Namjoon hyung'un dönmesi üzerinden üç gün geçmişti. Ve o sırada Jungkook'tan hiç ses çıkmamıştı. Arada 'acaba öldü mü ?' Diye düşünmüyorum da değildi aslında. Geçen bu üç günde herkes beni mutlu etmek için uğraşmıştı. Ki işe de yaramıştı.
"Ya hyung sen buraya nasıl geldin ? Namjoon hyung'la nasıl tanıştın ?" Sorumla hepsinin gözleri Jin hyung'u bulmuştu. "Taehyung sen sarayın içindeki çardağın önüne atlamıştın ya , bende o sabah sarayda kontrole çıkmıştım. Sonra senin kıyafetlerini görünce hemen oraya gittim. Orada Namjoon'u gördüm , yerde baygın yatıyordu. Sarayda daha önce görmediğim için şüphelendim biraz. Hem kıyafetleri bizim zamanımıza uygun değildi hemde saçları kısaydı."
Jin hyung öyle diyince hepimiz gülmeye başlamıştık. "Herneyse , işte askerlerin nöbet vakti geliyor diye onu kendi evime götürdüm. Uyanınca neden burada olduğunu , kim olduğunu sordum. O da anlattı , bende zaten bu şekilde anladım senin giden kişi olduğunu."
"Hyung , sorduğum sorunun cevabı bu değildi biliyorsun değil mi ? Sana senin neden burada olduğunu sordum." Jin hyung gergince yerinde kıpırdanıp , Namjoon hyung'a bir bakış attı. Onun konuşmayacağını anlayınca aynı soruyu Namjoon hyung'a sordum. "Taehyung biz birbirimizden hoşlanıyoruz. Bu yüzden onu benimle gelmeye ikna ettim."
Jin hyung'a baktığımda yere bakıyordu ve hiç kıpırdamıyordu. Büyük ihtimalle onu yargılayacağımdan korkuyordu. Rahatlaması için oturduğum koltuktan kalkıp onun yanına oturdum. "Hyung , seni yargılayacağımdan mı korkuyorsun ? Eğer öyleyse korkma. Çünkü buradaki herkes senin gibi , benim gibi. Mesela Jimin ve Yoongi sevgili , benim hoşlandığım bir erkek var. Büyük ihtimalle Namjoon hyung ve sende sevgili olacaksınız. Öyle değil mi ?"
Cevap vermeden bana sarılınca bende ona sarıldım. Daha sonra bu bunaltıcı havadan kurtulmak için dışarı çıkma kararı aldık. Ama ilk önce biraz garip göründüğü için Jin hyung'un saçlarını kestirmeye kuaföre gittik. Biraz zorlansakta işimizi halledip Namjoon hyung'un dediği yere , bara gittik.
"Hadi çocuklar geldik , inin." Geldiğimiz yer ilk uyandığım yer olan ' Jeon's ' tu. Burada Jungkook ile karşılaşma ihtimalim olduğu için biraz gerilmiştim. Yoongi'de gerginliğimi farketmiş olacak ki yanıma gelip omuzumu sıktı ve gülümsedi. Bende ona gülümseyince içeriye girdik. Aynı ilk geldiğim günkü gibiydi. Bir sürü kadın , erkek. İçiyorlar , dans ediyorlar , öpüşüyorlar. Bu görüntüden rahatsız olduğum için başımı yere indirip bizimkileri takip ettim ve köşedeki bir masaya oturduk.
Aradan on dakika geçmişti ki üzerimde bir çift göz hissettim. Başımı kaldırınca yanında bir erkekle oturan Jungkook'un bana şok içerisinde kocaman gözlerle baktığını gördüm. Göz göze gelince hemen bakışlarımı kaçırıp içkimi elime aldım ve hepsini tepeme diktim. Jin hyung şaşırmış olacak ki "Taehyung iyi misin ? Hepsi tek seferde dikilir mi ?" Dedi.
"Hyung , Jungkook burada karşımızda oturuyor." Jin hyung dediğimi anlamamıştı ama Jimin ve Yoongi anlamıştı. İkiside aynı anda karşımızdaki masaya baktılar. Onlarla birlikte bende baktım , ama o sadece bana bakıyordu. Sanki yanıma gelmek istiyor, ancak cesaret edemiyor gibiydi.Açıkçası bana öyle bakmasından rahatsız olmuştum. Diğerlerine de söyleyince kalkma kararı almıştık. Namjoon hyung hesabımızı ödemeye gitmişti , bizde o sırada arabanın yanına gelmiştik. Arkamdan birinin bana seslendiğini duydum ama yanlış duymuşumdur diye hiç arkamı dönmedim. Bir kez daha duyunca sesin geldiği yere baktım , Jungkook vardı. Koşmuş olacak ki göğsü hızlıca inip kalkıyordu. Ben onu incelerken o tekrar koşup yanımıza , daha doğrusu yanıma gelmişti.
"Taehyung , gitmemişsin." Fazla konuşmak istemediğimden kısaca cevap verdim. "Evet Jungkook gitmedim , rahatsız mı oldun ?" Telaşla daha çok yaklaşıp kolumu tutmuştu. Bende önce eline sonra yüzüne bakmıştım. O da rahatsız olduğumu anlayacak olmuş ki hemen elini çekmişti. "Rahatsız olmadım tabiki Taehyung. Sadece gittiğini sanıyordum işte. Gitmediğine sevindim." Dedi ve gülümsedi.
"Jungkook gideceğim gün denizin oraya bile gelmedin. Ne Yoongi'den ne de Jimin'den bana ulaşmaya çalıştın. Evin kapısını bir kere bile çalmadın. Bu dediğine inanacağımı mı düşünüyorsun cidden ?"
"Taehyung ben bilmiyorum. Sanki bir şeyler zoruma gitmiş gibiydi. İyi anlaştığımızı düşünüyordum , ama sen gideceğim diyince beni sevmediğini düşündüm." Öfkeyle onu sert bir şekilde geriye ittim. Farkında olmasam da yaşlarım akıyordu. "İyi anlaştığımızı mı düşündün ? Sen bana sanki hiç gelmemeliymişim gibi davranıyordun. Benden nefret ettiğini düşünüyordum biliyor musun ?"
Nefeslenip "Seni sevmediğimi mi düşünüyordun ? Jungkook ben senin yanından ayrılmıyordum bile. Ben senden hoşlanıyordum. Ama senin bu saçma bipolar hallerin yüzünden geri dönecektim ben. Seni üç hafta boyunca ne kadar beklediğimden haberin var mı ?" Sonlara doğru sesim kısık çıkmıştı. Diğerleri de bize karışmak istemediklerinden dolayı uzaktan izliyorlardı.
"Her neyse olan oldu , elinden geldiğince karşıma çıkmamaya çalış. Zaten senden uzak durmaya alıştım bile. Ne halin varsa gör."
"Taehyung özür dilerim." Arkamı dönmeden "Özür dilenecek bir şey yok Jungkook. Sadece birbirimizden uzak duralım."
Hızla bizimkilerin yanına gidip arabaya binmiştim. Kendimi kastığımdan dolayı midem bulanıyordu ve başım ağrıyordu. Diğerleri de arabaya binice beni sıkmamışlardı , sessizce eve gitmiştik. Girdikten sonra herkese 'iyi geceler' diyip odama gidip bir an önce sabah olması için üstümü bile değiştirmeden uyumuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prince | Taekook
Teen FictionJoseon dönemi prensi Taehyung , yaşadığı zorluklara karşı gelemez ve çözümü intihar etmekte bulur. Ancak intihar girişiminin onu hiç beklemediği şeylere sürükleyeceğini tahmin etmemiştir.