Duş alıp odasına dönmek yerine Hikawn'ın odasına girdi. Kalkmış yatakta oturur pozisyonda bekliyordu. Karle'yi fark edince kaşları çatıldı ama hiçbir şey demedi.
Hayatında ilk kez bu kadar yumuşak bir yatakta ve rahat şekilde kalkmıştı. Üstelik daha önce böyle bir odada hiç bulunmamıştı. Kendi ailesinin evine birkaç kez gitse bile bu kadar muhteşem bir dizaynla asla karşılaşmadı. Bu oda tamamen bambaşka bir seviyedeydi.
Şimdi de adının ne olduğunu bilmediği soylu tam karşısındaki koltukta bacak bacak üstüne atmış öylece duruyordu.
Kalkmaya çalışsa da bedenine giren yoğun sancı buna izin vermedi.
"Kıpırdama."
Hikawn hareket etmeyi kesti. Dört yaşına kadar annesinin onu korumak için neler yaptığından bihaber birlikte mutlu yaşadığını sanıyordu. Ta ki annesini kaybedene dek. Sonra hayat kendisi için işkenceye dönmüştü.
Önce babasının onu hiçe saymasıyla tek odalı, küf ve pislik dolu bir odaya yerleştirilmiş sonra da kendisinden büyük üç kardeşten tut hizmetçilere kadar herkesten küfür, hakaret hatta fiziksel şiddete maruz kalmıştı.
Buna rağmen ailesinden umudu kesmemişti Hikawn. Fidye olarak bir yere gideceğini öğrendiğinde ailesinin işine yarayacağı için sevinmişti. Hatta orada mutlu olacağını bile düşünmüştü.
Evdeki hali arayıp binlerce katını yaşayacağını henüz bilmiyordu. Fazlasıyla saf davrandığını çok sonra fark etti. Yaşadığı berbat şeylerin her gün, her saat, her dakika bitmesini bekledi. Başta isyankardı, itaatkar olmayı reddediyordu. Ama yaşadığı işkence o kadar şiddetliydi ki artık durması için yalvarmaya başladı Hikawn.
Yine de durulmadı. Çaresizliğinden zevk alıyordu. Hikawn ona lanet etse bile durması için af dilemeye devam etti. Hiçbir şey değişmedi.
Bu defa sustu. Hiçbir şey demedi. Bu onu daha fazla sinirlendirdi. Daha fazla canını yaktı, daha fazla işkence etti ama Hikawn yine hiçbir şey demedi. Şimdi de oradan çıkmış bu bembeyaz yatakta yatıyordu.
Onun kendisini taşımak için kıyafetlerini kirlettiğini hatırladı Hikawn. Daha önce kanı kıyafetlerini kirlettiği için onlarca kırbaç darbesi yemişti. Şu an başına ne geleceğini kestiremiyordu. Burada oluşu bile imkansıza yakın bir seçenekti.
Karşısındaki gümüş renkli çocuk oldukça uzun boylu ve yakışıklıydı. Şimdiye kadar şahit olduğu en yakışıklı yüz kesinlikle buydu.
Hikawn kendine lanet etti. Yine umut etmek üzereydi.
O sırada Karle sadece Hikawn'a odaklıydı. Koltukta bomboş oturup onun tepkilerini ölçmeye çalışıyordu. Sabah babasıyla konuşup buraya gelmişti.
"Adım Karle Lucian. Lucian Markiliğinin Genç Lorduyum."
Genç Lord varislere verilen isimdi. Bu yüzden Alex'e hitaben Genç Efendi deniliyordu.
Karle o sırada Hikawn'ın şaşırmış ifadesini fark etti. Bilgisinin ne kadar olduğunu bilmiyordu. Karle İmparatorluktaki en büyük dört aileden birinin doğrudan varisiydi. Hikawn'ın onun ailesini tanıyıp tanımadığından ve konumunu algılayabildiğinden emin değildi ama Hikawn tanıyordu.
Kardeşlerinden birçok kez duymuş ve annesi ona anlatmıştı. Hikawn cahil değildi. Yazmayı bile biliyordu. Anlamadığı şey böyle birinin karşısında ne işi olduğuydu.
"Anladım." dedi eliyle çarşafı sıkarken.
Karle onun tereddüt dolu ifadesiyle gülümsedi.
"İyi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kötü Adam Yaşamak İstiyor
Ficción GeneralEn büyük hobisi fantastik hikayeler okumak olan sıradan bir adam, intihar etmek üzere olan bir kızı kurtarmak isterken ölür ve en sevdiği roman serisi olan "Tek İmparator" kitabında Karle Lucian'ın bedeninde yeniden doğar. Asıl sorun Karle'nin ana...