32. Bölüm

44K 2.9K 649
                                    

Arkadaşlar sizden çok özür diliyorum. Bölüm sonunda bir aksilik olup çıkmamış konuşmalar. Düzelttim hemen. Beni maruz görün. Çok özür dilerim. Umarım affedersiniz. İyi okumalar! -Ece

''Çeneni kapalı tutarsan daha iyi olur. Bu saatte sesini çekebilecek sabrım yok.''

Kafamı sertçe atıldığım koltuktan kaldırdım.

''Sen kimsin?''

''Bu seni ilgilendirmez.''

''Beni bir ormandan kaçırıyorsun. Nasıl ilgilendirmez?''

''Yeni reşit olmuş bir genç kızın, ormanda ne işi var?''

''Sana ne? Seni ilgilendirmez.''

''O zaman benim kim olduğumda seni ilgilendirmez.''

''Beni nereye götürüyorsun?''

''Ait olduğun yere.''

Şaşkınlıkla adama bakıyordum. Yüzü tam görünmese de dudakları gözüküyordu. Sinsi bir şekilde gülümsedi.

''Babanın yanına.''

'Baban' kelimesini duyduğum anda şok olmuştum.

''Bırak beni! Beni ona götürme lütfen!''

''Çok geç. Paramı peşin aldım bile.''

''Paran batsın. Para için bir genç kızın hayatını karartıyorsun!''

''Cık cık cık. Para problem değil. Fakat orada çok para vardı. Biliyorsun bu devirde para kazanmak çok zor.''

''Gir bir işe çalış.''

''Ormanda gezdiğin kadar televizyon izleseydin bana hak verirdin. Uyan kızım! Türkiye burası.''

''Sende Türkiye'de bir pisliksin o zaman.''

''Ne yapalım ya, çoğunluk neyse bizde oyuz.''

Başka bir para karşılığı da veremiyordum. Çünkü beni çok seven (!) annem, babamlaydı.

Büyük bir sıkıntıyla nefesimi dışarı verdim.

''Kabullenmen ne güzel.. Gideceğimiz yere kadar kafamı ütüleyeceğini sanmıştım. Müzik açmamı is- Hop! Hop! Ne yapıyorsun lan?''

Birden o adam camı açıp bağırmaya başladı. Camdan dışarı baktığımda bir arabanın bizim hemen yanımızda olduğunu gördüm. Siyah bir araba.. Kutay!

Hemen diğer koltuğa geçip camı sonuna kadar açtım.

''Kutay! Beni kurtar! Babama götürüyor!''

''Hey sen, gir içeriye!''

Kemeri olduğu için tam dönemiyordu.

Kutay, bizim arabaya daha da yanaşıp bizim tarafta olan camını açtı.

''Bırak o kızı!''

''Sıkıysa gel kendin al, Bay Korkak Prens.''

Kutay'ın yüzünü görebiliyordum. Yüzü hırsla doluyken 'korkak prens' kelimeleriyle birlikte hüzünlendi. Ve sonra daha çok arttı hırsı.

''Yazık oldu o zaman.''

Yanımdaki adam çok güçlü görünüyordu. Onu kendim altedemezdim. Kutay'a baktım. Bir bana bir de adama bakıyordu. Benim ona baktığımı görünce gözlerini bende kilitledi. Elini yumruk yaptı. Ve işte o zaman anladım.

''Gece, hadi!''

Komutu verdiğinde tüm gücümle adamın yanağına yumruğumu geçirdim.

''Sıkı tutun!'' diye bağırdı Kutay. Hemen bir yere tutundum. Adam afallamıştı. Ve tam o anda neden Kutay'ın böyle dediğini anlamıştım. Arabasıyla bizim arabamıza vurmuştu. Ve savrulmuştuk. Tutunduğum yerden kaymaya başlamıştım. Ama bizim araba sadece biraz savrulmuştu.

Blackened|SimsiyahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin