13

517 56 52
                                    

Hâlâ Jungkook ile inatlaşıyorduk. Daha doğrusu ben onu sinirlendirecek veya kıskandıracak şeyler yapıyordum , o da ne kadar bilerek yaptığımı bilse de sinirleniyordu. Tabi bu durum üç gün öncesi için geçerliydi. Son üç gündür pek fazla iletişim kurmamıştık. Jungkook sürekli buluşacağımız zaman bahaneler bulup yanımıza gelmiyordu. Acaba o dediği şey gerçek miydi ? Hani şu 'Fazla naz aşık usandırır.'

Kendi kendime moralimi bozmuştum. Şu an moralimi yerime getirebilecek tek kişi Yoongi'ydi. "Yoongii~ yanıma gelsene vakit geçirelim."

"Yoongi evde değil Taehyung. İstersen gel birlikte dışarı çıkalım. Ne dersin ?" Kaşlarımı çatıp "Bu Yoongi ne karıştırıyor Jimin ? Biliyor musun ? Belki sana laf arasında söylemiştir." Jimin nedense cümlemi bitirdikten sonra sırtını dikleştirip ensesini kaşımıştı. "Hahah bilmiyorum Tae nereden bileceğim ? Söylemedi bana hiçbir şey."

Ayağa kalkıp yüzümü Jimin'in yüzüne yaklaştırdım. "Emin misin söylemediğine hm ?" Avcunu alnıma koyup kafamı itmişti. "Nesin sen Tae çocuk musun ? Ne bu hareketler yaa. Hadi hazırlan dışarı çıkalım."

"İstemiyorum , sen kendin çıkmak istiyorsan çıkabilirsin. Hatta hyunglara da söyle hep beraber çıkın dışarı. Ben evde tek başıma kafamı dinleyeceğim." Jimin hızla gelip kolumu çekiştirmeye başlamıştı. "Olmaz Taehyung. Birlikte dışarı çıkacağız hadi hazırlan , bekliyorum ben seni."

"Jimin gelmek istemiyorum git sen işte. Ayrıca neden bu kadar telaş yaptın. Kesin siz ikiniz bir şeyler karıştırıyorsunuz , öyle değil mi ?"

"Sen iyice saçmaladın he. Canım arkadaşımla dışarı çıkmak istiyorum sanki ne var bunda ?" Gözlerimi kısıp Jimin'e baktıktan sonra kıyafetlerimi değiştirmek için ayağa kalktım. Tam odaya girecekken "Güzel giyin. Ne olur ne olmaz , belki akşam diğerlerine haber veririz dışarıda yemek yeriz."

"Tamam Jimin , tamam. Ama bir şeyler karıştırıyorsan kafanı ısırırım haberin olsun." Hemen odaya girip dolabın karşısına geçmiştim. Ne giysem diye düşünürken dolabımın sol tarafında asılı duran siyah boğazlı kazak ve hemen yanındaki siyah kürk gibi duran kaban dikkatimi çekmişti. Onları ve diğerleri ile aynı renkte olan pantolonumu alıp giyindim. Feminen giyinmeyi sevdiğim gibi makyaj yapmayıda sevdiğim için odamda olan makyaj masama oturdum. Kehribar rengi lenslerimi takıp aynı zamanda hafif makyaj yapıp odamdan çıktım.

"Taehyung nerede kaldın artık... Oha Taehyung bu tip ne ? Neden bu kadar güzel , yakışıklı ve aynı zamanda seksi durduğunu sorabilir miyim?" Gözlerimi devirdim. Abartıyordu, sadece o an hoşuma giden şeyleri giyinmiştim. "Abart Jimin abart. Neyse hadi gidelim artık nereye gideceksek."

•••

O kadar ısrar ettikten sonra bir tane binaya gelmiştik. Bayağı lüks bir binaya benziyordu. Ben binayı incelerken Jimin beni hiç beklemeden önden içeri girdi. Bende onu takip ederken "Jimin nereye gidiyoruz ? Doğru bir yere mi geldik yani ?" Dedim.

"Çok konuşmada yürü Tae hadi , bu arada doğru yere geldik sanırım yani en azından konum burayı gösteriyor." Bir dakika konum mu ? "Jimin hadi dürüstçe söyle ne karıştırıyorsun ?" Ben konuşmaya devam ederken Jimin en üst katın terasa çıkan kapısını açmıştı. "Emin değilsen neden geldik ? Ayrıca konum mu, ne konumundan bahsediyorsun ? Hadi geri dönelim." Son cümlemi söylerken yüksek sesli bir şeyin patlama sesi gelmişti. Korkudan kendimi geriye atarken bağırmıştım. "Aaa! Jimin gel kaçalım. Burada başkaları var!"

Korkumdan gözlerimi bile açamıyordum. Uzun süre ses gelmeyince yavaşça gözlerimi açtım. Etrafta küçük papatyalar , gül yaprakları ve onların tam ortasında duran bir Jungkook vardı. Bu ne şimdi sürpriz mi yapmıştı yani. "Jungkook sen kafayı mı yedin ? Ödüm koptu farkında mısın ?" Bana şaşırmış gözlerle bakarken hemen yanına gidip kollarının altına girdim. Tabiki hemen affetmemiştim , sadece yaptığı sürpriz beni korkutsada hoşuma gitmişti.

Jungkook'ta kollarını bana sararken etrafıma bakındım. Aslında balkona çıkmıştık ama etrafı cam ile kapalıydı , üstümüzde dahil. Bazı yerlerde çiçekler vardı , onların ortasında ise bir yemek sofrası. Daha çok atıştırmalık ? En köşede ise yerde duran büyük minderler , üstünde kalın battaniyeler vardı. Onların etrafında da zarif şamdanlar duruyordu. Ve bu görüntü romantikliği seven birisi olarak gerçekten hoşuma gitmişti. Yavaşça başımı Jungkook'a çevirdim. O da başını indirip bana baktı.

"Bunları tek başına mı yaptın ? Yorulmuşsundur."

"Hayır , Jimin ve Yoongi'de yardım ettiler. Zaten anlamışsındır , şüpheli davranışlarından." Öyle söyleyince gülmüştüm çünkü kendilerini ajan falan sanıyorlardı. Yani uzaktan bakınca öyle duruyordu. Sürekli sessiz sessiz konuşmalar , bana attıkları kısık bakışlar.

"Bu gününü , geceni bana ayırabilir misin Taehyung?" Ne kadar affetmemiş olsam da bana bakarken parlayan gözlerine hayır demek zordu. "Sanırım ayırabilirim , ama programıma bakmam lazım." İkimizde gülmüştük. Bir gece onu affetmiş gibi davransam bir şey olmazdı herhalde öyle değil mi ?

Unutmadan , Jimin'in kafasını ısırmayıda aklıma not almıştım. Yarın mutlaka kafasını ısıracaktım.

Prince | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin