BÖLÜM 19/ TEHLİKE

11.8K 362 19
                                    

Keyifli okumalar...

18.Bölümden Hatırlatma

"Avjin..."

"Ben yaşanmamış sayıyordum İstanbul'a geldiğimden beri. Çünkü buraya gelişimi yepyeni bir sayfa olarak düşündüm. Ne yaşadıysam orada bıraktım ben. Seninle karı koca olmasak bile arkadaş olmak istedim. Hiç değilse aynı evde birbirinden habersiz ikinci yabancı olmayalım istedim. O yüzdendi hiçbir şey olmamış gibi davranşlarım. Affetmek konusunda da affetmek Allah'a mahsustur. Ben unuttum yaşananları. Sende unut. Yeni bir sayfa aç. Arkadaş olalım." diyerek gözlerini Miran'a çevirdi.

Miran sadece içinde bir parça rahatlamışlıkla ve mutlulukla bakıyordu Avjin'e. Unutmayacaktı ama hiç değilse daha iyilerini, güzelini yaşatmak için çabalayacaktı.

19.BÖLÜM

"Tehlike"

Güzel giden şeyler hep bozulmalı mıydı bu hayatta? Evet, işte şimdi oldu, mutlu olduk dediğimiz anda hayat çelmesini takmak zorunda mıydı? Mutlu sonsuz yok muydu hiçbir zaman? Yoktu ve güzel şeyler hep bozulmalıydı. Belki de güzel şeylerin kıymeti daha çok bilinsin diyeydi. Bilinsin ki, insanoğlu o güzel şeyler için daha çok çabalasın. Ama işte insanoğlu bu, biraz hazıra konmak ister söz konusu mutluluksa. Hiçbir çaba sarf etmeden güzel günler önüne serilsin ister.

Miran, baş başa geçirdikleri iki günün ardından kendini hafiflemiş ve aşırı enerjik hissediyordu. Avjin aklına düştüğü an yüzündeki tebessüme engel olamıyordu. Bazen kendine engel olamayıp telefonundan sürekli fotoğraflarına bakıyordu uzun uzun. Avjin'e değer verdiğini biliyordu, ona karşı bir şeyler hissettiğini de. Hoşlantı diyerek basitleştirmek, aşk diyerek de noktalamak istemiyordu. Hissettiklerine aşk diyebilecek durumda da değildi zaten. Sadece içinde ona karşı derin bir şefkat, bir parça da sevgi vardı.

Hani dedik ya, güzel giden şeyler hep bozulmalıdır diye. Bu hisler yerini endişeye, tedirginliğe bırakmıştı. Miran, korkuyordu. Avjin'e bir şey olmasından, onun bir parça olsun gülen suratının solmasından.

Sakin kalamıyordu bir türlü. Sürekli düşünüyordu. Bir çözüm yolu arıyordu. Ölümle olana çare yoktu sadece. O yüzden korumanın bir yolu mutlaka olmalıydı.

"Ne yapacağım Görkem? Nasıl koruyacağım Avjin'i? Ben kendimi geçtim, her şeyi geçtim ama Avjin'e bir şey olmasın. Eğer öğrenirlerse ki, öğrenmeleri pek de zor değil o zaman musallat olacaklar ona. Belki de beni onun ölümüyle tehdit edecekler, kaçıracaklar. Onlarca koruma diktim evin etrafına ama yine de içim rahat değil. Bugün, yarın Avjin dışarı çıkmak istediğinde ben ona bu durumu nasıl anlatacağım? Endişelenir. Sürekli hop oturup hop kalkar. Korkar. Kafayı sıyıracağım ya!" dediğinde sıkıntıyla ofladı.

Görkem derin bir nefes alıp verdi. Onun da kalbi ağırlaşmıştı. O da kimseye bir şey olmadan bu işin içinden sıyrılmak isterdi.

"İhaleden geri çekilmem. Çok emek verdim, gecemi gündüzüme kattım. Böyle puştlar yüzünden geri adım atamam ama kimseyede zarar gelmesini istemem. Of!"

"Abi, bence bunlar böyle bir işe kalkışmaz. Bence senin peşindeler sadece. Eğer yengeme bir şey yapacak olsalardı çoktan yaparlardı. Sen kendini de korumaya bak." diyerek konuşmasına son verdiğinde derin bir nefes alarak devam etti. "Aklımda bir şey var ama çok mu saçma olur bilemiyorum."

*

Avjin hisleri kuvvetli bir insandı. Birkaç gündür kalbinin üzerinde ağırlık vardı. Ne kadar derin nefes alsa da aldığı nefes ona yetmiyormuş gibi hissediyordu. Dilinde dua ile kalktı yataktan.

DİLHÛN (Berdel)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin