Bölüm 8

140 12 3
                                    

Bilgisayara daldığım için geç kalmıştım ve şu an otobüsteydim. Normalde alarmım çalardı ama nedense bugün onu duymamıştım ve çok geç kalmıştım. İlk ders bitmek üzereydi.

Okula geldiğimde ilk dersin bittiğini duyuran zil çaldı ve ben de yavaşlayıp sınıfa gittim ve sırama oturup nefesimin düzene girmesini bekledim. Felix arkasına dönüp

"Neden bu kadar geç kaldın?"

"Bilgisayara dalmışım. Alarmı duymadım." dedim.

"Kahvaltı yapamadım kantine gidelim mi?"

"Oluur ben de bir kahve alırım."

Kantine gitmek için kalkmıştık ve bizi gören diğerleri de geldiler. Kantine gidip sıraya girdik. Sıra bize gelince alacaklarımızı alıp masaya döndük. Yemeğimi yemeye odaklanmıştım ki önüme konulan meyve suyuyla odağım meyve suyuna ve onu tutan ele kaydı. Minik bir eldi. Felixinkinden bile küçüktü. Kafamı kaldırıp elin sahibine baktım.

"Şey, elindekileri bir içecek olmadan yemek boğazını kurutur. Gördüğüm kadarıyla da sürekli bunu içiyorsun." dedi Haneul.

"Gerek yoktu."

"Dün için teşekkür olarak da görebilirsin. Şey, dün için gerçekten teşekkür ederim. Geç saatlerde o yol biraz ıssız oluyor sayende hiç korkmadım."

"Önemli değil. Ayrıca meyve suyu için de teşekkürler." dedim. Saçıyla oynayarak

"Yarın görüşürüz o zaman."

"Görüşürüz." el sallayıp arkadaşlarının yanında döndü. Arkasından bakarken sessizliği fark edip kendi arkadaşlarıma döndüm. Çoğu pis bir şekilde gülümseyerek bana bakıyordu.

"Yarın ne için buluşacaksınız?" diye sordu Chan benimle uğraştığı her halinden belli olan sesiyle.

"Yine başlamayın sadece arkadaşız ve yarın da projeyi yapmak için buluşucaz. Altında başka bir anlam aramayın."

"Ben hiçbir 'sadece arkadaşıma' yemeğini içecek olmadan yediği için en sevdiği içeceği alıp vermedim."

"Çünkü kibarlık bilmeyen bir mağara adamısın."dedim Seungmine. O da bana dil çıkardı

"Pekala bunu şimdilik geçelim. Dün akşam derken?" dedi Chan tek kaşını kaldırıp.

"Kafeden ayrıldığımızda saat çok geçti ve evi de uzaktı. Otobüsten inince baya yürümesi gerekiyordu ben de yanında gidip onu evine bıraktım."

"Ne kadar da centilmence!"

"Ni kidir cintilminci!"dememle Seungminin yüzü ne kadar iğrendiğini belli edecek bşr hal aldı. Onun bu suratı Jisung Hyunjin ve Jeonginin kahkaha atmasına sebep oldu.

Ne kadar da güzel gülüyo. Her gün her saniye dinlesem yine de bıkmam

Yemeğimin bitmesine az kalmıştı ki zil çaldı ben de kalan son birkaç ısırıklık parçayı ağzıma basıp kalkan arkadaşlarıma katıldım.

*

Tenefüsde dışarı çıkmıştık. Okulun bitmesine az kalmıştı ve tüm gün Haneul ve benim hakkımda bir şeyler uydurup benimle uğraşmışlardı. Bir şey daha duymaya halim kalmamıştı artık. Sadece Felix ve Seungmin benimle uğraşmamıştı o da gey olduğumu ve Hyunjine aşık olduğumu bilmeleriydi.

"Haneul- "

"Ne olur susun artık lütfen."

"Hayır bu sefer öyle değil. Buraya geliyo." demesiyle etrafta Haneulü aradım. Gerçekten de buraya geliyordu ve benim yanıma geldiği de belliydi. Kalkıp ben de ona doğru gitmeye başladım.

Forget-me-not (hyunho)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin