" Hey! Artık birisi bana ne olduğunu anlatabilir mi acaba ?" Ortada bir şeyler dönüyordu ve ben hiç bir şey anlamıyordum. Ve bu anlamadığım şeyin ucu bana da dokunuyordu. Hatta içimden bir ses buraya gelmeme sebep olan şeyin, ulaşmaya çalıştıkları 'Namjoon Hyung' dedikler kişinin başının altından çıktığını söylüyordu. " Bak Taehyung bir kere anlatacağım bir daha anlatmayacağım ve sende anlamaya çalış."
Zaten hissettiğim garip duyguların üstüne gelen bu adam yüzünden az önce ağlama krizine girmiştim. Ve buna rağmen hâlâ üstüme gelmeye devam ediyordu.
" Hah sanki anlamayacağım." Evet belki anlamamıştım ama bunu o Jungkook kişisinin bilmesine gerek yoktu. Ne kadar bu adamların arasında korkup, az önce ağlamış olsam da göz devirip önüme döndüm. " Çocuk gibisin Taehyung cidden. Her neyse bak şimdi şöyle oldu..."
Bir saat sonra
" Taehyung afedersin ama salak mısın ? Cidden bir şey demeyeyim diyorum zaten kötü hissediyorsun diyorum ama on sekizinci anlatışım , hayır zor bir şey de anlatmıyorum ki yani neyi anlamadın ?" Ne yapayım yani anlattıkları karışıksa , saçma sapan şeylerdi. Ne güzel ölecektim ben. Kurtulacaktım kralın eziyetlerinden ama yine kurtulamamıştım. Yaşadıklarım aklıma gelince yine gözlerim dolmuştu ve ben tekrar bu insanların arasında ağlamak istemiyordum. Sadece bu garip yerden kurtulup, ne kadar mutlu olmasamda evime gitmek istiyordum.
" Tamam anlat söz bu sefer anlayacağım." dedim. Jungkook ise ciddi misin der gibi bir bakış attı. Evet haklı çünkü bu cümleyi on sekizinci kuruşumdu.
" Hadi , gerçekten anlamaya çalışacağım söz."" Bak Taehyung , Namjoon hyung tarihçi ve eski zamanlara gidebilmek için bir sürü deney yapıp , kitaplar okudu. En sonunda bir tane efsane buldu ve onu denemeye çalıştı ki başarılı da oldu. Efsaneye göre bir tane adam kendi zamanında peşine takılan insanlardan kaçarken havuza düşmüş. Aynı anda eski zamanlarda onunla birlikte başka bir kadın arkadaşlarıyla denize vakit geçirmeye gitmişler. Ama kadın orada vücuduna kramp girdiğinden dolayı boğuluyormuş. Tam öleceği zaman başka bir zamana gelmiş. Aynı senin gibi yani. Kısaca anlatacak olursam , havuza düşen adam ile denizde boğulan kadının vücutları, ruhlarıyla birlikte yani tamamen yer değiştirmiş. Namjoon hyung'ta saçma bir şekilde buna inanmış ve denemeye başlamış. Ayda dört kez her hafta bir denize veya gölete atlıyordu belki onunla aynı zamanda giren olur diye. Şansına dün gittiğinde sende kendi zamanında gölete düşmüşsün. Bu yüzden sen buradasın , Namjoon hyung'ta senin zamanında anladın mı ?"
Anlamıştım. Anlamıştım ve bu anladığım şeyler bana fazla geliyordu gerçekten. " Hey hey neden ağlıyorsun ?" Jungkook'a daha cevap veremeden hızla yanıma geldi ve bana sarıldı. Ne kadar az önce bana bağıran kişinin böyle bir harekette bulunmasına şaşırsam da bu yabancı bulunduğum yerde bu şekilde bana sarılması açıkçası iyi hissettirmişti. Çünkü Jungkook söyleyene kadar ağladığımın farkında bile değildim. Bir anda ağzımdan bir hıçkırık kaçtı. Sonra bir tane daha , derken içli içli ağlamaya başladım. Jungkook ise hiçbir şey demiyor sadece sarılıp saçlarımı okşuyordu.
En sonunda ağlamam yavaşladığında , sadece iç çekişlerim kaldığında Jungkook konuştu. "Ne olduğunu anlatmak ister misin ?" Geldiğimden beri ilk defa benimle kibar konuşmuştu. Sanırım o da anlamıştı bu yabancı yerde zorlandığımı ve yalnız hissettiğimi.
"Jungkook ben çok zor zamanlar yaşadım. Belki anlatacaklarım sana basit gelebilir ama benim için çok zordu ki çevremde sadece bir kişi olduğunu varsayarsak gerçekten zordu. Belki inanmazsın , belki de şu anda da vardır bilmiyorum ama ben hamile kalabiliyorum." Dediğimle Jungkook'un kaşları çatılmıştı. Sanırım onların zamanında yani şimdiki zamanda böyle bir şey yoktu.
"Gerçekten hamile kalabiliyorum. Hatta sadece bende değil çoğu erkek öyleydi. Yani katledilmeden önce. Bir gün farklı krallıklar baskın düzenlediler bize ve hamile kalabilen erkekleri öldürdüler. Sadece ben kalmıştım kraliyette olduğum için ve kralımız, yani babam herhangi bir olaya karşı saklamıştı beni. Tek başımaydım kimse kimliğimi bilmiyordu. Hizmetlilerin elbiselerini giyip makyaj yapmayı seviyordum. Ama babam ve olaylardan sonra halk bu konuda katı olduğu için hiçbir zaman rahat olamadım. Beni zorla evlendirmeye çalıştı babam. Yaşımdan ve veliaht olduğumdan dolayı. Ama ben hamile kalabildiğim halde başkasını hamile bırakmak istemiyordum. Bunu sürekli olarak dile getiriyordum zaten. Kısaca kişiliğim , zevklerim , yalnızlığım , kraliyet işleri ve zorlamalardan dolayı intihar etmeyi denedim. Eğer etmeseydim bugün kendi zamanımda evlenmiş olacaktım. Ancak şu an buradayım."
Sözlerimi bitirdiğimde Jungkook'a baktım. Bana merhamet dolu gözlerle bakıyordu. "Taehyung sen bunca şeye nasıl katlanabildin ? Yaşadıkların zor şeyler , gerçekten." Zaten kendimi zor tutuyordum, Jungkook'da bana tekrar sarılınca kendimi bıraktım. Ve kafamı göğsüne gömüp tekrar ağlamaya başladım.
*****
Gözlerimi açtığımda akşam olmuştu ve odadaki yatakta yatıyordum. Odada kimse yoktu. Belki kapıda birileri vardır diye dışarı çıktım. Sabahki adam oradaydı. Jungkook'un yerini sordum ve aşağıda olduğunu söyledi. Hızlı adımlarla aşağı indim , gözlerim Jungkook'u arıyordu. Mutfak masasının önünde bir adamla konuştuğunu gördüm. Sanırım samimi olduğu birisiydi çünkü bayağı yakın duruyorlardı.
Yanlarına gittim ve Jungkook'un koluna dokundum. "Jungkook ben acıktım."
"Ne yapabilirim Taehyung söyle adamlardan birisine sana bir şeyler getirsin." Dedi ve önüne döndü. Neden böyle bir karşılık verdiğini anlamamıştım ama onun böyle sert çıkışması üzmüştü beni. Yanındaki adını bilmediğim çocuk kısaca Jungkook'a dönüp ardından bana baktı ve beni incelerken "Neden öyle söyledin Kook ? Bence birlikte bir şeyler yiyebiliriz , öyle değil mi ..." bana adımı sorar gibi bakınca hemen lafa atladım. "Taehyung" dedim. Kendini tekrarlayıp "Öyle değil mi Taehyung ?" dedi.
Kim olduğunu bilmiyordum ama Jungkook'tan kibar olduğu gözle görülür bir gerçekti. "Olur. Ve sen de ..." Aynı şekilde ona baktığımda "Hoseok" demişti. "Tanıştığıma memnun oldum Hoseok." Gülümseyip "Benimde memnun olduğumdan emin olabilirsin" dedi ve ayağa kalktı , benimde kalkmam için işaret verdi. Anlamasamda ayağa kalktım ve bana bu korumaların içinde bir şey yapamayacağını bilerek onu takip ettim.
Aslına bakılırsa bu tanımadığım kişilerin ve bilmediğim mekanların içindeyken birisinin bana kibarca yaklaşıp arkadaşlık kurmasına sevinmiştim.
Bir masaya oturduk ve birini çağırdı. Yemek söyledi, ben pek bilmediğimden kendisi ne istediyse bana da aynısını almasını rica ettim. Burada ki yemek yeme yerleri bizimkiler gibiydi, ancak bizdeki tek fark ayağa hizmet sadece kraliyet ailesine ve yanında çalışan üst düzey devlet adamlarına veriliyordu. Yemekleri beklerken etrafa bakındığımda Jungkook'u bir adamı öperken (?) buldum. Gördüklerimle gözlerim kocaman olurken donmuştum. Jungkook'ta benim gibiydi, şaşırmıştım ve biraz garip hissettmiştim. Bilmiyordum ama nedense içimde bir yerlerde üzüldüğümü hissediyordum. Ben kendi zamanımda böyle olabilmek için onca zorluk çekerken aslında burada insanların bu konuda rahat olduğunu görmek hüzünlendirmişti beni. Daha fazla o tarafa bakmamın kabalık olacağını bilerek başımı ellerime çevirdim.
Düşünürken geçen vakitte de yemekler gelmişti. Hızlıca yemeğimizi yedik ve Hoseok'un konuşurken söylediği bar kısmına geçtik. Bar kısmı aynı bizim zamanımızdaki eğlence yerleri gibiydi ancak daha lükstü. Hoseok'la muhabbet ederken üçüncü kadehimi de içmiştim bu sırada çoktan çakır keyif olmuştum, içkiye karşı dayanıksızdım ve cidden uykum çok vardı. O an ki sarhoşlukla kafamı Hoseok'un omuzuna yasladım. Hoseok ise önce irkildi ardından kafamı göğsüne saklayarak kolları arasına aldı. Saçımı okşuyor aynı zamanda bana şarkı mırıldanıyordu.
Yaşadığım karışık ve bünyeme fazla gelen olaylardan sonra kendimi ilk defa biraz daha rahat hissediyordum, ve bu rahatlıktan dolayı çoktan gözlerim kapanmıştı bile. Son anda çatık kaşları ile bizd doğru gelen Jungkook'u gördükten sonra daha yeni tanışmış olmamıza rağmen güvende hissettiğim Hoseok'un kollarında kendimi uykuya bırakmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prince | Taekook
Teen FictionJoseon dönemi prensi Taehyung , yaşadığı zorluklara karşı gelemez ve çözümü intihar etmekte bulur. Ancak intihar girişiminin onu hiç beklemediği şeylere sürükleyeceğini tahmin etmemiştir.