"Ne yapıyorsunuz bakalım çifte kumrular?"
Niki, Chaewon ile oynadığımız park alanına gelerek yanımıza, çimlere oturdu "Gördüğün gibi salıncakta sallanıyoruz." Zaten boyut olarak fazlasıyla ufak bir parktı. Bu yüzden Chaewon'u salıncağa oturtup kendim de çimlerde önünde bağdaş kurarak oturmuştum. Tek istediğim Jay ile aramdaki gerginlikten ve davetsiz misafirimizin kıskanç, delici bakışlarından kurtulmaktı.
"Beni hiç yanınıza çağırmadan eğleniyorsunuz, kırıldım haberiniz olsun." Chaewon hiçbir şey anlamadan amcasına güldü. Benim de dudaklarımdan küçük bir kıkırtı döküldü.
"Özür dileriz, yanımıza gelmek için özel davete ihtiyacın olmadığını düşünüyordum."
"Kyungmi'nin konuşmasını daha fazla çekemecektim. Abim nasıl dayanıyor ona?"
Ellerini arkaya doğru uzatıp başını gökyüzüne çevirdi. Sabah kahvaltıya geldiğinden bu yana enerjisi biraz da olsa yükselmişti. Onunkisi ne kadar yükseldiyse Jay'inkisi de bir o kadar azalmıştı. Tabii bu durumda benim de etkim olmuş olabilirdi.
Kafamı arkama çevirip bizden biraz uzakta bahçe takımlarında oturan üçlüye baktım. Heeseung hyung bir köşede telefonuna bakıyordu. Sabah sanki anlamış gibi eve damlayan Kyungmi ise bütün dikkatini Jay'e vermiş onun ilgisini çekebilmek için durmadan konuşuyor, Jay onunla ilgilenmediğinde de araya dokunuşlarını sokuyordu.
Sinirle tırnaklarımı çimlerin arasına geçirdim. Tanrım, sevgilisi varken bana nasıl hislerini söyleyebilirdi? İlişkilerini bilmediğimi, bu yüzden de teklifini kabul edeceğimi mi sanıyordu?
Onları görmeye katlanamayıp önüme döneceğim zaman sanki hissetmiş gibi bakışlarını bana çevirdi. Hislerini cevapsız bıraktığımdan beri benimle ne göz göze geliyor ne de konuşuyordu. Birbirimizden köşe bucak kaçıyorduk.
"İyi misin sen?" Niki'nin kolumu dürtmesiyle önüme döndüm. "Efendim?"
"İyi misin diyorum. Kahvaltıda da hiç sesin çıkmadı, konuşmadın. Dalıp duruyordun iki de bir."
"İyiyim ya, uyuyamadım da dün gece." Yalandı. Az saat uyumama rağmen Jay'in kollarının arasında hayatımdaki en rahat uykulardan birini çekmiştim. Düşününce ne kadar yanlış yaptığımı fark ettim. Bana yaklaştığında çevremdeki olan biten her şey önemini yitiyor, tek ikimiz kalıyorduk. Yakınlaştığımız birçok sefer de Kyungmi'nin, sevgilisinin, varlığını beynimin bir köşelerine atmış, unutmuştum.
"Babamdan dolayı mı?" En başta neyi kast ettiğini anlamasam da yavaş yavaş gözümün önüne dün akşamın görüntüleri geldi. Bay Park'ın çirkin imaları ve Jay'in babasının üzerine saldırması... Bugünden sonra onları bile unutmuştum.
Sessiz kalmamı yanlış anlayan Niki konuşmaya devam etti. "Onun adına ben özür dilerim. Seni de korkuttuk galiba biraz aile dramımızla."
"Hayır, sorun yok. Herkesin üzüntülü olduğu bir geceydi. Sizin için endişelendim sadece."
Dudaklarından yalandan bir kahkaha döküldü. "Merak etme. Biz alışığız böyle gürültülere Jungwon'cuğum. Çocukluğumdan beri o adamın olduğu hiçbir masada huzurla yemek yenmedi." Niki ile aramızda çok yaş farkı yoktu ama şimdi gözümde ufak bir çocuktu. Ses tonundan aslında ailesiyle geçirdiği huzurlu anlara özlemini anlamak zor değildi. Başından geçenleri Sunyeon'un anlattığı kadarıyla biliyordum. Annesinin başka biriyle olan birlikteliğinden doğan çocuk olduğu için Bay Park için önemsizdi. Belki de onu eskiden öfkesini kusabileceği biri olarak görüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
baby sitter | jaywon
Fanfiction"Daha kendin bile bir çocukken nasıl bir bebek bakmayı düşünüyorsun ki?" | jay × jungwon |