İnsan bazen ciddi anlamda çıkmaza girdiğini hisseder ya. Hiçbir şey düşünemez , yapamaz. Karmaşada yalnız başına kalmıştır ve çıkması için ona uzatılan bir el gerekir. Bende şu an aynı durumdaydım. Bugün Namjoon hyung'un döneceği gün. Ve evet benimde kararımı vermem gereken gün. Sabah erkenden kalkmıştım ve camın önünde kahvemi içiyordum. Belki de buradaki son günümü daha sonra bir daha asla kullanamayacağım şeylerle geçirmek istiyordum.
Kahvem bitince televizyonun karşısına geçtim ve bir sabah programı açtım. Yaklaşık on beş dakika sonra Yoongi yanıma oturmuştu. Yeni uyandığı dağınık saçlarından ve şişmiş dudaklarından belli oluyordu. "Günaydın Yoongi. Gerçi şu tipinle ne kadar aydıysa." Diyip gülmeye başladım. Başta kızacak gibi olsa da ben gülünce o da benimle birlikte gülmeye başlamıştı. Fazla ses çıkarmış olmalıyız ki yattığı odadan Jimin'de gelmişti.
Bir eliyle saçlarını düzeltirken "Az sessiz olamadınız mı cidden ? Uyumaya çalışıyorum herhalde dimi ?" Gerçekten uyurken ses çıkarılması o kadar iğrenç bir şey ki , hayatımda en nefret ettiğim şeylerden olabilir.
"Kusura bakma Jim. Bu kadar ses çıkardığımızı farketmemişiz. İstersen , yani uykuya devam edebilirsen biraz daha uyu."Ayaklarını sürüyerek karşımızdaki koltuğa oturmuş , ardından kendini sağ tarafına atarak koltukta yan bir şekilde tekrar uykuya dalmıştı. Biz de Yoongi ile daha fazla ses çıkarmamak için sessizce mutfağa gidip yavaş yavaş kahvaltı hazırlamaya başlamıştık. Kahvaltı sofrası kurulunca Yoongi Jimin'i uyandırmaya gitmişti. Bense bugün ne yapacağım hakkında düşünüyordum. Daha düşüncelerime dalamadan Jimin sanki hissetmiş gibi hemen yanıma gelip kahvaltıya oturtturmuştu.
Kahvaltımız bitince denize gitmek için yaklaşık olarak altı saatim kalmıştı. Birlikte dışarı çıkmış , bol bol gezmiştik. Saate baktığımızda yarım saat kaldığını görünce zaten yakın olan denize doğru gitmiştik. Şimdi ise önünde duruyor , tam saatin gelmesini bekliyorduk. Daha doğrusu sadece ben bekliyordum. Çünkü Jimin Jungkook'u aramış ve ona sövüyordu. Hemde bayağı sağlam sövüyordu. Arkadan ise Yoongi ona destek çıkıyordu. Jungook ise bir zaman sonra sinir olmuş olmalı ki telefonu suratlarına kapatmıştı. Hareketi yüzünden benim zaten diplerde olan ümidim tamamen tükenmişti.
Denizden çok parlak bir ışık çıkınca hepimiz oraya döndük. Dönmem ile hyungumu görmem bir oldu. İlk başta şokta olduğumdan dolayı hareket edemesemde şoku atlatınca koşarak Jin hyung'umun kucağına atlamıştım. Hatta yere yatırmıştım desek daha doğru olurdu.
Gözlerimden mutluluk göz yaşları fırlarken hyungumun da benden pek bir farkı yoktu. Şu an ki durumda yerde hyungum ve ben sımsıkı sarılıyor , Namjoon hyung , Jimin ve Yoongi ise şaşkınlıkla bizi izliyorlardı. İlk şaşkınlığını üstünden atan Namjoon hyung "Siz tanışıyor musunuz ?" Diyince kendimi tutamamış ve bir kahkaha patlatmıştım.
"Jin hyung benim hyungum. Öz olmasa da saraydaki en yakınlarımdan birisiydi. Ve Yeojun'dan sonra en çok görüştüğüm kişiydi. Çok yardımı dokundu bana." Cümlelerime karşı Jin hyung karşımda saygıyla eğilmiş "Öyle söylemeyin prensim. Tabiki size yardım etmek bizim görevimiz."
"Hadi ama hyung! Oradaykende söylemiştim. Benimle saygı eki kullanarak konuşma. Hem biz şu an sarayda da değiliz o zamanda da değiliz. Bu yüzden sadece Taehyung tamam mı?" Başını aşağı yukarı sallamış ve beni onaylamıştı. Daha sonra ise ortamın sessizliğine Yoongi'nin çığlığı karışmıştı.
"T-Taehyung sen burada kaldın! Aman Tanrım artık burada kaldın! Yeess."Yoongi saçma sapan hareketlerde dans ederken herkes ona garip bakışlarla bakıyordu. Bir zaman sonra daha fazla rezil olamayacağına kanaat getirince kolundan tutmuş ve yanımıza çekmiştim. "Prensim , yani Taehyung , burada kalmak derken ne diyor ? Oraya geri mi dönecektin ?" Ne kadar zorlansamda bir şey diyememiştim.
"Taehyung o hayata geri dönemezsin zaten. Senden sonra her yer değişti. Halk senin varlığına alışkındı , şimdi ise intihar ettiğini düşünüyorlar. Benim ve Yeonjun'un ne kadar ağladığını tahmin edemezsin. Neyse ki Namjoon bana her şeyi anlattı bende ona anlattım. Ve tam tersi buradan kurtulduğuna sevindi."
Orada uzun süredir durduğumuzdan dolayı artık üşümüştük. Bu yüzden hemen Namjoon hyung'un evine gitmiştik.
Yazar bakışı
Tabiki oradan ayrıldıktan sonra arkalarından oraya koşarak gelen Jungkook'u görememişlerdi. Jungkook ise Taehyung'u bir daha asla göremeyeceği düşüncesi ile o gece eve gitmemiş , bütün gece büyük bir pişmanlık içerisinde ağlayarak kafasını dağıtmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prince | Taekook
Teen FictionJoseon dönemi prensi Taehyung , yaşadığı zorluklara karşı gelemez ve çözümü intihar etmekte bulur. Ancak intihar girişiminin onu hiç beklemediği şeylere sürükleyeceğini tahmin etmemiştir.