11

724 64 77
                                    

Bugün hepimiz dışarı yemek yemeye gidecektik. Evet, Jungkook da dahil. Ne kadar bizim aramız bozuk olsa da diğerleriyle arkadaştı , ve ben onların aralarının bozulmasına sebep olmak istemiyordum.

"Taehyung! Kahvaltı hazır hadi gel!" Jin hyung seslenince başımı ona çevirip "Geliyorum hyung!" Dedim. Kahvaltı çok hızlı geçmişti ve kimse susmamıştı. Sürekli yapılacak plandan bahsediyorlardı. "Aa hyung Hoseok'u da çağıracak mısınız ? O da gelse güzel olur bence."Dedim.

"Haklısın Tae. Ama bende onun numarası yok , Jimin sen arayabilir misin onu ? Bizimle gelsin. Hatta sen gelirse konumda at buradan birlikte gidelim."

"Tamam hyung arıyorum şimdi." Ayaklanıp arka cebinden telefonunu alıp salona geçti. Onu beklerken Yoongi ve ben yavaştan masayı toparlamaya başlamıştık. Bizim işimiz bittiğinde Jimin'de yanımıza gelmişti. "Zor ikna ettim ama gelecek hyung. Konum attım yarım saate burada olur , siz hazırlanın."

Yoongi ve ben işimizi yaptığımız için hazırlanmaya gitmiştik. Daha doğrusu ben hazırlanacaktım o bana yardım edecekti. O sırada Namjoon Hyung ve Jin Hyung ise mutfağı topluyorlardı. Jimin , o da büyük ihtimalle salonda telefondan oyun oynuyordur. Yarım saat sonra hepimiz hazırlanmıştık ve şu an Hoseok'un gelmesini bekliyorduk. O da bizi çok bekletmemişti iki dakika sonra zil çalmıştı.

Hep birlikte ayaklanıp kapıya gittik , onu hiç içeri almadan biz dışarı çıktık. Çünkü girmesine ne gerek vardı öyle değil mi ? "Hyung , Jungkook'u alacak mıyız ?" Dedim Namjoon hyung'a hitaben. "Hayır Tae , o kendisi gelmek istedi bizde ona konum attık gideceğimiz yeri." Salak çocuk sanki bizimle gelse ne olurdu ki. Neyin nazı bu anlamadımda. Gideceğimiz yer yakın olduğu için on dakikaya varmıştık. Arabadan inmiş hepimiz girişte Jungkook'u bekliyorduk. Beyefendi rahat takılıyordu sanırım.

"Ahh geç geldim kusura bakmayın. Trafik vardı malum." Neyin trafiği Tanrı aşkına beş dakikalık yol , demem vardı ama demedim. "Ya hyung daha yeni kahvaltı yaptık hiç kafeye girmesek mi ? Bence akşam yemek yemeye gelelim , ondan sonra lunaparka gidelim."

"Sen lunaparkı nereden biliyorsun Taehyung ? Bir yerde mi gördün ?"

"Evet , televizyon izlerken görmüştüm. Bugün havai fişek gösterisi mi ne varmış. Güzele benziyordu oraya gidelim , lütfeen." Dedim yavru köpek bakışlarımla. Tabiki bana kıyamayıp kabul ettiler. "Ee kafeden vazgeçtik şimdi nereye gideceğiz." Haklı isyan. "Hyung bence sahile gidebiliriz orada dolaşırız , yürürüz falan."

"Olabilir , Jungkook sen arabanla geldin değil mi ?"

"Evet hyung neden ?" Namjoon Hyung bakışlarını üzerimizde gezdirip en son bende durmuştu. "Taehyung sen Jungkook'la birlikte git. Araba sıkışık zaten. Başka gitmek isteyen var mı Jungkook'un arabasıyla." Hepsi bizi yalnız bırakmak istediği için kimse kabul etmemişti. Bende mecburen tek başıma Jungkook'un arabasına bindim.

Yol boyunca sessiz kalacaktık bu gidişle ve ben aramızdaki sorunları halletmek istiyordum. "Jungkook yabancı değiliz birbirimize biliyorsun değil mi ?" Araba sürdüğü için kısa bir an bana baktı ve geri önüne döndü. "Yani , konuşalım aramızdaki sorunları halledelim , hiç konuşmamış iki yabancı gibi durmayalım."

"Ne diyebilirim ki Taehyung ? Sana bok gibi davrandım. Ve şu an hiçbir şey diyemiyorum bile. Şu durumda bile sen bana konuşalım diyorsun."

"Jungkook önemli olan bu değil , önemli olan birbirimizi anlayabilmemiz. Bugün aramızdaki buzları eritmeye çalışalım tamam mı ? Kırgınlıklar hemen geçmez ama yine de muhabbet edelim , uzak durmayalım olur mu ?"

"Olmaz mı Taehyung tabiki olur. Zaten senden uzak durmak istemiyordum , aramızdaki sorunlar yüzünden benden rahatsız olabileceğini düşündüm. Bu yüzden konuşmadım seninle." Sorun yok dercesine başımı sağa sola salladım ve önüme döndüm. O sırada Jungkook radyodan bir şarkı açmıştı.

Daha şarkı bitmeden sahile gelmiştik bile. Arabayı park edince bana arabada beklememi söylemiş ve arabadan inmişti. Açıkçası ne yapacağını merak etmiştim , ama kesinlikle kapıyı açıp önümde eğilip elini uzatmasını ardından buyurun prensim demesini beklemiyordum. Yaptığı harekete kıkırdayıp uzattığı elini tuttum ve "Teşekkür ederim." Dedim. O da benim gülmeme gülüp elimi tutmuştu. O şekilde hyunglarımızın yanına gitmiştik. Ve tabiki hepsi bizi öyle görünce şaşırmışlardı ardından hepsi bana bakmıştı. Çünkü biliyorlardı ne kadar üzüldüğümü. Omuz silkip "Anlaşmaya çalışıyoruz." Dedim. Ve beni sürükleyen Jungkook'un peşinden gittim.

Akşama kadar sahilde oturup akşam lunaparktaki havai fişek gösterisine gitmek için tekrar arabalara binmiştik. Yirmi dakika kadar sonra lunaparka gelmiştik. Gösteriye daha zaman olduğu için oyuncaklara binmek için Yoongi ile beraber ısrar etmiştik. Onlarda artık susmamızı istiyorlardı sanırım daha fazla uzatmadan kabul etmişlerdi. Yoongi ile hemen el ele tutuşup sol tarafımızdaki bilet alma yerine gelmiştik. İkimizde üçer tane bilet alıp ilk bileti kullanmak için gondol denen şeye binmiştik. Bizimkilerde korkacağımızı düşündükleri için hepsi bilet almış ve yanımıza gelmişlerdi.

Tabiki Jungkook beni bırakmayıp hemen yanıma oturmuştu. Hepimiz yerleştiğimiz zaman hareket etmeye başlamıştık ve gittikçe daha fazla hızlanıyorduk. Yukarıdan aşağıya inerken heyecandan Jungkook'un elini tutmuştum. O da ilk şaşırmış daha sonra tamamen elimi tutmuştu. Bir kaç tur sonra ise gondol durmuş hepimiz inmiştik.

Yoongi ile fazla heyecanlı olduğumuz için koşturarak başka bir şeye gelmiştik. Derken zaman geçmiş ve artık gösteri zamanı gelmişti. Hepimiz toplanmış oraya doğru gidiyorduk. "Jungkook içecek alalım mı ? İzlerken keyifli olur. Ne dersin ?"

"Alalım bakalım , Namjoon Hyung biz içecek almaya gidiyoruz ister misiniz ?"

"Hayır istemiyoruz , siz hızlı olun birazdan başlar." Hızlıca içecek alıp geri dönmüştük çünkü ben çok heyecanlıydım. Jungkook'ta anlamış olacak ki oyalanacağımız bir şey yapmamış , elinden geldiğince o da hızlı olmuştu. Alana geldiğimizde gösteri daha yeni başlayacaktı. Etrafta göz gezdirince bize el sallayan Yoongi'yi gördüm ve Jungkook'un koluna vurdum. O da baktığım yere bakmış ve hızlı adımlarla yanlarına gitmiştik.

Gösteri başladığında hayranlıkla izliyordum. Herkes telefonunu çıkarmış video , fotoğraf çekiyordu. Bazıları ise yanındakine kendi fotoğraflarını çektiriyorlardı. O sırada yanımda bir hareketlilik hissettim. Jungkook'ta telefonunu çıkarmış video çekiyordu sanırım. Ama bana doğru döndüğünü hissettiğimde ona baktım. Herkes gösteriyi çekerken o beni çekiyordu.

Şaşkınlıkla gözlerimi kocaman açmış kameraya bakıyordum. Jungkook önce bir sürü fotoğrafımı çekmiş ardından çok tatlısın diyerek yanaklarımı sıkmış daha sonra sıktığı yerleri öpmüştü. Daha daha şaşırırken o da şaşkınlığımdan faydalanıp beni öpmüştü. İlk önce dudağıma tüy kadar bir öpücük kondurmuş , daha sonra tekrardan öpmüştü. Ama sadece öyle beklemişti , benden bir tepki bekler gibi. Tepki veremediğimde istemediğimi düşünmüş olacak ki tam geri çekilirken elimi yavaşça yukarı çıkarıp tişörtünün ucunu sıktım. O da fark ettiğinde utandığımı anlamış olacak ki kısaca öpüp başımı göğsüne saklamıştı. Bende sanki daha çok sokulursam ortadan yok olacakmış gibi daha çok sokulmuştum göğsüne.

Gecenin devamı sakin geçmişti. Yine aynı şekilde arabaları binmiştik , Jungkook ise sürekli utanmam hakkında dalga geçip durmuştu. Kafeye gelene kadar o benimle dalga geçmiş bende ona kızmıştım. Vardığımızda ise aç olduğumdan dolayı kimseyi beklemeden inmiş ve içeri girmiştim. Arkamdakiler gülse de onları bakmamış , boş bir masa bulup oraya gitmiştim. Diğerleride geldiğinde yemeklerimizi sipariş edip , biraz sohbet edip eve gelmiştik. Jungkook beni Yoongilere getirmişti.

Şu an kapının önünde arabada oturuyorduk. Bu kadar sessiz olunca kendimi garip hissetmiştim. "İyi geceler Jungkook." Diyip elimi kapının kulpuna atmıştım ki Jungkook kolumu tutup "İyi geceler Tae." Ona gülümseyip kapıyı açıp çıkmıştım. Tam arkamı dönecekken "Seni seviyorum." Demişti. Orada öylece dikilirken "Donacaksın hadi içeri git." Demişti, utançla ellerimi yanaklarıma koyup o şekilde kapıya koşmuştum , tabi koşarken düşme tehlikelerimi atlamamak gerekiyordu. Ben içeri girene kadar da Jungkook orada beklemişti.

İçeri girip kapıyı kapattığımda hemen sırtımı kapıya yaslamış elimide kalbime koymuştum. O sırada Jimin "Taehyung ne dikiliyorsun orada ?" Demişti. Ona hiç bakmayıp sarsak adımlarla merdivenlere gitmiştim. Uyuyana kadar aklımadaki düşünce kesinlike bu çocuğun kalbime iyi gelmediğiydi.

Prince | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin