twelve

1.6K 197 77
                                    

jay

Kucağımda iç çekip gözlerini sımsıkı kapatan çocuğun saçlarına öpücük kondurdum. Kaç dakikadır burada duruyorduk bilmiyordum, Jungwon'u hıçkırarak ağlarken gördükten sonra her şeyi unutmuştum.

"Jay," Serin havaya rağmen sıcacık olan dudakları yüzünü boynuma saklamasından dolayı tenime değip vücudumu yakıyordu. "Eve gidelim. Ben Chaewon'u özledim, lütfen eve gidelim."

"Tamam, bebeğim. Eve gitmek istiyorsan biz de gideriz."

"Hmhm... İstiyorum."

Omzundaki elimi incecik beline indirdim. Diğer elimi de bacaklarının altından geçirerek kucağıma çektim. O ise hiç pozisyonunu bozmamış hatta düşmemek için kollarını boynuma dolayarak bedenlerimizi bu hareketiyle daha da birbirine yaklaştırmıştı benim nasıl zorlandığımdan bi' haber.

Karanlık sokaktan çıkarak ana caddeye yürüdüm. Mekandan hafif müzik sesi yükseliyordu. Saat kutlamanın bitmesi için erkendi daha. Ne kadar patron olarak orada bulunmam gereksede benim yerime Heeseung ve Kyungmi vardı, onlar sorun çıkarsa halledebilirlerdi. Şu anlık önceliğim kesinlikle kucağımdaki çocuktu.

Bizi her duruma karşılık hazırda bekleyen şoförüm sürücü koltuğundan çıkarak arka kapıyı açtı. Jungwon'un kucağımda olması ilgisini çekmiş olucak ki çaktırmadan bize bakmaya çalışıyordu. O da haklıydı,beni hiçbir zaman bu halde görmemişti. Ağlamasından sonra Jungwon'un kucağımda uslu uslu durması beni de şaşırtmıştı. Daha çok bundan önce aramızda geçen problemlerin üzerinde yarattığı gerginlikle bana bağırıp çağırmasını bekliyordum.

Fakat Jungwon kanına karışan alkolün verdiği bilinç kaybı ve yorgunlukla tam şimdi arabada kucağımda oturmaya bile ses çıkarmamıştı.

Üst bedeni kucağımdayken bacaklarını boş tarafa uzatmıştım. Boynumdaki elleri göğsüme inmiş büzdüğü dudaklarıyla parmaklarını gelişigüzel oynatıyordu.

Kucağımda o kadar güzel gözüküyordu ki... Bir bebek gibiydi. Araya iç çekişlerin karıştığı ama eskiye nazaran daha çok düzene koyduğu nefes hareketlerini, güzel, minik parmaklarının ritimlerini tam göğsümde hissetmek kendimi iyi ve tanıdık hissettiriyordu. Uykudan kalkıp beni göremeyen Chaewon da ağladığında kucağımda sakinleşmesini bekler, tam şu anda yaptığım gibi elimi sırtında gezdirip sakinleşmesini beklerdim. Havanın minik ciğerlerini şişirdiğini hissetmek yaşadığımı hatırlatıyordu bana. Jungwon'un elleri gömleğimin üzerinde gezinirken, Chaewon ufacık parmaklarını dudaklarıma götürürdü. Ben de dudaklarımın arasına alıp yeme şakası yapar sonrasında kondurduğum öpücüklerle kahkahalarını kazanmaya çalışarak günümün iyi geçiceğini garantilemeye çalışırdım.

Şimdiden bile birbirlerine bu kadar benzemeye, bağlanmaya başlayan ikilinin arasındaki bağ beni sevindiriyordu. O, bana abimin emanetiydi, hayatımdaki en değerli kişiydi. Jungwon da bizim aramızın iyi olup olmamasına bakmıyor her halükarda Chaewon'a çok iyi davranıyordu, işe giderken gözüm arkada kalmıyordu kesinlikle. O da işe başladıktan sonra hayatının merkezine bebeğimi koymuştu. Bunu her zaman hissettiriyordu.

İş için şirkete ilk geldiğinde yaptığım bebek imasından hoşnut değildim. Hatta Jungwon'un görüşmek için geliceğini öğrendiğimde kendimi birçok kere yanlış davranmamam gerektiği hakkında uyarmıştım. Fakat o gelmeden önce şirkette çıkan birkaç problemin gerginliği Chaewon'a karşı olan korumacılığımda birleşince kalp kırıcı olmuştu. Oysaki ufak, sivri yüzünü kapatıp gözlerinin üzerine dökülen uzun, düz saçlarına taktığı renkli tokalarla o kadar güzel, şirindi ki...

Odadan sinirle çıktığı ilk an pişman olmuştum. Bu yüzden asla kimseye yapmayacağım hareketlere başvurmuştum tabii. Mesela Heeseung'dan öğrendiğim  Jungwon'un en yakın arkadaşı Jake'in kafesine uğrayıp tekrardan teklifte bulunmuştum. Tezgahın arkasında benim hakkımda tatlı bir kızgınlıkla yakınması ve ardından beni görünce şaşırıp kalması gözümün önüne gelince dudaklarımda ufak tebessüm oluştu.

baby sitter | jaywonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin