8

678 73 94
                                    

Jimin ve Yoongi ile plan yapmamızın üzerinden yaklaşık iki buçuk hafta geçmişti ve Jungkook benim yanıma hiç gelmemişti. Aynı zamanda ne Yoongi'ye ne de Jimin'e benimle alakalı bir şey sormuştu. Ümidim tükeniyordu. Çoktan üç hafta geçmişti ve biz hiçbir şekilde ilerleme kaydedememiştik.

Yoongi ve Jimin ne kadar bana destek olmaya çalışsalarda bir zaman sonra yetersiz geliyordu. Kim sevdiği , hoşlandığı birinden karşılık alamadığında üzülmezdi ki. Ve benim gidersem geri dönüşüm olmayacaktı. Pişmanlık , hasret giderme , arayayımda kendimi affetireyim bunların hiçbiri olmayacaktı. İşin ciddiyetinin farkındaydım ama sanırım Jungkook değildi. Ne kadar düşünmek istemesemde başka bir ihtimal daha vardı tabiki. Gidecek olmamı umursamaması.

Oturduğum koltukta bacaklarımı kendime çekmiş , olduğum yerde minicik olmuştum. Aklımdaki düşünceler beni gerçek manada yıpratıyordu. "Hey! Taehyung duymuyor musun?" Yoongi'nin sesiyle başımı yavaşça kaldırdım. Suratım nasıldı bilmiyorum ama sanırım onu telaşlandırmıştım. Hemen yanıma oturmuş ve beni kolları arasına almıştı.

"Taehyung sorun ne ? Yine mi Jungkook'u düşünüyorsun ?" Hayır demek istedim. Ama diyemedim. "Kolay değil Yoongi gerçekten. Onu düşünmek istemiyorum ama yemek yerken , uyuyacağım zaman , duştayken , sohbet ettiğimiz zaman , her vakit aklımda oluyor. Çıkmıyor hiçbir zaman. Gitsin istiyorum ama yapamıyorum. Y-Yongi ben ç-çok yoruldum."

Beni kollarının arasında daha fazla sararken aynı zamanda saçlarımı okşamaya başlamıştı. Krallıktayken saçlarımı okşayan hiç olmadığı için buradayken farketmiştim ne kadar rahatlattığını. Usulca gözlerimi kapattım yaşlarım yuvalarından akarken. Neredeyse üç gündür doğru düzgün uyuyamamıştım. Artık gözlerime karşı direnemiyordum. Son kez başımı kaldırıp "Teşekkür ederim Yoongi." Dedim ve uykuya daldım.

Gözlerimi açtığımda hava karanlıktı. Sanırım saat on'du. Daha gözlerimi yeni açmıştım ki yan odadan Yoongi ve Jimin'in seslerini duydum. Sanırım birlikte vakit geçiriyorlardı. Yoongi gülüyor büyük ihtimalle Jimin'de onu gıdıklıyordu. Onlar da uzun zamandır birlikte vakit geçirmemişlerdi , bu yüzden onların yanına hiç gitmeden direkt mutfağa gittim.

Akşama kadar uyuduğum için karnım acıkmıştı. Az az bir şeyler atıştırmıştım. Daha sonra salona girdiğimde Yoongi ve Jimin'de oradalardı. Kapıdan giren beni görünce ikiside bana baktılar. "Taehyung ? Bir sorun mu var ?" Sorusuyla Jimin'e döndüm. "Hayır , sadece acıkmıştım bir şeyler atıştırdım." Cevabımdan sonra ikiside sessiz kaldığında bir şey konuşacağımızı anlamıştım.

"Jimin-ah bir sorun mu var ? Sanki bir şey demek istiyor gibisiniz ?"

"Taehyung seni üzmek istemiyorum ama karar verdin mi ? Yani bir hafta kaldı ve merak ettim yanlış anlama beni." Hızlı hızlı konuştuğunda onu yanlış anlayacağımı düşünmüştü sanırım.
"Hayır tabi ki Jimin-shi. Seni yanlış anlamam ben. Haklısın bir karar vermem lazım."

"Aslına bakarsanız Jungkook bana karşı herhangi bir şey yapsaydı kesinlikle burada kalırdım. Ancak hâlâ bir şey yapmadığı için kalıp kalmamakta kararsızım. Burada mutluyum , Jungkook olmasa bile siz varsınız. Siz bana yeter de artarsınız bile."

Nefeslenip konuşmama devam ettim.

"Kalacak olsam bile bu gidişle sadece sizin için kalacağım. Kısa zamandır tanışıyor olsak bile beni hiçbir zaman bırakacağınızı düşünmüyorum. Her neyse duygusala bağlayacağım sanırım."

Stresle alt dudağımı dişlerimin arasına aldım. Aynı zamanda da sağ bacağımı hızlı hızlı sallıyordum. Jimin stresimi farketmiş olacak ki elini dizime koydu. "Taehyung , cevabın yüzünden seni yargılayacak veya sana kızacak değiliz. Emin ol saygı göstereceğiz ama bize kalsa gitmeni tabiki istemeyiz."

Onları da üzmek istemiyordum aslında. Derin bir nefes aldım ve eşzamanlı olarak gözlerimi kapattım. Hazır olunca gözlerimi açtım. "Sizi çok seviyorum biliyorsunuz değil mi ? Fakat gitsem daha iyi olacak sanırım. Hem herkes mutlu olur öyle değil mi ?"

Kurduğum son cümle bana ne kadar ağır gelse de bence haklı bir cümleydi. Sonuçta en başta mutsuz olan bendim. Ben gidince pek bir eksiklik yaşayacaklarını düşünmüyordum. Hayatlarını eskiden olduğu gibi , sanki ben hiç gelmemişim gibi devam edebilirlerdi. Aklımdaki düşüncelerle sol gözümden bir damla yaş düşmüştü. Düşen yaşı farkettiğimde hızlı elimle silmiştim. Ama durmuyordu.

Ayağa kalkıp onlara bakmadan 'iyi geceler' diyip kendi kaldığım odaya gittim. Ve uzun bir süre boyunca sadece düşündüm ve ağladım.

Saatleri nasıl yazıyorsunuz ? Bölüm içinde bir kere yazdım . O da doğru mu yanlış mı hiçbir fikrim yok gerçekten. İyi gecelerr🌙

Prince | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin