7

1.5K 226 58
                                    

Biliyorsunuz ki Kitap yurdu imza günü falan düzenlemiyor. Ee ne yapalım, elimizdekilerle yetineceğiz artık. Denizli'ye falan gelen olursa haber verin bari. Bi çay içer kitap imzalarız :)

Bu arada Mart ayına kadar burada bölüm paylaşmaya devam edeceğim.

Keyifli okumalar.

&&

İdil rüyasının ortasında zırıl zırıl çalan telefonu ile gözlerini açtı. Önce ne olduğunu algılayamayan beyni bir kaç saniye kendisine gelmeyi bekledi. Ancak baş ucundaki telefon durmadan çalıyordu. Kaşlarını çatarak pencereye doğru baktı. Hava halen karanlıktı. Sonra da uyuşukluk ile kolunu telefona uzattı. Ekranda yazan ismi görünce ise şaşırmadan edemedi. Akşam yemekten sonra çay içip bir kaç durağan sohbetlerinden sonra evlerine dağılmışlardı. Dağılmadan önce de Sinan sabah onu işe götürebilmek için telefon numarasını istemişti. İdil de mecburen vermişti. Şimdi de onu arıyordu. Saate baktığında ise sabaha karşı dört olduğunu gördü.

" Efendim ."

Uykulu bir şekilde cevaplandırdığı telefona karşıdan gelen tok ses eşlik etti.

" Hazırlan işe çıktı ."

İdil sert sözler ile gözlerini kapatıp açtı. Halen tam uyanmış değildi. Adamın emir verir sesi de hiç hoşuna gitmemişti.

" Bu saatte mi ?"

" Evet . Beş dakikan var. Kapı da bekliyorum ."

Ve telefon kapandığında İdil sinirle öylece kaldı. Bir kaç saniye sonra sessiz bir çığlık atarak yataktan kalktı. Sinan sonuçta patronun kardeşiydi. Yarı patron gibi birşeydi. Üstelik Gencay beyi kızdırmak da istemiyordu. Hızla giyinip çantasını alarak evden çıktı. Sinan söylediği gibi kapıda bekliyordu. Onu görünce elindeki sigarayı son bir nefes çekerek yere attı ve ayağının ucuyla ezdi.

" Günaydın ."

İdil kaşları çatık bir şekilde ona yaklaştı. Sabahın bu saatinde adam gözüne bi karizmatik görünmüştü. Ama konuştuğu anda bütün büyü bozulmuş ve gıcık herif geri dönmüştü.

" Geç kaldın ."

İdil gözlerini devirerek adamın gösterdiği arabaya bindi. Sinan da yanına binerek motoru çalıştırdı.

" İş her gün bu saatte değildir herhalde ?"

İdilin sözleri ile Sinan başını iki yana salladı. Direksiyonu ilçe çıkışına doğru sürerken konuştu.

" Gencay aradı. Ormanlık alanda ceset bulunmuş . "

İdil gözlerini açarak ellerini ağzına götürdü .

" Nasıl yani ?"

" Ceset işte . Öldürülmüş bir insan. Polisler yarım saat önce bulmuşlar . Gencay Seni alıp gitmemi istedi. Makinen yanında mı ?"

İdil çantasına tıkıştırdığı fotoğraf makinesini gösterdi. Çıkmadan önce yanına almıştı.
Sinan yan gözle kızın gösterdiği makinaya bakıp önüne döndü.

" İyi. İlk iş gününde büyük haber yakaladın İdil hanım. Bakalım neler olacak."

İdil yorum yapmadan adamın yanında sessizce oturdu. Ceset haberi onu oldukça sarsmıştı. Böyle bir yerde cinayet işlenmesi kızı korkutmuştu. Geçtikleri yollar da ıssız olunca aslında böyle şeyler için ne kadar da müsait bir alan olduğunu düşünmeden edemedi. İlerledikçe polis arabalarının ışıkları ile aydınlanmış yol göründü ve İdil içindeki endişe ile dikleşti. Ormanlık alanın içine doğru ışık yayılıyordu. Sonunda olay yerine yaklaştıklarında Sinan arabayı durdurdu ve motoru kapattı.

İŞARETLİLER ( Tamamlandı )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin