Telefonumun zil sesi Chanla olan muhabbetimizi kesmişti. Arayanın kim olduğuna baktığımda Hyunjini gördüm.
İsmi bile heyecanlanmamı sağlıyo
Telefonu açıp kulağıma götürdüm.
"Minho neredesin? Kahvaltı vakti ve hiçbir yerde yoksun, sabah da odada yokmuşsun Seungmin kesin dışarıda geziyordur diyo! Chan da yok ulaşamıyoruz da ona!"
"Kahvaltı mı? Oldu mu o kadar yaa? Chan benimle birlikte sahilde oturuyorduk, geliyoruz şimdi merak etmeyin." diyip oturduğum yerden kalktım. Benim kalktığımı gören Chan da kalktı.
"Tamam acele edin geç kalmayın!"
"Tamam tamam geliyoruz."
Telefonu kapatıp kaldığımız otele dönmeye başladım.
"Kahvaltı vaktiymiş, seni de aramışlar ama ulaşamamışlar." cebinden telefonunu çıkarıp kontrol etti.
"Ahh evet sessizdeymiş telefonum. Ayrıca ne ara sabah olmuş böyle! Baya konuşmuşuz. Ama iyi geldi bunu bir ara tekrarlamalıyız."
"Tüm gece ayaktayım dostum." (Up all night!) diyip yürümeye devam ettim.
"Bu gün anlattıklarımı kimseye söyleme olur mu? Özellikle de Hyunjin kısmını. Ya biliyorum söylemezsin ama yine de aklıma gelmişken uyarayım dedim."
"Merak etme kimseye söylemem. Burada konuşulanları dalgalar alıp götürdü ve sen istemediğin sürece geri getirmeyecekler."
"Sağol dostum. Gerçekten. Dinlediğin için de. Kendimi aşırı derecede hafiflemiş hissettim."
Elini omuzuma koyup hafifçe sıktı.
"Ne zaman ihtiyacın olursa daima buradayım. Ayrıca Hyunjin konusuna gelirsek bence ona her şeyi anlatmalısın. Seni tersleyeceğini veya kalbini kıracağını düşünüyosan bunu asla yapmaz emin ol. Hem romantizmi de çok sever yani bu da büyük bir artı."
"Chan az önceki konuşmamızdan anlamadıysan Hyunjini senden iyi tanıyorum yani kötü bir şey yapmayacağını ben de biliyorum ama henüz gerçeği bilmesi için doğru zaman değil. Önce beni sevmesini istiyorum, ona olan sevgimi değil. Bana aşık olsun. Şu an onu neden, nasıl veya ne zamandan itibaren sevdiğimi bilmese daha iyi. Ama söz veriyorum bir gün bana aşık olursa ona her şeyi anlatıcam."
"Pekala sen ne yapmak istersen onu yap. Herhangi bir şeye ihtiyacın olursa da ben daima buradayım."
"Sağol Chan."
O sevimli gülümsemesiyle bana bakıp omzumdaki elini bir kere daha desteklercesine sıktı ve ardından çekip cebine yerleştirdi. Bu sırada yemekhaneye de varmıştık ve etraf tıklım tıklımdı. Tam tepsimizi alıp yerimize geçiyorduk ki Jisung canını dişine takmış bir şekilde bağırarak bizim yemeğimizi aldıklarını söylemeye başladı. Öyle yüksek sesle bağırıyordu ki tüm yemekhane dönüp ona bakmaya başladı.
Ne olduğunu fark edince bu sefer de özür dilediğini bağırmaya başladı. Ben kıkırdarken Chan de gidip ağzını kapattı ve önce onu sandalyesine oturtup sonra da kendi sandekyesine oturdu.
Chan ve ben geç geldiğimiz için diğerleri çoktan bitirip muhabbet etmeye başlarken biz hala yiyorduk. Yemeğimin bitmesine az kala öğretmenimiz gelip hazırlanmamızı çünkü birazdan bizi gezdirecek olan servisin kalkacağını söyledi. Yemeğim bitmeden kalkmayı sevmediğim için kalan parçaları hızla ağzıma tıktım ve kocaman olmuş yanaklarımla zor da olsa çiğnemeye çalıştım.
"Ah tanrım çok sevimli görünüyorsun!"
Sesi ile fotoğraf çekme sesini duyunca kafamı kaldırıp sesin geldiği yere baktım ve bunu söyleyenin Hyunjin olduğunu gördüm. Telefonunu çıkarmış fotoğrafımı çekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Forget-me-not (hyunho)
FanfictionMinho uykularından her seferinde kabuslarla kalkan ve bundan bıkmış biridir. Hyunjin ise Minho'nun rüya görebilmesini sağlayabilen tek kişi. Hikaye genel olarak Minhonun bakış açısınından yazılacaktır.