eleven

1.6K 188 141
                                    

Dudak parlatıcımı da sürüp boy aynasından kendime baktım. Buraya gelmeden önce -buraya geldikten sonra zaten dışarı çıkma imkanım olmuyordu- Jake hyung ile gittiğim bir alışverişte çok beğenerek aldığım ama giyecek herhangi bir etkinlik olmadığı için dolabımda sırasını bekleyen deri şort-ceket takımını giymiştim. Şort dizimin neredeyse bir karış üstünde bitiyordu ama belimi ve ince bacaklarımı o kadar güzel göstermişti ki... Zaten takımın yeteri kadar abartı olduğunu düşündüğüm için basic bir beyaz tişört giymiştim. Ve çok içime sinen bu kombini ufak birkaç kolye ve de siyah botlarla tamamlamıştım.

Buradan önceki hayatımda da dışarı çıkarken duşumu alıp cilt bakımımı yaptıktan sonra yavaş yavaş şarkı eşliğinde kıyafetlerimi seçmek, hafifte olsa makyaj yapmak en sevdiğim aktiviteydi. Kendimle ilgilenmeyi seviyordum. Tabii bu sevdiğim aktivite işe başladıktan sonra sekteye uğramıştı.

Mesela sabahları özenle seçtiğim kombinler artık yerini daha rahat edebileceğim göşterişsiz kıyafetlere bırakmıştı. Her gün evde olsam bile elimin altında olan, gidip gelip sıktığım vücud spreylerini hayatımdan çıkardım diyebilirdim. Ama bu değişiklikler canımı sıkmıyordu çünkü hayatımda Chaewon diye bir melek vardı. Hayatımın merkezinde önceden kendim varken şimdi o alanı Chaewon ile paylaşıyorduk ve ben gerçekten şikayetçi değildim.

Onunla rahat oyunlar oynamak için kıyafetlerimi değiştirmiştim. Yine onu rahatça öpebileyim ve sadece onun o güzel, huzurlu kokusu olsun diye parfümlere başvurmuyordum. Gerçekten kendi kokusu çoğu kokumdan daha güzeldi.

Chaewon'u düşündükçe bebeğimi yine özlediğimi fark ettim. Bir yanım onu bırakıp tek başıma eğlenmeme gitmeme kızıyordu. Evde Niki ile tek bırakacağım için de tedirgin olabilirdim. Biz gittikten sonra Chaewon'u uyandırıp ağlatmayacağının garantisi yoktu ama Heeseung hyung da bizimle olucağı için başka seçeneğimiz yoktu. Sadece Niki'nin bebeğime güzelce bakıcağına inanmam gerekiyordu.

Jay'i bekletip elimdeki şansı kaçırmamak için telefonumu da alıp sessizce odadan ayrıldım. Ben yukarıda hazırlanırken evin zilinin çaldığını ve Niki'nin geldiğini duymuştum ama şimdi aşağıdan hiç ses gelmiyordu. Salona girdiğimde Niki koltuğa oturmuş elindeki oyun koluyla hırsla televizyondaki futbolcuya yön veriyordu.

Bütün dikkatini oyuna vermişti, benim geldiğimi fark etmemişti bile. "Niki." diye seslendim yanına ilerlerken. Başını saliselik çevirip bana baktı. "Efendim?" deyip oyununu kaçırmamak için önüne döndü ama ardından tekrar bana baktı irileşmiş gözleriyle. Bu sırada ekranda gol yediğine dair bir yazı geçmişti ama şu an onunla ilgileyor gibi değildi.

"Oha, sen bu kadar güzel miydin?"

İltifat ettiğini sanıyordu aptal, sadece hazırlandığımda mı güzeldim?

Koltukta oturduğu için benden kısa olan boyunu fırsat bilip başına vurdum. "Ben her zaman güzelim!" Vurduğum yeri ovuşturdu, oysaki yavaş vurmuştum. Tamamen abartmaydı yaptıkları.

"Var ya eğer ki bu zamana kadar abimle öpüşmemişseniz bugün kesin öpüşürsünüz bak."

"Saçma saçma konuşma. Kimsenin kimseyle öpüştüğü yok."

Sanki komik bir şey söylemişim gibi kahkaha attı. Tanrım, daha biz gitmeden Chaewon'u uyandırmayı planlıyordu herhalde!

"O zaman iddiaya girmeye ne dersin? Kaybeden kişi kazanan kişinin bir istediğini yapıcak. Nasıl?" Tabii ki de böyle saçma bir iddiaya girmiyecektim. Jay'in beni öpüp öpmeyeceğine dair girdiğim bir iddia tamamen kendimi küçük düşürmekten başka bir şey değildi.

Jay'in daha gelmeyeceğini anladığımda boş boş dikilmeyi bırakıp Niki'nin yanına attım bedenimi. "Hayır derim, ne kadar saçma bir iddia bu? Ve sana kendim üzerime iddiaya giriceğimi düşündüren şey ne?"

baby sitter | jaywonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin