eighteen

990 128 49
                                        

Üzerimde hissettiğim kıpırdanmalar ile uykum dağılmış, gözlerimi zar zor açarak ne olduğunu anlamaya çalışmıştım.

Uykumu bölen kişi Jay idi. Dün gece aşağıda uzunca konuştuktan sonra odalarımıza dağılma zamanı gelmişti saat sabaha doğruyu gösterdiğinde. Tam gidicekken Jay kolumu tutarak kendisiyle beraber uyuyup uyuyamayacağımızı sorana kadar aklımda böyle bir fikir yoktu, en başta kabul etmeyi de düşünmüyordum. Son zamanlarda biraz fazla yakındık ve benim aklıma ara sıra gelip huzursuz eden Kyungmi'nin yüzü sonradan pişman hissetmeme sebep oluyordu. Sevgilisi olan birine karşı bastıramadığım duygularımdan dolayı birinin aldatılmasına sebep oluyordum, kötü bir histi.

Ama fazlasıyla duygusal ve ağır bir konuşmadan sonra Jay'in isteğini geri çevirecek gücü kendimde bulamamıştım ne yazık ki. Nefes seslerimize karışan Chaewon'un tatlı emzik sesleri eşliğinde yatağa girmiştik. Yüzlerimiz birbirine dönük yatarken kalbimin sesini fark edecek diye ödüm kopmuştu.

Aramızda hissettiğim o çekim aynı yatakta yatarken tekrar baş gösterse de ikimiz de buna karşı koyarak mesafeli bir şekilde uykuya dalmıştık. Sabah da öyle uyanacağımızı sanmıştım ama görüyordum ki çok yanılmışım.

Başım Jay'in geniş omzu ile yastık arasında bir noktadaydı. Belime doladığı kolu bedenlerimizin arasındaki mesafeyi sıfıra indirmişti. Normalde çok çabuk uykusu dağılan biriydim, gece boyunca bu pozisyona gelene kadar nasıl uykum dağılmamıştı?

Jay'in düzenli nefeslerini saç diplerimde hissettim, benim aksime uykusuna devam ediyordu. Onun için en iyisi de buydu. Çok yorgundu, hiç yorulmadığı kadar yorulmuştu belki de dün. En azından uykusunu tam almalıydı.

Yüzümün dibindeki güzel suratını inceledim. Gözleri kapalıydı, uzun kirpiklerinin gölgesi tenine düşmüştü. Dün bu gözlerde saf acı vardı. Gözümün önüne gelen ağlaması nefesimi kesti, dışarıya sergilediği tavrının arkasındaki Jay bambaşkaydı.
Ailesini bozan kişinin kendisi olduğunu düşünerek nasıl eziyet ediyordu kendine kim bilir.

İçimdeki kocaman sarılma isteğini bastırarak parmak uçlarımı esmer tene değdirdim. İlk dokunduğumda kaşları hafiften çatılmış fakat elimi teninde hareket ettirdiğim zaman yüzündeki huzursuz ifade kaybolmuştu. Baş parmağımla okşayarak dudağına kadar indim. Elimle birlikte gözlerimle de takip ettiğim için dudaklarına geldiğimde duraksadım. Parmaklarım yanağı ile dudağını ayıran o ince çizgide gelişigüzel gezindi.

Gün geçtikçe bitmesini beklediğim hislerim sanki çığ olup günden güne katlanarak üzerime geliyordu. Ve ben üzerime gelen kocaman kar topuna asla dur diyemiyordum. Altında ezileceğimi bile bile sadece izliyordum.

Jay'e bakarak daldığım düşüncelerden beni çeken odanın içinde yankılanan ağlama sesi oldu. Chaewon'un sesini duyduğum gibi irkilmiş, Jay'in yüzündeki elimi çekerek uyanmamasını umup hafif ama bir o kadar da hızlı şekilde belimdeki kolunun altından çıktım.

Hemen yanımdaki beşiğe yaklaştığımda minik bebeğim daha açamadığı gözleriyle güne ağlayarak başlamıştı. En başta düşen emziğini dudaklarının arasına yerleştirdim sonrasında eğilerek kucağıma aldım ufak bedeni.

"Sorun yok prensesim." Yanağını omzuma yaslamış yavaş yavaş iç çekişlere dönen nefes sesleriyle sakinleşmişti bebeğim, her sabah olan ağlama ataklarından biriydi yine. Sabahları ağlayarak güne başlar, içimizde biriktirdiklerimizi dökerek başlardık.

Elimi sıcaktan terleyen sırtında gezdirdim bir yandan da. O da benim sarılışıma karşılık vermiş, ısırmamak için zor durduğum kollarını boynuma sarmıştı.

baby sitter | jaywonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin