Yine ve yeniden babamı ve annemi misafir ettiğim bir kabustan soğuk terler içinde uyanıp korkuyla etrafıma baktım ve kedilerimle beraber yaşadığım minik dairemde olduğumu fark edip rahat bir nefes verdim.
Saat hala gece 2.54 idi ama hiçbir zaman yapamadığım gibi yine tekrar yatsam da uyuyamayacığımı bildiğim için kalkıp bir duş aldım. Okul için kıyaftelerimi giydikten sonra kedilerimin mama ve sularını tazeleyip kahvaltımı yaptım ve hala çok zamanım olduğu için biraz da yapacak iş var mı diye internete girdim. Yine yapacak birkaç minik iş bulup onları hallettikten sonra çantamı hazırlayıp otobüs durağına gittim. Ehliyetim vardı ama arabam yoktu bu yüzden bir araba almak için yavaş yavaş da olsa para biriktiriyordum. Henüz bir araba alacak kadar olmasa da az kalmıştı ve ben yakın zamanda bir araba alabileceğime inanıyordum.
Yazılım ve programlamada iyiyimdir, kodlamalardan da anlarım ve bir keresinde sanal arkadaşlarımdan biri olan bir arkadaşımla beraber bir oyun çıkarmıştık ve oyun çok ünlü bir şey olmasa da bize gelir sağlıyordu. Fakat dediğim gibi ünlü bir oyun değildi ve geliri de ikiye bölüyorduk bu yüzden hala ek bir gelire ihtiyacım vardı ve insanlarla çok iyi anlaşamadığım içi kasiyerlik gibi normal bir işte çalışmak benim için zor oluyordu.
Ailem desen hiçbir zaman bir aileye sahip olamadım. Babam benden nefret eder ve şiddet uygulardı ama çenemi kapalı tutup bundan kimseye bahsetmemem için bana bir bilgisayar alıp internet de bağlatmıştı. Ben de onu kullanıp yazılım ve programlama öğrenip o evden kaçmanın bir yolunu bulmuştum. Gerçi tam da kaçmak sayılmazdı çünkü babama evden ayrılmak istediğimi söylediğimde tek söylediği şey
"Bana asla para için gelme." olmuştu.
Zaten gizlice internetten kazandığım parayı biriktirdiğim ve yeterli miktara ulaştığında ona bunu söylediğim için ondan para istememe de gerek kalmamıştı.
Annem ise babama takıntılıydı. Onun sevgisi için her şeyi yapabilirdi fakat babam sevgiye sahip biri değildi ve annem ise bunun için beni suçluyordu. Beni doğurduğu için onu sevmediğini sanıyordu bu yüzden bana yaptığı hiçbir şeyde onu durdurmadı.
Bu düşünceler titrememe sebep olunca kendimi toparlayıp otobüsün camından dışarıyı seyretmeye başladım. Güzel anılar değildi ve bunları hatırlamak istemiyordum.
Sınıfıma gelince her zamanki gibi sırama geçip sırama yattım ve Hyunjini beklemeye başladım. O da yine her zamanki gibi Jisung ile beraber gelip sıralarına geçtiler muhabbetlerine kaldıkları yerde devam ettiler. Arada bir gülüyolardı ve onun gülümsemesi karşısında ben de tebessüm etmemek için kendimi zor tutuyordum.
Bir insan gülümseyince nasıl melek gibi olur aklım almıyor!
Yavaş yavaş diğerleri de gelmeye başlamıştı. Dün gelmeyenler de bugün gelmişti ama hala yeni çocuk yoktu. Öğretmen gelip de ders başladıktan 5 dakika sonra kapı telaşla çalındı ve içeri bir çocuk gir-
NE!
Seungminin burda ne işi var!
Seungmin benim nadir arkadaşlarımdan biridir ve aynı şehirde yaşasak da o şehrin diğer ucunda oturuyordu.
Şimdi burada ne işi var gerçekten.
Nefes nefese kapıyı arkasından kapattıktan sonra sınıfa bir göz gezdirdi ve gözleri benim şaşkın gözlerimle buluşunca hafif bir sırıtıp tekrar hocaya döndü.
"Geç kaldığım için özür dilerim. Girebilir miyim?"
"Seni ilk defa görüyorum. Diğer yeni öğrenci de sensin galiba. Girebilirsin tabiki ama önce kendini tanıt."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Forget-me-not (hyunho)
FanfictionMinho uykularından her seferinde kabuslarla kalkan ve bundan bıkmış biridir. Hyunjin ise Minho'nun rüya görebilmesini sağlayabilen tek kişi. Hikaye genel olarak Minhonun bakış açısınından yazılacaktır.