Merhaba ben Nisa. Çok yorulmuş, yalnız bırakılmış, çok şeyle mücadele etmiş, zaman zaman vazgeçmeyi düşünsede vazgeçmeyip hayallerine kavuşmuş ve istediği hayatı sonunda yaşayan bir kızım.
Neyse kendimi çok abartmayalım ve hikayemize daha doğrusu benim hayatıma dönelim.
Galiba en baştan başlamalıyım.
2 Kasım günü bir hastaned- dur dur dur bu kadar da baştan değil tabi ki.
'Ben en başından beri Tıp okumak ve bir doktor olmak istiyordum. Doktorlar dizisini tabiki izledim. Favori karakterim de Ela olabilir, onun başına gelenler düğün günü terk edilmesi ahh çok kötü. Ama tabiki doktor olup Ela gibi olmak istemiyorum. Hatta doktor olmak istememle alakası bile yok o dizinin. Ben bilmiyorum yani doktorlara bir ilgim var. Her neyse geçelim bu kısımları. İşte ben çok çalıştım sınava girdim ve kazandım. Ankara'da Tıp okuyordum. Hayallerimdeki gibi.
Eveet kendimi tanıttım.Ve küçük bir anlatım yaptım şimdi hikayeye geçebiliriz.'Ankara' ya yeni geldiğim için etrafı pek bilmiyorum. Daha ilk senem. Sadece otobüse biniyorum iniyorum o kadar. Pek fazla bir yer dolaşmıyorum. Yurtta kalıyordum.
Fakülte çıkışı otobüse bindim. Hemen şoför koltuğunun arkasına oturdum. Benden bir durak sonra bir oğlan bindi otobüse. Akbili yok galiba ilk kez biniyor ya da unutmuş bilmiyorum. Üzerini yokladı akbil çıkmadı ama cüzdanı da yoktu. Üzerindeki kıyafetler gayet spor duruyordu. Galiba üzerine cüzdana almamış."Birisinin akbili varsa basabilir mi benim yerime?"
Otobüste tık yok. Galiba gerçekten insanlık ölmüş. Tam inecekken seslendim.
"Ben basabilirim."
"Çok teşekkür ederim cüzdanı almamışım kusura bakma lütfen." Çok kibar konuşuyor. Bu hoşuma gitti.
"Yok canım ne kusuru estağfurullah."
Akbili bastım ve yerime geçtim. Bu kezde ayakta kaldı. Elinde birde spor çantası vardı otobüs fren yaptıkça bir gidip geliyor yazık çocuğa.
"Buraya oturabilirsin istersen ben rahatsız olmam."
Baktı ve hiç tereddüt etmeden oturdu yanıma.
"Çok sağol ya bende rahatsız etmemek için oturmamıştım."
Gülümsedim ve camdan dışarı bakmaya devam ettim. Parfümünün kokusu çok güzeldi. Çikolata gibi ama daha ferah bir kokusu vardı.
"Tıp mı okuyorsun?"
Ben onun kokusunu düşünürken soru sordu, irkildim. Kafamı çevirdim. Ellerimdeki kitaplara bakıyordu. Bende kitaplara baktım
"Evet. Ankara Üniversi'nde."
"Vay bee zekisin yani"
Şaşkınlığımı gizlemek için gülümsedim
"Galiba biraz öyleyim" dedim.
O da bana bakıp güldü.
"Adın ne öğrenebilir miyim?"
Adımı bile o kadar kibar soruyor ki gerçekten konuşması çok keyifli hiç bitmesin istiyorsun konuşması.
"Adım Nisa"
"Bende Altay"
Elini uzattı. Bir eline baktım bir yüzüne. Sonra çekti elini
"Ha pardon. Ben tanışmak için şey yaptım ama rahatsız ettiysem özür dilerim"
Hayır demek istercesine omuz silktim. İneceğim durağa geldim. Ayağa kalkıp inerken seslendi"Tanıştığıma memnun oldum Nisa"
"Bende çok"
Ve otobüsten indim. Oğlanın konuşması çok iyiydi. Bir kızla nasıl konuşulması gerektiğini çok iyi biliyor.
Yurda girdim. Odama geçip kitaplarımı rafa yerleştirdim ve kendimi yatağa bıraktım. Kocaman gün bitmek üzereydi. Telefonum çaldı arayan kuzenim Furkan.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Olayım | Altay Bayındır
Teen Fiction"Ben unutmak istemiyorum" Evet gerçekten Altay Bayındır aşığıyım. Kendi kendime bir şeyler yazıyorum. Umarım beğenirsiniz.