prologue

3.9K 220 45
                                    

Ağlamaklı seslerle sandalyeye kendimi atarken kollarımı hemen önümdeki masaya koyup yüzümü yaslamıştım. Bu sıcakta o kadar yol yürümüştüm, başıma güneş geçmişti, bu yüzden yorgunluktan ölüyordum. "Birileri yine bayılmakla meşgul." Arkadaşımın sesini duymama rağmen kafamı kaldırmadım. Uzandığım yer hiç rahat olmasa bile şu anlık benim için dünyanın en rahat yatağından daha cazipti.

Benden ses gelmiyeceğini anladığında sandalyelerden birini çekip oturdu ve elindeki soğuk limonatayla frambuazlı pastayı masa üzerinden bana doğru uzattı. En sevdiğim iki şeyi gördüğümde gözlerim kocaman açılmış, acıktığımı hatırlatmak ister gibi karnım guruldamıştı. "Kaç yıllık arkadaşız bana bile bakmadın böyle be! Kırılıyorum haberin olsun."

Pastamdan bir çatal almadan önce yüzümü buruşturuş dil çıkardım ve önümdekileri mideme indirmeye başladım. Sabah sekizden beri bütün ülkeyi turlamıştım neredeyse ve aklıma yemek bile gelmemişti hiç. Daha çok çabucak iş bulup kiracımı daha fazla oyalama derdindeydim keza kendisi her akşam hiç üşenmeden gelip benden para istiyordu. O da kendince haklıydı tabii ama şu anlık veremeyecek durumda olduğumu bilmesine rağmen ısrar etmesine sinir oluyordum. Oturduğum apartmanın dışında iki apartmanı daha olduğunu öğrenmiştim, yani benden gelecek paraya bahsettiği kadar da ihtiyacı olmadığını düşünüyordum. Sadece istediğim azıcık bir süreydi, işe girdiğim gibi parasını vericektim. Ama işe girip girmemem kiracımın umrunda değildi.

Beş dakika içinde bitirdiğim pasta ve limonatanın ardından geriye yaslandım. Önüme düşen kıvırcık tutamları geriye atarken Jake'in bana alttan alttan attığı bakışlarıyla karşılaştım. Yine aynı muhabbete başlıyor olucağımızı anladığımda gözlerimi devirdim. "Hayır, hyung. Senin yardımını istemiyorum. Bak, gerçekten teşekkür ederim ama bu nereye kadar böyle gidebilir ki? Senden para alıp kiramı ödicem, bu sefer de sana borçlu olucam. Mantıken bir şey değişmiyor."

En başından beri kendisi parayı vermeyi teklif etmişti fakat ben istemiyordum. Hem parayı aldıktan sonra geri ödemek istediğimde alacağından da emin değildim. Bir şekilde borcuma ödememe izin vermezdi ve bu durum da beni son derece rahatsız ederdi.

"Hemen ödemene gerek yok. İlla bir işe girersin, o zaman yavaş yavaş ödersin. Ya da o evden çıkıp benim yanıma gel, zaten yanlız yaşamak istemediğimi söyledim sana. O ev bana göre büyük ve sıkılıyorum."

Daha fazla konuşmak istemediğimi anlaması için gülümseyerek "Teşekkür ederim ama gerek yok hyung. Benim için çok şey yaptın zaten bu zamana kadar. Tekrar gelip senin yanında yaşayamam." dedim.

Ne söylerse söylesin kabul etmeyeceğimi anladığında omuzlarını düşürüp o da benim gibi geri yaslandı. Gerçekten Jake çok iyi bir arkadaştı ve bu yaşıma kadar her zaman benim yanımda olmuştu, elinden geldiğince maddi manevi destek olmuştu bana ama daha fazlasını isteyebilecek yüzsüzlük yoktu bende.

Aramızda geçen birkaç dakikalık sessizlikten sonra bir şeyi hatırlamış gibi parmaklarını şıklattı ve "Nasıl unuturum?" diye söylendi. Ben anlam veremeyen gözlerle onu süzerken az önceki halinden eser kalmayarak gülümsemiş ve masada bana doğru yaklaşmıştı. "Sana bir iş buldum?"

Yine kabul etmeyeceğim bir iş teklifini bana sunucağını düşünerek onun gibi masaya yaslandım ve çenemi avucuma yaslayıp, "Neymiş?" diye sordum umursamazca. "Bebek bakıcılığı."

"Ne!?"

Bu dediğine o kadar şaşırmıştım ki ufak çaplı yüksek sesimle kafedeki insanlar bize dönerken yüzüm elimden kayıp düşüyordu az kalsın.

"Sessiz ol oğlum ya! Sanki sana bebek yap dedim. Ne bu tepki?"

Gereksiz yere tepki verdiğimi fark edip özür dileyen bakışlar atıp sandalyede küçüldüm. "Yine gel burada çalış diyeceksin sandığım için dikkate almamıştım, ne bileyim böyle diyeceğini? Nerden çıktı bebek bakıcılığı?" Daha ben kendime bile zar zor bakıyordum bir de bebek mi bakıcaktım? Cidden Jake delirmiş olmalıydı.

baby sitter | jaywonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin