Altay'ın söylediğim bir şeye gülmesi bile beni o kadar mutlu ediyor ki... Keşke daha çok konuşsam o beni dinlese bana gülse. Bir gülümsemesi var, insanın içini ısıtıyor,dertelerimi alıp götürüyor, her şeyi unutuyorum. Gülüşünde kayboluyorum,dinleniyorum.
Biraz daha oturduk, sohbet ettik. Ama Altay hâlâ yüzüme bakmıyor. Noldu bir günde bu çocuğa.
*Bir sıcak bir soğuk yapıp seni kendine bağlamaya çalışıyor*
İç sesim bana neler söylüyor. Saçmalama içim. Öyle olabilir mi? Ama neden böyle bir şey yapsın ki? Durup dururken.
Bir iki defa bakışlarını yakaladım. Ama gözüne bakınca hemen başka tarafa bakıyor,Furkan'a bakıyor. Acaba Furkan bir şey mi dedi? Off ne dedin be kuzen? Ne yaptın da böyle oldu bir günde?Saat ilerleyince kalktılar. Çıkarken gözüme o kadar masum baktı ki sanki içimden bir şeyler eriyip gitti. Farklı bakıyor. Alışık olmadığım şekilde bakıyor. Ve ben onun bakışlarını okuyamıyorum.
Onlar gidince bizde ortalığı toparladı Hira ile."Altay'ın nesi vardı? Çok konuşmadı da"
"Bilmiyorum. Ama bana da bir garip geldi. Böyle davranmadı, yüzüme bile bakmadı."
"O anlattığın bunları yapan kişiyle bu aynı mı? Değil,aynı kişi olamazlar"
Altay'daki durgunluğu Hira da fark etmiş. Zaten fark edilmeyecek gibi değildi. Bana bakmamasın geçtim. O eski neşeli Altay'da yoktu.
"Eee siz naptınız Tolga'yla."
Hira derin bir iç çekti.
"Aynı"
"O 'aynı' kelimesinin altında neler yatıyor acaba. Kadın hâlâ yumuşamadı mı?"
"Yok kadın Nuh diyor peygamber demiyor. Şimdi de bir kız bulmuş. Onunla baş göz etmeye çalışıyor Tolga'yı. Benimle değil o kızla evlenecekmiş"
"Kız nasıl bir şey gördün mü?"
"Yok görmedim. Ama Tolga annemin arkadaşının kızı dedi."
"E peki kız evlenmek istiyor mu acaba Tolga'yla."
"Bilmiyorum ki. Ondan da korkuyorum zaten. Ya kız da seviyorsa Tolga'yı. Sonra Tolga da severse onu. Aklım çok dolu."
"Ben eminim o çocuk senden başkasını görmez"
"Öyle demi?"
"Öyle tabi. Baksana senin için annesine rest çekiyor oğlan. Bak görürsün annesi de yumuşar hatta Tolga yumuşatır."
"İnşallah inşallah."
Gece geç saatlere kadar konuştuk. Uyuduğumuzda saat kaçtı bilmiyorum. Sabah zaten kapının çalmasıyla uyandık. Hira açtı kapıyı. Sadece Hira'nın sesini duydum.
" Evet benim... Bana mı?... Tamam ben alayım söyle... Teşekkürler..."
Elinde çiçeklerle girdi içeri. Ve tabi ki yüzünde kocaman gülümsemeyle.
"Tolga'dan mı? "
"Evet" dedi büyük bir mutlulukla.
Görüyorsunuz demi biz kızlar bir demet çiçekle bile o kadar mutlu oluyoruz ki. En ufak bir güzellik bizi havalara uçurmaya yetiyor. Tabi en ufak kötülükte içimizi o kadar huzursuz ediyor.
Heyecanla içindeki notu açtı'Günaydın sevgilim,
Bugün evde olduğunu öğrendim kuşlardan. Bu boş günü benimle geçirmek ister misin? Bende o güzel yüzünü görmüş olurum.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Olayım | Altay Bayındır
Teen Fiction"Ben unutmak istemiyorum" Evet gerçekten Altay Bayındır aşığıyım. Kendi kendime bir şeyler yazıyorum. Umarım beğenirsiniz.