Bana gülüm dedi. Mesajda bile bana böyle demesi çok hoşuma gidiyor.
*Nisa'nın aklına biraz müsaade. Kendini toparlanması zaman alabilir*
Telefonumu kapattım. Ayağa kalktım ve balkona çıktım. Biraz aşağıyı izledim. Aşağıyı izlerken başım döndü. Çok yorulduğumu fark ettim. İçeri girdim. Yatağa uzandım. Uyuyakalmışım. Gece uyandım. Boğazım kurumuş, gidip su içtim. Sonra acıktığımı hissettim. Dolabı açıp bakmaya başladım. Bir havuç alıp gittim yatağıma. Sabaha kadar çok güzel uyumuşum.
Hira sabah erkenden çıkmış. Benim bugün drsim yok akşam üstü ingilizce kursum vardı. Bende sabah erken kalktım. Kendime göre erken hdhdj.*Bugün dersin yok ya geçte kalamazsın tabi erken kalkarsın*
Çok haklısın valla içim. Kalktım. Evin içinde boş boş dolaşıyordum ki kapı çaldı. Kapıya doğru yürüdüm ve açtım.
Karşımda Altay. Elindeki poşeti havaya kaldırdı ve poşeti göstererek"Sıcak poğaça aldım. Birde çay demle icelim beraber"
Mutfağa geçti. Acaba şuan nasıl görünüyorum. İçeri geçerken vestiyerdeki aynadan kendime baktım. Açık olan saçlarımı düzelttim. Yanına gittim.
"Çaydanlık nerede?"
"Dur ben hallederim. Sen masaya geç otur."
Çaydanlığa sıcak su koydum. Kaynamasını beklerken dolapta kahvaltılık bir şeyler çıkardım.
"Kahvaltı yapmadın demi?"
"Yok daha yapmadım. Bende ne yesem diye düşünüyordum. İyi yapmışsın"
"Bugün evde olduğunu hatırladım. Dedim sevgilimle birlikte kahvaltı yapalım. İstersen dışarıda da yiyebiliriz"
"Yok ya ev daha iyi."
Çay hazır olmuştu. Bardaklara doldurdum. Beraber kahvaltı yapmaya başladık.
"Cumartesi benim maçım var sende gelirsin demi beni izlemeye?"
"Buradaysa gelirim tabi"
"Evet evet burada. Önemli bir maç bizim için"
"Tabi ki gelirim sevgilimi desteklerim"
Gözümün içine bakıp gülümsedi. Gülümsemesi sıcacık.
"Bugünde ingilizce kursu var ya. Şu İngilizceyi de bir halletseydim. Çok iyi olacaktı."
"Beraber halledelim."
"Çok iyi olur. Sen biliyor musun?"
"Derdimi anlatacak kadar" dedi gülerek.
"Bende o kadar bilsem yeter. Sınavı geçmek istiyorum. Birde ingilizce önemli yani güzelce konuşmalıyız"
"Aynen gülüm. O yüzden öğrenmelisin zaten. Mesela ben işim gereği öğrendim. Düşünsene yabancı bir teknik direktör var başımızda ve ben mal gibi izliyorum." dedi ve arkasından kahkaha patlattı.
Kahvaltıyı bitirdik. Etrafı toparladık."Hadi hazırlan dışarı çıkalım. Söz dışarıda sana ingilizce çalıştıracağım"
"Tamam çıkalım. Ama sadece İngilizce çalışamayız. Benim önümde bir sürü vizeler var."
"Tamam tamam sen nasıl istersen."
Hazırlandım ve birlikte arabaya bindik. Müzik açtım. Sesini yükselttim. Arabada son ses müzik dinleyerek parka gitmeye başladık.
"En sevdiğim arabada son ses müzik dinlemek olabilir" dedim.
"Senin ehliyetin var mı Nisa"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Olayım | Altay Bayındır
Novela Juvenil"Ben unutmak istemiyorum" Evet gerçekten Altay Bayındır aşığıyım. Kendi kendime bir şeyler yazıyorum. Umarım beğenirsiniz.