Perdelerin arasından sızıp üzerime düşen güneş ışınlarıyla gözlerimi ovuşturarak uyandım. O sırada başıma saplanan ağrı, kolumu bile kıpırdatmama izin vermeyen bir halsizlik beklediğim bir şey değildi.
Ellerimi gözümden çekip şakaklarıma getirdim yerimden doğrularak. Zorlukla sırtımı yatak başlığına yasladığımda kendi odamda olmadığımı fark etmiştim.
"De-de-de!"
Neşeli mırıldanmaların geldiği yere baktım, nerede olduğumu anlamamı sağlayan ufak beşik içinde bembeyaz pijamalar giyinmiş minik bebeğim tam yanımda duruyordu. Beni gördüğünde heyecanlanan bebeğime yaklaşmak için bacaklarımı yataktan aşağı sarkıttım. Ani hareketlerim gözümün kararmasını ve başımın dönmesine neden olunca elimi hızlıca yatağa yasladım. Ne olmuştu da kolumu bile kıpırdatamayacak hale gelmiştim?
"Günaydın benim güzel bebeğime." Ne kadar kendimi bedensel olarak kötü hissetsem de güne etrafa gülücükler saçan, neşeli, minnak bebeğimle başlamak çok iyi gelmişti. Yüzümde durduramadığım kocaman gülümsemelerimden biri vardı.
Kucağıma gelmek için ellerini beşiğinin parmaklıklarına sarıp kendini yukarı iten Chaewon'un isteğini daha fazla geri çevirmedim, kucağıma alıp geri yaslandım arkama.
Dizlerimin üzerine oturttuğum Chaewon iyi bir uyku çekmiş olucak ki büyük bir heyecanla ellerini birbirine çarpıp bacaklarını sallıyordu. Karşımdaki şebeğe dayanamayıp belinden tutup kendime yaklaştırdım, her gün böyle birbirimizi sevdiğimiz an oluyordu. Daha çok ben Chaewon'un tatlılıklarına dayanamayıp kucağıma çektiğim bebeğimi bir sürü öpücüklere boğuyordum. Hatta boynundan öpülmesinin aşırı hoşuna gittiğini öğrenmiştim. Her öptüğümde kahkahalar saçıyordu etrafa.
Parmaklarını sol taraf uzatıp minik ellerini açıp kapadı. Bu birinin gelmesini istediğinde yaptığı hareketti. Şimdi de kime yaptığını çok iyi biliyordum, sadece bu gerçeği görmezden gelmeye çalışıyordum. Çünkü bilirsiniz yaklaşık bir ay önce Chaewon'u yatağına yatırmak şartı ile odaya sokan kişi ile onun odasında kucağımda Chaewon varken aynı yataktaydık. Tıpkı küçük bir aile gibi.
Kalbimi hızlandırıp karnıma kramplar sokan gerçeği görmezden gelmek için kafamı salladım. Ama bu işe yaramamış aksine şiddeti giderek artan baş ağrımı tetiklemişti. Gözlerimı sıkıp kısıkça inledim. Üzerimden tır geçmiş gibiydim.
"Ta-ta!"
Chaewon'un seslenmeleriyle Jay en sonunda uyanmıştı, yatağın sol tarafındaki hareketlilik bunu kanıtlıyordu. Başımı elimde olmadan ben de çevirdim. Bir kolunu yastığın altından geçirmiş diğerini de gelişigüzel uzatmış uyurken şimdi dirseğinin üzerinde doğrularak gözlerini eliyle ovuşturdu. Her hareketinde tişörtünün olmadığı esmer teni gözler önüne seriliyordu.
"Günaydın, güzelleri- güzelim!"
Jay'in vuran güneş altında güzel duran esmer tenine odaklandığımdan en başta bana seslendiğini sanıp şaşırmıştım. "Efendi-" Bana demediğini anladığımda ise iş işten çoktan geçmişti. Üzerime alındığımı anlayıp kafasını geriye atarak gülümsedi. Boynu ve keskin çene hattı ortaya çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
baby sitter | jaywon
Fanfiction"Daha kendin bile bir çocukken nasıl bir bebek bakmayı düşünüyorsun ki?" | jay × jungwon |