"Eğer veryantı yayan bir insan olsa bile bir kaç aptal için tüm insanlığa nefret duymak mı aptalca"
Hafifce kıkırdadık dan sonra sanki bir yazıyı belirtirmiş gibi elelrimi iki yana açarak.
"Ne kadar cazip edici değilmi düşünsene kitaplar da,panolar da,her bir yerde tam şöyle yazıyor İNSANLIK İÇİN SAVAŞAN GÜNEY VE BADE İNSANLIĞI ONLARA BORÇLUYUZ"
"Gerçekden böyle bir hayalinmi var gerçekden çok komik sin"
"Hayır tabiki de sadece alay ediyorum"Biz gülüşerek ten ilerlerken sonun da harita da gösterilen ilk yere gelmiş dik. Çantam dan çıkardığım telsiz ile Dr.Patrick' i aradım.
"Bahsetiğin yere geldik ne yapmamız gerek"
"İçeri girin ve bizi Profösör gönderdi demeniz yeterli"
"Anlaşıldı profösör"Sert demir kapıyı itirerek içeri girdik.Uzun gri duvarları olan bir koridora sahipti.
Yavaş ve temkinli adımlarla ilerledik."Kimse varmı orda"
Birden elerinde büyük silahlar olan iki adam karşımıza çıkdı.
"Elerinizi yukarıya kaldırın"
"Sakin olun bizi pr-"
"Sana elerini yukarıya kaldır dedim"Sesi gayet cidiydi ölüm tehlikesini göze almak yerine ikimiz de elerimizi havaya kaldırdık. Adamlar dan birisi arkamız da diğeri önümüz de ilerlemeye başladık.
Nolucağını umursamadan konuşmaya başladım."Bizi Profösör gönderdi"
"Pröfösör mü indir silahları indir"Sonun da silahları indirip ilerlemeye başladık. Koridorun sonundaki odaya varınca orta boylar da metal bir kutuyu elime tutşdurdular.
"Profösör 'ü arayın o ne yapacağınızı söyler"
"Peki"Girdiğimiz kapıdan tekrar metal kutuyla ayrıldık. Bir kaç adım ilerledik den sonra Güney profösörü aradı.
"Pröfösör kutuyu aldık"
"Haritadaki kırmızı işaretli noktaya gelin ben orda olucağım"Telsizi kapatıp haritayı açdık olduğumuz yere ve kırmızı işaretli noktaya bakdık.Zombiler gelmeden haletmemiz gerekliydi.
"Çok ilerlememize gerek yok ama yine de yorucu olucak"
Biz olduğumuz yerden ayrılmak için toparlanırken biraz önce metal kasayı veren adamlar iki adet motosiklet ile geldi.
"Pröfösör gönderdi "
Başka hiç bir şey demeden ayrıldılar.Metal kutuyu alarak motosiklet ler den birisine ben bir diğerine Güney bindi. Üzerinde duran kaskları da takdığımıza göre artık hazır dık. Güneye dönerek
"Şanslı günümüzdeyiz galiba"
İkimiz de hazır olduğumuz da motosiklet leri çalıştırıp işaretli yere gitmeye başladık. Hayatım da neredeyse hiç bumadar özgür hisetmemiş dim. Motorun üzerinde hiç inme isteğim yokdu. Bir süre sonra kırmızı işaretli yere ulaşdık önce motosiklet den indim sonra kaskımı çıkarıp motosiklet e yerleşdir dim.Telsizi alıp Profösörü aradım.
"Pröfösör işaretli yerdeğiz"
Pröfösör cevap vermeden telsizi kapadı ve önümüz deki kalın demir kapılar iki yana açılmaya başladı açılan demir kapılardan elimdeki demir kutuyla içeri girdim peşimden Güney de gelince kapı ardımız dan kapandı. İçeri girer girmez içimi bir huzursuzluk kaplamış dı.Birden koridor da kalın bir ses yankılan dı.
"Merdivenler den üst kata çıkın"
Sesin söylediğini yaparak merdivenler den üst kata çıkdık üst kata hafif yaş
lı bir adam bizi bekliyor du galiba pröfösör bu adam dı.Gözlügünü düzeltik den sonra konuşmaya başladı.
"Ben profösör telsizi de konuştuğunuz"
" Ben Bade"
"Ben de Güney"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı İstila
Science FictionKanlı bir istilanın ortasın da acımasız,korkunç,vahşet bir lider tarafın dan kampa kaçırıldık. Kamp'dan kurtulma çabalarımız ile birlik de tanışdığımız bir yabancı tarafın dan ihanete uğradık. Belki dünyayı kurtaramadık ama bunun için çok çabaladık...