4

941 97 87
                                    

Sabah uyandığımda Jungkook'un yatağındayım. Yani sanırım orasıydı çünkü şu an Jungkook ile ilk karşılaştığım odadaydım. Büyük ihtimalle Hoseok ben uyuyunca beni buraya taşımıştır diye düşündüm. Etrafa baktığımda odada yine kimse yoktu. Tek başıma bilmediğim bir yerde olduğum ve aynı zamanda şu an tek olduğum için yatağın köşesine sinmiş Jungkook'u bekliyordum. Aradan geçen bir kaç dakikanın ardından Jungkook odaya girdi.

"Taehyung , aşağı in kahvaltı yap ve beni bekle." Başımla onu onayladım. Tam aşağı iniyordum ki gözlerim üstümde hala duran kıyafete takıldı. Sonuçta kraliyetin yatak kıyafetiyle etrafta dolaşıyordum, ve bu benim için normal olsa da buradaki insanlar için normal değildi. Çekinerek Jungkook'a "Şey Jungkook bana kıyafet verebilir misiniz ? Kıyafetim gerçekten kirlendi de."

Bana bir şey söylemeden odadaki dolabın önüne geldi. Sonra bana dönüp vücuduma baktı ve dolabın kapağını açtı. Büyük ihtimalle bana uygun bir kıyafet vermek içindi. İçinden bana ve bulunduğumuz zamana daha uygun olan kıyafetleri seçip elime verdi. "Al bunları giyin. Hızlı ol kahvaltıdan sonra kuaföre gideceğiz."

"Kuaför mü ? O ne ?" Jungkook sinirli bir nefes verdi ve burun kemiğini sıktı. "Saçını kestireceğiz Taehyung , anladın mı şimdi ?"

"Jungkook senin derdin ne ? Buraları bilmiyorum farkında mısın ? Kullandığınız eşyaları , daha dün adını öğrendiğim arabaları , gittiğiniz yerleri. Azıcık anlayışlı olamaz mısın ?" Hiç bir şey demeden suratıma baktı ve kapıyı çarparak dışarı çıktı. Gözlerim doluyordu ve Jungkook bunu görmeden odadan çıktığı için sevinmiştim.

Aslına bakılırsa Yeonjun'u özlemiştim. Oradaki nefret ettiğim şeyleri biraz da olsa özlemiştim. O Namjoon denen hyung'un neden böyle bir şey yaptığına hâlâ anlam veremiyordum. Kendisiyle birlikte beni de bu garip şeyin içine sürüklemişti. Ayrıca Jungkook'un da bu git gel tavırları benim hem canımı sıkıyor hemde üzüyordu. Ondan istediğim sadece biraz anlayıştı ama onu bile çok görüyordu bazen. Gerçek anlamda bir dakika öncesi ve bir dakika sonrası bir değildi. Ağladım diye bana sarılan insanla az önceki tavırı sergileyen insanlar aynı kişiydi, ve bu garip hissettiriyordu.

Düşüncelerim yüzünden ağladığımı farkettiğim için hemen yüzümü sildim ve Jungkook'un verdiği kıyafetleri üzerime geçirdim. Daha fazla insanları kahvaltı sofrasında bekletmek istemediğim için hızlıca aşağıya indim. Üzüldüğümü belli etmemem gerekiyordu bu yüzden yüzüme bir tebessüm kondurup yanlarına gittim. Zaten onlar için yeterince fazlalıktım ve zorluk çıkarıyordum. En azından böyle hissettiriyorlardı.

Aşağıda Jungkook yine Hoseok'la kahvaltı yapıyordu. Heyecanla hemen Hoseok'un yanına oturdum. "Günaydın Hoseok~" O da aynı şekilde "Günaydın Taehyung-shii" dedi. Jungkook ise arkamızdan sanki duymayacakmışız gibi söylendi. "Şuna bak sanki kur yapıyor." Sinirlerimi bozsa da duymamazlıktan geldim. Az önce zaten yeteri kadar sinir olmuştum.

"Bugün seninle saç kestirmeye Jimin ve Yoongi'de gelecek. Onlarla gideceksin. Merak etme yalnız bırakmazlar seni."

"Ne yani beni tanımadığım insanlarla mı bırakacaksın ? Sen neden gelmiyorsun ?"

"Beni de tanımıyordun Taehyung. Ayrıca işim var. Malum senin dışında da işleri olan birisiyim senin aksine." Sen gelseydin kolaysa Joseon dönemine de ben sana orada gösterseydim meşguliyet neymiş diye ancak gelme şansı (!) bana düşmüştü. Daha fazla sinirimi bozmamak için kahvaltı bitene kadar Hoseok'la muhabbet ettim. Zaten çok geçmeden içeriye iki kişi girdi.

"Jungkook! Biz geldik." Sanırım bunlar o dediği Jimin ile Yoongi idi. "Hoşgeldiniz Jimin. Bu Taehyung , bir nevi Namjoon hyung'un yer değiştirdiği kişi diyebiliriz aslında." Konuşma şekli gerçekten kırıcıydı. "Onu kuaföre götürür müsünüz Jimin ? Uygun bir şeyler yaptırırsın sen."

Prince | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin