar verdim içine bir kaç parça kalın giyisi ve telsizi koydum.Gece boyunca hiç uyumamıştım sabaha karşı Güneyin elindeki çantasıyla odama dalmasıyla artık gitmemiz gerektiğini anladım.Kendim için hazırladığım çantayı alıp Güney ile birlikte odadan ayrıldım. Elimizdeki çantayla önce mutfağa doğru ilerlerledik mutfaktaki dolaplardaki konserveleri çantamıza ddurduktan sonra mutfaktanda ayrıldık. Sesizce
"Tama şimdik napmamız gerekiyor?"
"Takip et beni bir yol biliyorum"
Bahce kapısından çıkacağımızı sanmıştım ama merdiven altına doğru yürüdük Güney elini merdiven altında bir süre gezdirdikten sonra kulp benzeri bir şeyi çekerek kısa bir tünele açtı kapıyı tünelden çokaz ışık olduğu için önümüzü bile göremiye bilirdik Güney çantasından çıkardığı feneri önümüze tutarak yolu aydınlatı artık rahatca geçe bilirdik tünele girdikten sonra kapıyı ardımızdan çektik. Tünel dardı ve havasıs dı her nekadar kısa bir yol olsa da nedesimi daraltıp sitrese girmeme neden oluyor du.
"Güney"
Cevap vermedi"Güney"
"Noldu?"
"Ben dayanamıyacağım galiba"
"Neden?"
"Nefesim alamıyorum"
"NE Dayan bak az kaldı "
Gerçekten de tünelin sonu görünmüştü bu beni az da olsa rahatlatmıştı. Güney kolumdan birisini tutarak dayan bak az kaldı.
"Tamam az kaldı"
Birkaç adım daha sonra tünelin sonuna vardık ulaştığımız yer arka bahceydi. Güney çıktıkdan sonra kendimi hızla tünelden atıp yere bıraktım.Güney her ne kadar yorgun görünse de ayakta durmak için direniyor gibiydi. Sarsıla sarsıla ayağa kalktım bir süre sonra kendimi toparladım.Hızlı adımlarla Güneyin peşinden gitim uzun duvarlar dan Güneyin eline basarak çıktım.Ben çıktıkdan sonra Güneye elimi uzatıp onun da çıkmasına yardımetim.Artık özgürdük sadece yapmamız gereken kendimizi yere bırakmak tı. Güney elimi tutuğunda sevinçden tepki bile veremdim gözlerinin içi parlıyordu. Kendimizi kuru toprağın üzerine bıraktık sanki omuzlarım dan bir yük kalkmıştı. Biraz uzaklaştık dan sonra kendimizi sırt üstü bırakıp gökyüzünü izledik içimdeki sevinç hiç bir yere sığmıyor du ayrıca bu lanet zombilerin burda olmaması beni şaşırtmıştı.
"Güney"
"Efendim"
"Kurtulduk değilmi"
"Evet bade evet sonunda"
**********
Özür dilerim aşklar bu hafta bölümleri düzenlediğim için gelememişti kusura bakmayın.
Selam nasılsınız canlarım heycan verici ve beklenen bir bölümle karşı karşıyasınızz.
Oy vermeyi,paylaşmayı vee takip etmeyi unutmayın
⚠️Bu bölümde bir sorum var canlarım ben okadar uğraşıp doğruları ile yanlışları ile uğraşıp bu işe zaman ayırıp bölüm yazıyorum peki neden oy vermiyor sunuz neden yorum yapmıyorsunuz lütfen ya bari ufacık bir destek olun⚠️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı İstila
Научная фантастикаKanlı bir istilanın ortasın da acımasız,korkunç,vahşet bir lider tarafın dan kampa kaçırıldık. Kamp'dan kurtulma çabalarımız ile birlik de tanışdığımız bir yabancı tarafın dan ihanete uğradık. Belki dünyayı kurtaramadık ama bunun için çok çabaladık...