Bir RAPUNZEL Masalı : Bölüm 2

5.2K 283 23
                                    


4 Şubat Cuma.

İyi okumalar.

.

.

               Siparişlerim gelince Seda abla "Afiyet olsun Silvacım." dedi. "Teşekkür ederim Seda abla. " dedim. Seda ablanın pastası harikaydı. Sanki sihirli gibiydi. Ben pastamı yerken birden yanıma biri oturunca yanıma döndüm. Miraç hocaydı.

              Gülümsedim ve "Meraba hocam." dedim. "Merhaba Silva. " dedi. Sonra "Bu kafeye sık sık geliyorum ama seni ilk defa gördüm. Ayrıca yurda ters bir yerde kalıyor burası. " dedi. "Şey ben yurda farklı yollardan gitmeyi seviyorum. Ve bende buraya sık sık geliyorum. Karşılaşmamışız." dedim. Miraç hoca "Evet. Bende kuzenlerimle gelmiştim buraya. "dedi eliyle kuzenlerinin oturduğu masayı göstererek. Onlarda buraya bakıyorlardı.

               Gülümseyerek başımla selam verdiğimde onlarda gülümsemişlerdi. Miraç hoca "Ben gidiyim o zaman. Yarın okulda görüşürüz. " dedi. "Görüşürüz hocam. " dedim. Hoca gidince pastamı yemeye devam ettim.

            Kafede biraz daha vakit geçirdikten sonra hesabı ödemeye gittim. Kasadaki abi "Hesabınız ödendi." dediğinde kaşlarımı çattım ve "Nasıl? Kim ödedi acaba?" dedim. "Miraç bey." dedi. Ne gerek vardıki buna? Yarın okulda sorucam bunun hesabını? Böyle bir şey yapmasına gerek yoktu ki? Beni zor durumda bırakmaktan ve mahçup etmekten başka bir şey yapmamıştı. Kafeden çıktım ve hızla yurda gittim.

               Odama çıktım ve üstüme eşofmanlarımı giyindim. Ayaklarımada panduflarımı geçirip ödev verilen ders kitapları ve defterlerini aldım ve kütüphaneye gittim. Çalışma masasına oturdum ve bileğimdeki mavi tokayla saçlarımı gevşek bir topuz yaptım. Sonra ödevleri yapmaya başladım.

.

.

.

Selim BOZDAĞLI 

                  Şirketten çıkınca eve gidecekken Miraç aramıştı. Açtım ve "Efendim Miraç?" dedim. Miraç derin bir nefes aldı ve "Selim. Şu kıza bir baksa-" ne diyeceğini bildiğim için lafını böldüm ve sinirle "Yeter Selim! Benim kardeşim öldü! Artık şu kıza bakmamız için bizi zorlayıp durma!" dedim. İki aydır okulda bir kız olduğunu ve ölen kardeşime çok benzediğini söylüyor. Babamlara söylememesi için elimizden geleni yapıyorduk abilerimle. Eğer böyle bir şey yoksa çok üzülücekler. Bir kez daha yıkılıcaklar. Ama  şey mümkün değil. Miraç "Selim sende biliyorsunki evde bir beden yada kemik parçaları bulunamadı. Ya kardeşinizse? Sadece bir bakıcaksın kıza." dedi. "Söylemesi kolay tabi senin için. Eğer o değilse. Ya hayal kırıklığına uğrarsam. Bunu kaldırabileceğimizi düşünmüyorum." dedim.

           Ben bir kere kaybetmiştim prensesimi. Yıkılmıştık hepimiz. Bir tanecik prensesimiz karşımızda yanarken hiç bir şey yapamamıştık. 7 yaşındaydı o zaman. Upuzun sarı saçları vardı. Çok güzeldi. Masmavi gözleri vardı. Bakınca deniz gelirdi aklıma. Kokusuda çok güzeldi. En güzel en eşsiz çiçekten bile güzeldi. Rapunzel derdik ona. O öyle isterdi çünkü. Yüzümde istemsiz bir gülümseme oluşmuştu.

                Miraçın sesiyle düşünceletimden sıyrılmıştım. "Selim? Ne diyorsun?" dedi. Derin bir nefes aldım ve "Tamam. Miratla.birlikte gelirim ben okul çıkışına." dedim ve telefonu kapattım. Arabayı evin bahçesine oark ettim ve arabadan inip arabayı kilitledim.

               Anahtarla kapıyı açıp eve girdim. Annem "Selim. Sen mi geldin annecim?" dedi. "Evet anne. Ama birazdan tekrar çıkıcam. Mirat evde mi?" dedim.

             Annem "Evet oğlum odasında. Nereye gidiceksini" dedi. "Miraçla buluşucaz." dedim. "Tamam annecim. Bu arada yemek hazır. Aç mısın? Hazırlatiyim." deyince yanağından öptüm ve "Hayır annecim. Şirkette yemiştim bir şeyler. " dedim ve yukarı çıktım. Miratın odasının kapısını çaldım. "Gir." deyince kapıyı açtım ve içeri girdim.

                Bilgisayardaydı. "Hoşgeldin abi." dedi. "Hazırlan aşağıya gel. Miraçla buluşmaya gidicez. " dedim. "Neden?" deyince göz devirdim ve "Yolda anlatırım. Çabuk ol. Bekliyorum." dedim. "Tamam abi. Geliyorum." deyince odadan çıktım ve tekrar aşağıya indim. Mirat gelince birlikte evden çıktık. Arabaya bindiğimizde "Kemerini tak." dedim. Kendisi nefret eder. "Uff. Abi sevmiyorum." dedi. "Mirat! Tekrarlatma." dedim.  Kemerini takınca arabayı çalıştırdım ve okula doğru sürmeye başladım.

             Okulun önüne gelince arabayı park ettim ve indik. Miraç okulun önündeydi. Yanına gittik. Miraç "Hoşgeldiniz." dedi. Mirat "Ya niye geldikki biz buraya?" dedi. "Selimin bahsettiği kıza bakmaya." dedim. Mirat "Ne? " dedi şaşkınca. Mirat bu duruma daha çok üzülmüştü. Çünkü o zamanlar daha 9 yaşında bir çocuktu ve Silva ile çok yakınlardı. Her şeyi birlikte yapıyorlardı.

             Mirat "Ben istemiyorum." dedi. Miraç "Mirat. Ne kadar zor olduğunu biliyorum. Sadece bakıcaksınız." dedi. "Bende istemiyorum böyle bir şeyi ama evde bir şeyde bulunamadığı için baksak zor olmaz." dedim. Mirat derin bir nefes aldı ve "Tamam. Ama eğer o değilse gerçekten seni affetmem Miraç abi." dedi.

              Miraç "Çıktı okuldan." deyince o tarafa döndük hızla. Gördüğüm kızla kalbim teklerken bu görüntü karşısında ayaklarım yere çivilenmiş gibiydi.

Silva bu.

Rapunzel.

Benim kardeşim.

              Uzun sarı saçları, bana denizi hatırlatan masmavi gözleri....

                 Herşeyi aynıydı. Mirat "Abi. Silva bu." dedi. Miraç "Hadi gidelim." deyip ikimizin kolundan tutup ilerletti.

               Silvayı takip ediyorduk. Bir kafeye gelince biraz bekledik. Sonra kafeye girdik. Cam kenarındaki bir koltukta oturmuştu. Miraç "Ben konuşup geliyorum. " dedi. Mirat "Sen niye gidiyorsun?  Ben gidicem." dedi.

          Miraç "Hayır. Eğer oysa okuldaki dosyada hafıza kaybı yaşadığı yazıyor. Yani sizi tanımıyor." dedi. Ayağa kalktı ve yanına gitti. Konuştuktan sonra sanırım bizden bahsetmişti. Silva bize bakıp gülümseyince artık emin olmuştum tamamen. Gülüşü bile aynıydı. Miraç yanımıza gelince ona döndüm "Hemen gidip babama ve diğerlerine anlatmalıyız. Bu Silva. Eminim." dedim. Mirat "Hala şaka gibi. Silva yıllar sonra kanlı canlı karşımda. Ve hala çok güzel." dedi.

              Saçlarını karıştırdım ve "Yakında tekrardan ailemiz tamamlanıcak. Ama ilk önce babamlarla konuşmalıyız." dedim. Miraç "Ben hesapları ödeyip geliyim. "dedi. "Silvanın hesabınıda öde." dedim. "Tamamdır. " dedi. O giderken ben tekrar Silvaya döndüm. Kitap okurken aynı zamandada çikolatalıpasta yiyordu. Küçükkende bayılırdı çikolatalı pastaya. Daha doğrusu çikolatalı olan herşeyi çok seviyordu.

             O kadar odaklanmıştıki kitaba. Hatta eminimki kendiside farkında değildi ama kitap okurken okuduğu şeylere şaşırıyordu ya da kaşlarını çatıyordu. Ve bu onu daha tatlı bir hale getiriyordu. Küçükken ne zaman sinirlense yanaklarını ısırırdım. Eminim yine eskisi gibi olucaz. Rapunzelim bizi hatırlicak.

.




.



.

.

Veeee bölüm bittii.

Nasıldı?

Beğendiniz mi?

Oy ve yorum atmayı unutmayın.

Sizi seviyorum.

Görüşmek üzere.

Bir RAPUNZEL MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin