''Seni zor buldum ben Karaca..''
Adamın yazdığı mesajla kalbi ağrıdı Karaca'nın. Barış'ın kendisinin yokluğunda ne hale geldiğini hatırladığında çoktan pişman olmuştu yazdığı şeye. Akın'ın uzaktan geldiğini gören kız hızla telefonuna döndü. Adamı cevapsız bırakmak istemiyordu o yüzden aklına gelen ilk şeyi yazdı.
''Yarın maçtan sonra seni bekleyeceğim, yanıma sağlam gelsen iyi edersin!''
.
.
.
.
.
.
.
Ertesi Günün Akşamı
Koçovalılar için sıradan bir akşamdı. Amcaları yemekten sonra dedesinin ofisine çekilmiş, kadınların hepsi salonun ayrı bir köşesine dağılmış, Karaca odasına kapanmış Akın ise gece mekanda olacak büyük maç için hazırlanmaya başlamıştı. Mekan sahibi olarak erken gidip orada bulunması gerekiyordu.
Karaca ise odasında herkesten habersiz akşam için hazırlanıyordu Akın gibi. Barış'a geleceğini söylemişti ancak bir türlü Akın'la konuşamamıştı bu konuyu. Adam sen gelme derse ne yapacağını bilemiyordu.
Saçlarını aynada son kez düzelttiğinde telefonunun titrediğini duydu. Adam dünden beri kendisine mesaj atıyor, kıza ulaşmaya çalışıyordu. Ancak Karaca inat etmişti bir kere. O maçtan sağlam çıkana kadar konuşmayacaktı.
''Ben mekandayım, seni bekliyorum...''
Adamın mesajını bildirimden okuyarak sildi Karaca. Bu sırada abisinin odasının kapısı açıldı. Kız telefonu cebine atıp koşarak koridora çıktığında merdivende yakaladı abisini.
''Karaca?'' diye şaşkınlıkla döndü kardeşine Akın. Uzun zaman sonra kızı ilk defa bu kadar özenli görüyordu.
''Abicimm!''
''Hayırdır? Nereye böyle?''
''Şimdi ben dedim ki...'' diyerek abisinin koluna girdi Karaca. Adamı ağır adımlarla merdivenden indirmeye başlayarak devam etti cümlesine.
''Benim canım abim bugün beni de alır yanına-''
''Karaca!'' diyerek aniden durdu Akın. Adamın bir merdiven altında olan Karaca suratını asarak tuttu adamın elini.
''Abi nolur! Üzerime geliyor bu ev. Amcamlar sürekli tepemde zaten. Sen yokken bahçeye bile çıkamıyorum.''
Yaşadığı durumu elinden geldiğince abartmaya çalışıyordu Karaca. Çünkü biliyordu Akın'ın kendisine kıyamayacağını.
''Tehlikeli olduğunu bile bile neden gelmek istiyorsun?'' diye şüpheyle baktı Akın kardeşine. Karaca'nın bir an yüz ifadesi değişse de çabucak topladı kendini.
''Kendimi burada güvende hissetmiyorum...'' dedi Karaca kafasını önüne eğerek. ''Bizi koruyamayacakları için gönderdikleri bir evde sensiz kalmak istemiyorum. Ama haklısın, orası da tehlikeli... Hadi sana kolay gelsin.''
Aniden abisinin elini bırakarak yukarı çıkmaya başladı Karaca. Bu yaptığı blöfün işe yaramasını umuyordu.
Henüz merdivenlerin başına gelmeden kolunda hissettiği el umduğu sonucu aldığını gösteriyordu.
Ağır hareketlerle abisine döndüğünde gülümseyerek kendisine bakan adamı gördü.
''Babamlarla papaz edeceksin beni bir gün!''