10.Bölüm

45 5 0
                                    

      🌱Yüzyüzeyken konuşuruz : Dinle beni bi
           🌱Soner Avcu: Kayıp Şehir
         
Bugün işlerim erken bittiği için tam vaktinde çıkabilecektim. Telefonumu çantama koyduktan sonra,masamı da düzenleyip odadan çıktım. Ki aynı anda bay mükemmel de kendi odasından çıkmıştı.

"Gül: Çıkıyor musun?"

- Evet ,iyi akşamlar.

"Gül: İyi akşamlar. "

diyerek tebessüme karşılık verdikten sonra bay mükemmele bir şey deme ihtiyacı duymayarak asansöre ilerledim . Asansör tuşuna elimi uzattığımda eş zamanli olarak bir el değdi elimin üzerine.

Kim olduğunu tahmin etmek zor değildi. Elimi hızla geri çektim. Aramızda sessizlik rüzgarları eserken asansöre binip tuşa bastım .

"Tunç: Bir sorun mu var?"

- Ne gibi?

"Tunç: Bilmem ,Gül hanım da şirket çalışanlarımızdan ve ona iyi akşamlar dediniz ."

- Ve?

"Tunç: Ve beni de gördüğünüz halde nezaketen bile olsa demeyip arkanızı dönüp gittiniz . Bir sorun olup olmadığını düşünmem normal bence. "

- Değil çünkü bir sorun yok .

Konuşmasına fırsat vermeden çıkışa doğru ilerledim . Mart ayı ve yağmur, çok güzel . Bugün beş santimli bir topuklu giyince umarım kaymadan durağa kadar kendimi götürebilirdim.

O kadar sakar biriydim ki ,düz taban ayakkabı bile giysem yağmurda veya kar da kayma olasılığım hep yüksek olmuştur bu zamana kadar . Dikkatlice basamakları inerken telefonum çaldı. Telefonumu çıkarayım derken ayağım kaydı ve tiz bir çığlık  attım.

Belimde sabit bir el ve üzerime eğilmiş bir Tunç Dinçer vardı. Aferin Asen!

"Tunç : İyi misin ?"

-İyiyim , teşekkür ederim .

Eski pozisyonuma geçerken bana seslendi .

"Tunç: Bu iki oldu ."

- Anlamadım,ne ikisi .

"İkinci kere seni düşmekten kurtarıyorum. Bir daha ki zaman ben olmayabilirim . Dikkat etmelisin . Ayrıca nasıl yürüyorsunuz o topukluların üzerinde hiç anlamış değilim. "

- Bu zamana kadar yoktunuz . İki defa oldunuz diye bundan sonra da olmanıza gerek yok. İyi akşamlar.

Basamakların tırabzanından tutarak inip yavaş adımlarla durağa doğru yürümeye başladım . Bu adam gerçekten beni sinir ediyordu . Durakta otobüsü beklerken çantamdan telefonumu çıkarıp kimin aradığına baktım. Leyloş aramıştı. Otobüse bindikten sonra ben aradım ama ulaşamadım.

Eve geldiğimde çantamı masaya koyup kendimi yatağıma bıraktım . Çok ağır işim olmamasına rağmen okulla beraber olduğu için yine de yoruluyordum. Biraz dinledikten sonra dolabımdan kıyafetlerimi çıkarıp yatağın üzerine bıraktım. Banyoya gidecektim ki telefonum çaldı.

"Efendim boncuğum. "

- Efendim mi? Dökül bakalım, kim sömürdü enerjini ?

"Hayranı olduğum hukuk ,okul ve hayat ."

Kahkaha attım. İstediği şeyden her ne kadar zor olursa olsun vazgeçmezdi.

- Konuşmamız gereken bir şey var Leyloş. Bana gel , yemek yiyelim . Hatta bugün bende kal . İtiraz istemiyorum .

ASENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin