4.Bölüm

64 5 2
                                    

         🌱Tuğkan: Yazık

"Souls need silence."

Sabahları uyanıp sıcak yataktan kalkmayı sevmiyorum ama kalkmam lazım. Hadi kızım Asen seni bekleyen bir okul, vize ve finaller var.

Yorganı üstümden atıp yatakta ayaklarımı sallandırdım. Kafamda boş düşünceler geziyordu. Canım hiç gitmeyi istemiyordu bugün. Ne olurdu sanki şöyle güzel bir tatil yerinde olsam,ayaklarımı uzatıp keyif yapsam .Neyse o günler de gelecek elbet.

Bugün dün baktığım mimarlık şirketini arayıp gönüllü staj yapmak istediğimi, yapıp yapamayacağımı soracaktım. Ayrıyeten üniversitenin erasmus programına başvurmayı da düşünüyorum. Bir hayli işim vardı.

Banyoya geçip ayılmak için yüzüme su çarptım. Dişlerimi fırçalayıp gardırobumun karşısına geçtim. Neydi bu kıyafet seçme kararsızlığı ya. Acaba kendime bir katolog oluşturup da kıyafetlerimi her gün numaralandırsam nasıl olurdu?

V yaka yeşil bir tişört, gri bir kot pantolon giydim. Hafif bir makyaj yaptıktan sonra hazırdım. Çantama gerekli eşyalarımı koyduktan sonra gerekli eşyalarımı koyduktan sonra evden çıktım. Otobüs durağına doğru yürüdüm. Çok beklemeden otobüs geldikten sonra binip boş yere oturdum.

Dün okulun sayfasında etkinlik duyurusu vardı fakat çok dikkat etmemiştim. Telefonumu çıkarıp okulun medya sayfasına girdim. Duyurular kısmında mimarlık fakültesi öğrencilerinin dikkatine dikkatine! diye bir başlık vardı.

Duyuruyu açtıktan sonra Türkiye'nin ünlü mimar şirketlerinden birinin kurucusunun oğlu olan mimar Tunç Dinçer geliyormuş okula. Şirket sahibini daha önce araştırmıştım ama oğlu hakkında hiçbir bilgim yoktu. Sempozyum gibi bişeydi herhalde .

Okula geldiğimde kendime bir kahve aldım. Dersin başlamasına bir 10 dakika kadar vardı. Etkinliğe dersten sonra katılsam yetişebilirdim. Kahvemi yudumlarken Selin beni görüp el salladıktan sonra bana doğru yürümeye başladı. Yanında Simay da vardı. Ikisi de güzel ve bakımlı kızlardı.

"Simay-Selin: Selam Asen, naber nasılsın?"

- Selam kızlar iyiyim, siz nasılsınız?

"Simay: İyilik bizden de. Etkinliği gördünüz mü, katılacak mısınız? Bildiğim kadarısıyla zorunlu değil ama bizim bölüm için Tunç Dinçer gibi biri gelirken kendi adıma söylüyorum kesinlikle kaçırmam. Adam bir afet resmen yaa. Kaslı, yakışıklı, zeki, başarılı ... Eee ne diyorsunuz katılıyoruz değil mi?"

- Ben senin kadar incelemedim hatta adamı bile görmedim ama başarısı bariz belli. Katılırız ama hadi kalkın derse girelim sonra gideriz.

Kafeteryadan kalktıktan sonra sınıfa doğru yürürken Selin'in kendine çeki düzen vermeye çalıştığını gördüm. İleriye baktığımda amfinin önünde Poyraz, Cenk ,Emir ve Barış vardı. Görmeyi beklemediğim aslında beklediğim ama istemediğim biri daha vardı. Keşke böyle olmasaydı Yiğit...

Geçmiş 🥀

Babam bizi terk ettikten sonra en yakın dostumuzdu Yiğit ve ailesi. Anne tarafimdan yok denecek kadar az kişi vardı iletişimde olup samimi olduğumuz. Zaten onlarla da ancak ayda ya da iki ayda bir falan telefonla görüşürdü annem.

Yiğit benim arkadaşım, dostum ,sırdaşım, en özel yakınımdı. Liseye kadar beraber yürüdük. Birbirimizi hiç bırakmadık. Lise 3. sınıfın son dönemi de dahil olmak üzere Yiğitte birtakım değişiklikler hissediyordum. Benden uzak durmaya çalışmış hatta beni incitmeyi geçtim bana ilk defa sesini yükseltmişti sebepsizce. Cumartesi gecesi yatağımda uzanırken telefonuma mesaj geldiğini gördüm Yiğitten.

ASENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin