seventeen

1.1K 143 91
                                        

bir aralar burda bolum atan bir yazar vardi hatirliyor musunuz asklarim🤔

*

Kulağıma ulaşan hafif seslerle ne zaman daldığımı bilmediğim uykum bölünmüş, uyanmıştım.

Odanın içindeki loş ışık ve alışık olduğum güzel kokuyla nerede olduğumu tahmin etmek zor değildi, Jay'in odasındaydım. Ağlamaktan acıyan gözlerimi ovuşturup sırtımı yatak başlığına yasladım.

En son hatırladığım kucağımda uyuyakalan Chaewon'u yatırıp Jay'in sakinleşmem için beni kollarının arasına tekrar çekmesiydi. Biraz sakinleştikten sonra konuşucaktık fakat bu planımız büyük ihtimalle benim uyumamla ertelenmişti.

Jay için endişeleniyordum. İyi olduğunu en azından ona yanında olduğumu hissettirmem lazımdı. Yoksa Sunyeon'un anlattıklarından sonra kalbime çöken ağırlık kalkmayacaktı. Dağılmış ifadesi, kızarmış gözleri aklımdan çıkmıyordu.

Üzerimdeki ince örtüyü kaldırıp yataktan çıktım. Jay'i bulmak için odadan çıkmadan önce Chaewon'u kontrol etmek için beşiğinin yanına gittim. Beni ağlarken görmek doğal olarak onu korkutmuş ve bunu ağlayarak göstermişti. Ağlamasıyla yorulan bedeni her şeyden habersiz şimdi mışıl mışıl uyuyordu.

Gözlerim hafiften dolarken burnumu çektim. Şimdi hiçbir şeyi anlamasa bile bir gün farkına varıcaktı gerçeklerin. O zaman ne olucaktı? Gerçekleri nasıl kabullenicekti küçük kalbi? Ben nasıl kabullenmiştim artık yanımda ailemin olmadığını, şu koca dünyada kimsem kalmadığını? Kabullenememiştim ki. Üzerinden seneler geçmesine ve Chaewon'dan büyük olmama rağmen içimdeki çocuk tarafım bir gün geri geliceklerine, beni bırakmayacaklarına bel bağlamıştı.

Ellerimle gözlerimi sildim gelişigüzel. Üzerinden sıyrılan örtüyü tekrar göğsüne kadar çektim. Dudaklarının arasından emziği düşmesine rağmen farkında olmayıp minik dudaklarını emzik emermiş gibi büzmesine gülümsedim. İçimdeki bebeğime karşı bitmeyen sevgimi bastırıp saçlarına ufak bir öpücük kondurdum.

Chaewon'un da iyi olduğundan emin olduktan sonra sırada Jay'i bulmak vardı. Aşağıdan kulağıma uğultu gibi gelen seslere bakılırsa bu çok zor olmayacaktı. Sessizce loş odadan aydınlık koridora çıktım. Kaşlarımı çatıp birkaç saniye gözlerimin alışmasını bekleyip sonrasında merdivenlerden indim teker teker.

Aşağı indikçe yukarıya ulaşan boğuk seslerin çatal-bıçak sesi olduğunu fark ettim. Havanın kararmasına bakılırsa akşam yemeği saati gelmişti. Koridorda kimseyle karşılaşmadan direkt geniş salona girdim. Tamamen gitmeyeceğini bilsem de Jay'i görmek, sesini duymak kalbimi huzursuz eden o hissi bir nebze de olsa uzaklaştırırdı.

Aklımda Jay ile ne konuşacağım, neler söylemem gerektiği dönüp dururken ayaklarım bir anda durmuştu. İlk olarak yüzü bana dönük olan Jay ile gözlerim buluştu. Uyumadan önce gördüğüm halinden farklıydı. Saçlarını düzeltmiş, üzerine lacivert bir gömlek giymişti. Beni gördüğü gibi kaşları havalandı, çiğnediği lokması hareketini kesti, yavaşça yutkundu. Bir gariplik vardı. Uyanmamı beklemiyor gibiydi.

Jay'in bakışları pürdikkat bana odaklanmışken aynı benim gibi abisinin ve arkadaşının bakışlarına anlam veremeyen Niki ve Heeseung da kafalarını arkaya çevirip bana baktılar. Şu garip durumdan beni çeker alırlar diye düşündüğüm ikili de kaşlarını çatarak bana bakınca tuhaf bir durum olduğuna emindim. Niki'nin dudaklarının arasından ismim döküldü şaşkınca. "Jungwon..."

Konuşamadan odanın içinde yabancı bir ses duyuldu, o zaman her şeyi bir bir hatırladım. "Misafirimiz var galiba."
Bugün Jay ve Niki'nin babası gelicek, ailecek bir yemek yiyeceklerdi fakat bu bilgiyi beynimin en diplerine itmiş olmalıydım. Aptaldım, özel zamanlarında aile yemeklerini bozmuştum. Elimi alnıma vurmamak için kendimi tuttum.

baby sitter | jaywonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin