Bölüm 3

166 13 3
                                    

İnsanların dedikoduları bir süre daha devam etti. Tam sonsuza kadar beni konuşacaklarını düşünmeye başlamıştım ki ellerine benim de çok sevdiğim başka bir dedikodu düştü. 

Haesoo Hyunjini aldatmıştı.

Ayrıldıkları için ne kadar dans etmek istesem de birtanecik meleğim çok üzgündü ve bu beni de üzüyordu. 

Gerçekten şu kaltak Haesoo! Nasıl böyle birini aldatabilirsin!

Gidip ona sarılıp o sürtüğün onu hak etmediğini yani kayıptan çok kazancı olduğunu bu yüzden üzülmemesi gerektiğini söylemek isterdim ama yapamıyordum.

Lanet olsun!

Neyse ki arkadaşları benim yerime bunu yapıyordu ve onu neşelendirmeyi başarıyolardı. Gerçekten ben de bunu yapabilmeyi isterdim. Hiç değilse yanında olurdum. 

Okul bitmişti fakat ben ders çalışmak için biraz daha kütüphanede kalmıştım ve işim bitip koridordan çıkışa doğru yürürken bunu düşünüyordum. Tam o sıradaysa bir ses duydum. Bir kız sesiydi ve aklıma ilk olarak Haesoo gelmişti. Kesin yine birine zorbalık yapıyordu. Bu sefer de bunu kaçıramayacağımı düşünüp direkt telefonumu çıkarıp kayda almaya başladım ve sesin geldiği yere doğru gittim. Ses bir sınıftan geliyordu ve yaklaştıkça daha da tanıdık gelmeye başladı. Gizlice telefonumla içeriyi çektiğimde gördüğüm şey kesinlikle görmeyi beklediğim şey değildi. 

Hassiktir ne?! 

Sınıfta Haesoo nun yandaşı Seoyun ve matematik hocası hiç de etik olmayan bir durumdalardı ve beni de fark etmemişlerdi. Hemen videoyu durdurup tuvalete kaçtım ve videoyu tekrar izledim. Video çok netti ve yüzleri de ne yaptıkları belli oluyordu. 

OHAA

İşte bu kesinlike işime yarayacak bir şeydi. Matematik dersinden hep yüksek aldığını duyardım ama hep kopya çektiğini düşünürdüm. Böyle bir şey kesinlikle aklıma gelmezdi. 

Hemen eve gidip ne olur ne olmaz diye videonun bir yedeğini de bilgisayara ekledim. Ve kanepede yatan Doriye dönüp.

"Dori buna inanabiliyo musun? Resmen elimde müthiş bir koz var ve bu kozu bir gün çok güzel kullanıcam!" Dori bana tatlı tatlı bakıp miyavlayınca dayanamayıp yanına gittim ve onu sevmeye başladım. Ardından da ya diğer pisiciklerim kıskanırsa diye düşünüp onları da sevmeye başladım. 

Bir süre onlarla oynadıktan sonra havanın karardığını fark ettim ve dışarı bakınca yağmur yağdığını gördüm. Günüm git gide daha da iyi oluyordu çünkü yağmur demek kabussuz bir uyku demektir. 

Babamın romatizması olduğu için yağmurlu günlerde bacaklarının ağrısından dayak atacak hali olmazdı o yüzden yağmurun kokusu beni daima güvende hissettirmiştir. 

Odama geçip kedilerimin odaya giremeyeceğinden emin olduktan sonra penceremi açtım ve yatağıma girip uyumaya çalıştım. 7. katta oturduğumdan dolayı penceremin açık olması bir sıkıntı oluşturmazdı. Yağmurun kokusuyla zorlanmadan uyumuş ve kabus görmeden 7 saat sonra uyanmıştım ve kendimi çok enerjik ve mutlu hissediyordum.

Odamın içi buz gibi olduğundan pencereyi kapattım ve ıslanmış zemini temizledikten sonra rahat bir duş aldım. Biraz ders çalıştıktan sonra biraz da para kazanmak için bilgisayarımın başına geçtim. Çok iyi parası olan bir iş bulduğumda mutluluğum bir düzey daha arttı.

Şu sıralar başıma sürekli iyi şeyler geliyor. Umarım bu bir rüya değildir. 

Bir dakika ben rüya göremiyorum ki. Demek ki bu yaşananlar gerçek. Rüya görmediğim için hiç bu kadar mutlu olacağımı düşünmezdim.

Forget-me-not (hyunho)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin