Bölüm 12

931 58 15
                                    

Selam :) Onca zamandır bekleyen var ise çok çok özür dileyerek yeni bölümü yazıp yayınladım :) Uzun zamandır buralarda değildim ne uygulamadan kitap okudum ne de yazacak ruh halim yoktu ancak artık yavaş yavaş yeni bölüm ekleyeceğim çünkü bu bana da iyi geliyor :) 

Keyifli okumalar dilerim..

--------------------------

Ortamın sakinleşmesi ile Şefika hanım çayından kocaman bir yudum alıp şöyle bi sesli öksürüp herkes ona bakınca da

"Siz bu boş haberlere kulak asmayın da beni dinleyin komşularım benim oğlum gözünü Nur kızımla açtı onunla da kapar Allah'ın izniyle " deyip gülümseyip kocaman bir bombayı ortaya bıraktı.

"Hem yakındır Ali Nur kızımla nişanlanır. Siz konuşmak için bir şey arıyorsanız bunu konuşun" deyip Nu Sultan'ın elini tuttu.

Ne demişti ne demişti şimdi Şefika annesi!..


--------------

       Şimdi oradan çıkmış yavaş yavaş eve doğru yürürken Nur Sultan'ın aklı allak bullak olmuştu. Şefika annesinin ne yapmak istediğini anlamıştı aslında ama yine de bir burukluk vardı içinde. Şefika annesinin sıcak elleri ile elini tutması ile durakladı bir anda. Şüheda ve Menekşe de onunla birlikte durdular. Kimsenin ağzından tek kelime çıkmıyordu. Şefika annesi elini sıkarak

"Bana gönül koyma kuzum lütfen " dedi. Hızla başını sallayan Nur Sultan "Yok yok Şefika anne sana gönül koymam ben " dedi ki dediği doğruydu aslında gönül koymamıştı.

Anlayışla başını sallayan Şefika annesi "Anlıyorum ben aslında senin gönül kırıklarının sebebini güzel kızım, senin korkularını kırgınlıklarını.. Hepsini anlıyorum ben.." Ellerini sıkıp bırakan Şefika annesi konuşmaya devam etti. 

"Sen  benim Eşşek oğlumun yine aynı naneyi yemesinden korkuyorsun anladım ben.. Ama seni kaybetmeyi göze alamaz o her şeyi göze alır ama bir senden geçmez. Hem " deyip burukça gülümsedi Şefika hanım Allah var Nur Sultan'ın annesi onun için kız kardeşten öte değildi " inan sen bana kızım Ali sıpasına değil sana kıyamam ben" deyip elini tuttuğu Nur Sultan ve kızlar ile eve doğru yürümeye devam etti. 

   O vakitten sonra kimse konuya dair hiç bir şey konuşmadı. Sanki olaylar yaşanmamış gibi Ali'lerin evine gelen hanımlar neşe ile kahvelerini pişirmiş Menekşe hepsinin falına bakmış hepsine de tek tek sataşarak dalga geçmişti. 

Akşam ezanı okunmak üzereyken Nur Sultan ve Şüheda evlerine geçmek üzere kalkıyorlardı ki aynı anda Ali ve babası da eve girdiler. Ali şakalaşarak genç kıza takılmak istese de Nur Sultan hiç Alisi ile uğraşacak ruh  haline sahip değildi. O sebepten "Nur'um Nur'um " diyerek yanına gelen Ali'ye "Ali hiç sırası" deyip Hilmi babasına hayırlı akşamlar dileyip çıktı evden. O an ne Ali ile konuşacak ne Şüheda'yı bekleyecek ruh hali vardı. Evine gidip  ince pikeyi çekip sabaha kadar aralıksız uyumak istiyordu. 

Öyle de yaptı ne peşi sıra seslenen Ali ne başka bir şey hiç umurunda olmadı mental olarak o kadar yıprandığı bir gün olmuştu ki, eve gelip kocaman bir bardak su içip kapılarını kilitleyip ardından askılı şort takımı giyip hızla yatağına atlayıp hiç bir şey düşünmeden uykuya dalmak için çabaladı ve hatta çarçabuk uykuya daldı da. Düşünse mahallede konuşulacak olanları dahası Ali'nin bunları duyduktan sonrasını ve gerçekten olmayan nişanı uyuyamazdı..

-------

Sabah kapının dan dan vurulması ile yerinden sıçrayarak uyandı Nur Sultan. Sabahın bu vaktinde alacaklı gibi kapıyı çalan kimdi acaba?. Üzerine başına bakmadan hızla kilidi çevirip kapıyı açması ile Ali'si ile göz göze gelmesi bir oldu genç kız bunu beklemiyordu. Aslında belki uyanmış olsa uyku sersemliği üzerinde olmasa beklerdi ama gerçekten uyku sersemiydi. 

"Hiii Ali "diyerek içeri girmesi bir olsa da Ali'nin onunla birlikte içeri girmesi bir oldu.

"Ali sen burada ne arıyorsun?." vb kelimeler ile Nur Sultan cırlamaya başlayacaktı ki Ali Nur Sultan'ın kulağına doğru eğilip mırıl mırıl 

"Hayatın içinde her şey varsa Benim de içimde sen varsın Saparsam, kaçarsam tut, bırakma Yüküm de derdim de aşktır.." şarkı sözlerini mırıldandı. Nur Sultan o kadar karmaşa o kadar konuşma üzerine Ali'nin bu hali ile mayışıp "Ya Aliiii" diyecek olsa da Ali sanki az önce ki şarkı sözlerini mırıldanan o değilmiş gibi hızla 

"Nur'um sen kapıyı nasıl böyle açarsın" diyerek hödüklüğünü konuşturdu. Onun söylemesi ile hızla şöyle bir üzerini kontrol eden Nur Sultan "Allah seni bildiği gibi yapsın Ali Şu halime bak Ali!." diye sinirle söylenerek odasına doğru koşar adımlar ile hareket etti. 

Kapri kot pantolon ve oversize tişört giyip hızla Ali'nin yanına bahçeye çıksa da Ali'nin yerinde yeller esiyordu. Ne yani buna mı gelmişti demeye kalmadan mutfaktan gelen sesler ile mutfağa doğru hareket etti. 

Elinde demlik çayı demleyen Ali beklediği bir manzara olmasa da top on listesinde ilk beşte kesin olurdu. Göz göze geldikleri anda Ali gülümseyerek 

"Canımın çiçeği çayı demledim simit boyoz da aldım birlikte kahvaltı yapalım mı?" derken sormaktan çok yapacağız der gibiydi ama Nur Sultan bunun çok üzerinde durmadı. Gülümseyerek başını sallayıp Ali'ye yardım edip dolaptan kahvaltılıkları çıkarmaya başladı.

 İki genç sakince kahvaltılarını yaparken Ali bir anda "Ee Nur'um nişanı ne zaman yapıyoruz" diye dan diye konuya giriverdi. Bozuk çilek yemiş gibi suratını buruşturan Nur Sultan "Allah aşkına Ali hiç girme o konuya "diyerek konunun kapanmasını umut etse de Ali'nin hiç konuyu kapatmaya niyeti yoktu "Neden Nur'um bizim seninle nişanlanacak olmamız o kadar kötü bir fikir mi "deyip aslında bir nevi kırgınlığını belli etmek istedi ancak Nur Sultan'a göre şuan onun kırılmaya hiç hakkı yoktu. Şuandan aldığı tadı kayıp etmek istemiyordu işte o sebepten "Ama Ali ya tamam hadi sakince kahvaltımızı yapalım" diyerek gevreği vişne reçeline batırarak ağzına atsa da Ali'nin hiç bu konuyu kapatmaya niyeti yoktu ama şimdilik erteleyebilirdi. Canımın içi diyerek sevdiği canının önce gönlünü alacak sonra da sırasıyla anlı şanlı nişan ve düğün yapacaktı. 

Tatlı tatlı gülümseyip başını salladı genç adam  "Tamam Nur'um" deyip kahvaltısını yapmaya devam etti. İkinci bardak çayının son yudumunu içtikten sonra hızla ayağa kalkıp "Hadi beni işe yolcu etsene" dedi. Onu işe yolcu eden Nur Sultan'ın yanağına kokusunu çekerken de akşam için buluşmak için anlaşıp vedalaşırken de ikisi ne kadar güzel olduklarının farkındaydılar ve bu hali bozmayı içten içe hiç istemiyorlardı. Gelecek ikisi içinde git gide tatlı mı tatlı şeker gibi olacaktı.. 

Terzi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin