nine

1.8K 191 190
                                    

Ortamdaki gerici atmosferle yerimde kıpırdandım. Bu sırada binbir zorlukla örtmeyi kabul ettiğim ceketi biraz kaydığı an sessiz odanın içinde Jay'in sesi duyuldu. "Jungwon!" İsmimi söyleyişinin altında daha çok eğer biraz daha kıpırdanırsan gidip Sunghoon'un gözlerini oyabilirim demek isteyen bir tonlama vardı.

Sanki mağaradan inen ilk insanmışçasına sahip olduğu asabiliğine gözlerimi devirip ceketini tekrar yukarı çektim. Normalde olsa kesinlikle kıyafetime karışmasına izin vermezdim -ki sadece Jay değil kimsenin bu anlamda laf söyleme hakkı görmüyordum- ama Sunghoon karşısına geçmiş kahvesini büyük bir keyifle içerken kanı kaynayan Jay'in suyuna gitmezsem burada kavga çıkacağı aşikardı. En azından en iyisi Sunghoon gidene kadar ne derse tamam demekti.

Sunghoon kahve fincanını ortadaki masaya bırakırken gözlerini benimle buluşturup gülümsedi, kabul iyi bir yüzü ve vücudu vardı. Tabii Jay tarafından zarar görmezse.

"Ne iyi oldu da geldim değil mi? Buraya uğramasaydım Jay benden bu güzelliği saklayacaktı." Ardından gözünü kırpıp dudağının kenarı havalandığında Jay'den önce Heeseung hyung atladı ortaya. "Bu odada kime, neye güveniyorsun bilmiyorum oğlum ama az yavaş ol."

Jay'den tarafa dönüp bakamıyordum bile, ne tarz bir yüz ifadesi ile karşılaşıcağımı çok iyi biliyordum. Her zaman sinirli biriydi Jay ama iş ortamında her şey daha da farklı oluyormuş, onu anlamış oldum bugün.

Sunghoon, Heeseung'un dediklerini duymazlıktan gelip balenimle ilgilenmeye devam etti. "Neyse, sen de burada mı çalışıyorsun Jungwon? Hiç görmedim seni."

Gergince karşımda oturan Heeseung hyung'a baktım. Nedense şu an ne söyleyip söylememem hakkında emin değildim. Heeseung hyung güven verici şekilde başını salladığında, "Chaewon'un bakıcısıyım. Yani yeğeninin." dedim, Jay'i kast ederek. Yüzünde memnun olmuş bir ifade vardı. Herkesin aksine ona gayet normal gelmişti bu olay.

"Keşke burada çalışsaydın. Daha çok görüşme şansımız olurdu."

"Böyle gidersen görüceğin çok ömrün de kalmayacak aslanım ama sen bilirsin." Jay'in tehtidkâr sesi tekrar aramıza dahil olduğunda susma sıramın geldiğini anladım.

"Sen şimdi ihale başlamadan ikile. Çok durdun. Yapıcak işin falan vardır. Malum kazanmak için hırs yapmışa benziyorsun."

Sunghoon inci dişlerini ortaya çıkararak gülerken başını hafifçe salladı. Ardından gözlerini bana çevirerek, "Biliyor musun, bugünden sonra önceliklerim değişti." Cümlesinin bitiminde göz kırptı. Çaprazımda kalan Jay'in yaydığı enerjiyi buram buram hissederken kaskatı kesildim. Buraya gelmek hayatımın en büyük hatasıydı.

Beni şaşırtarak şimdiye kadar sakin kalan -kendisiyle tanıştıktan sonra sakinlik kelimesinin sözlük anlamı bendee kesinlikle değişmişti- Jay dişlerinin arasından sadece "Heeseung," dedi, bu tek kelime Heeseung hyung'a ne yapıcağını anlatmış olacak ki o da "Tamamdır." diyerek ayağa kalktı. Ve birkaç seri adımda Sunghoon'un yanına ulaşıp omzuna dokunarak hafifçe baskı uyguladı.

İkisinin de beden dili o kadar kendilerini ele veriyordu ki omza koyula o el hiçte dostça gelmiyordu. Alttan alttan kalk git yoksa başın derde gircek der gibiydi. İş ortamında profesyonelliklerini kullanmayıp duygularını da karıştırmalarına göz devirdim. Yoksa burda Sunghoon onları tahrik edicek herhangi bir tavır sergilemiyordu ama başta Jay olmak üzere ikisi olaylara belli ki kişisel problemlerini de katıyorlardı.

Kendisine ayrılan sürenin sonuna geldiğini anlayan Sunghoon başını sallayıp sessizce ayağa kalktı. Selamlaşmak için elini kibarca bana uzattığında ben de uzattım ve bir prens edasıyla elimin üzerine buse bırakmasına izin verdim. Geldiğinden beri hareketlerindeki kibarlık dikkatimi çekmişti. Bunların hiçbiri zoraki durmuyor, hepsi sanki içinden geliyormuş gibi doğal duruyordu.

baby sitter | jaywonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin