• Twenty •

91 15 10
                                    

~Now, you'll die by Raziel's sword

°
°
°

Flashback

"Geri dönecek."

Woobin duyduğu tok ve duygu içermeyen sesle odağını pentagramdan ayırmadan cevapladı.

"Gerçekten mi? Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?"

"Annesi kadar çok istediği biri var burada."

Woobin keyiflice yerinde kıpırdandı. Sonunda istediğini elde etmek için her ne olursa olsun yapacaktı. Yavaş adımlarla ilerleyip sandalyede sessizce oturan ve donuk gözlerle yere bakan SeoJoon'un önünde durdu ve ona doğru biraz eğildi.

"Seni dinliyorum Seojoon."

Seojoon gözlerini ondan kaçırdı.

"Her ikisinin de senin çocuğun olduğu yalanını söylersen... Kalplerini kırarsın."

Woobin yarım ağız sırıttı ve kadehin içinde olduğu kartı alırken diğer elini de Seojoon'un omzuna koydu.

"Ne diyebilirim ki? Kırık kalplerden iyi takipçi oluyor."
( Burada demek istediği şey herhangi bir sebepten kırılmış bir insanın iyileşmek için her yolu deneyebileceği.*)

"Kendine bir bak , sevmek için yok ediyorsun."

Flashback end

Hoseok ve Tae ateşin kaynağının olduğu odayı bulduklarında içeriden yayılan yoğun ısı ikisini de geriletmişti.

"Kol şurada. Sen kubbeyi kapat, ben onları oyalarım."

Dedi Hoseok kargalardan dönüşen iblislere bakarken. Bu sırada ateş birden kesilmişti.

"Şimdi!"

Tae koşarak metal kolu çekmeye çalıştı ancak olmuyordu.

"Sıkışmış! Bir parçası eksik sanırım."

mekanizmayı inceledikten sonra eksik parçayı aramaya başladı ancak etrafa dağılmış yaprak ve dumanlar işini zorlaştırıyordu arkasından gelen iblisi göremeyecek kadar hemde.

"Eğil!"

Hoseok'a baktıktan sonra hızlıca eğildi arkasındaki iblis iğrenç sesler çıkartırken ateşin sıcaklığını sırtında hissetmişti, ayağa kalktı.

"Teşekkür ederim."

๑๑๑๑๑๑๑

"Adının Jungkook olduğunu sanıyordum."

Dedi Jimin altın parıltılarla dolmuş gözlere bakarak.

"Bont, ikinci adım."

Jimin umutsuzca bakmaya devam etti ona. Bir şey söylesin istiyordu, reddetmesini. Gözleri dolarken başını iki yana sallayarak uzaklaştı Jeon'dan. Artık isminin bu olup olmadığından bile emin değildi. Hiçbir şey bilmiyordu. Kendisine bunların yalan olduğuna dair bir kanıt arıyordu ama başarısız olmuştu.

Hafifçe geriye sendelediğinde Jungkook değil Woobin tutmuştu onu. Onu istemiyordu. Woobin'den nefret ediyordu, lanet babasından tiksiniyordu. Hırsla kolunu ondan çekerek kurtuldu ellerinden.

Woobin hala sağlıklı düşünemeyen Jimin'i sürükleyerek masaya, kadehin içinde olduğu kartın yanına götürdü.

"Kadehi çıkart."

Jimin'in boş gözlerle karta baktığını gördüğünde Woobin, sabrının son damlalarını da tüketmiş ve elini Jimin'in boğazına sararak bağırmıştı.

Ölümlü Kadeh | Jikook |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin