boring monday

1.9K 96 512
                                    

Genç delikanlı önündeki taşları tekmeleyerek ilerliyordu okul yolunda. Yanındaki abisi hem havalı hem de ezik hissettiriyordu. Kendi kendine homurdandı ve görüş açısına giren okuluna lanet okudu. Ortaokulun son sınıfındaydı ve hala daha onu abisi okula bırakıyordu. Ayrıca evde çıkan sabahki kavga da canını sıkıyordu. Tekrardan homurdandı ve yanındaki gence döndü.

"Buradan sonrasını kendim gidebilirim abi, hem sen de geç kalacaksın."

Zeke tek kaşını kaldırıp Eren'e baktı.

"Emin misin?"

"Çocuk değilim."

"Pekala bay asi atarlı ergen, zaten geç kalmak üzereyim. Sonra görüşürüz."

"Görüşürüz."

Zeke yolunu değiştirip kendi rotasında ilerlerken Eren de okula gitmeye devam etti.  Pazartesilerden nefret ediyordu. Salılardan da. Çarşamba ve perşembeyi de eklemezsek olmaz. Cuma günüyle haftasonu dışında diğer günler ve okula dair her şeyden tiksiniyordu.

8 saatini burada harcayacağı hapishanenin kapısının önüne gelince duraksadı, derin bir nefes alıp ilk adımını attı. Bahçeye girer girmez en yakın arkadaşı Armin boynuna atılmıştı.

"Eren! Nasılsın? Tatilin nasıldı? Yeni okul yılı için heyecanlı mısın? Artık okulun en büyükleri biziz!"

"Sakin ol Armin!"

Sarışın genç yüzündeki kocaman gülücükle geri çekildi. Beraber okulun içine doğru ilerlemeye başladılar.

"Bu yıl da aynı sınıftayız ve bizim sınıf en üst katta."

"Hıhı."

"Ayrıca sınıfa yeni bir kız geldi! Çok heyecan verici değil mi?"

"Normal bir şey bu Armin, alt tarafı bir kız. Neden bunun için bu kadar heyecanlandın?"

Armin somurttu.

"Senin yine pazartesi sendromun tutmuş. Daha doğrusu okul sendromun... her neyse... Kız yabancı aptal! Buralı değil!"

"Hadi ya, Los Angeles'dan mı gelmiş Washington'dan mı?"

"Amerika'dan değil, başka bir ülkeden."

"Meksika ya da Brezilya mı?"

"Off Eren, biraz daha Amerika yakınlarından uzaklaşamaz mısın?"

"Pekala... Almanya ya da İngiltere falan mı?"

Sarışın genç hayal kırıklığıyla nefes verdi.

"Japonya'dan gelmiş sanırım kız."

İşte şimdi Eren'in dikkatini çekebilmişti bu yeni kız. Ama bunu Armin'e belli etmedi. Küçük bir "Hmm." sesi çıkarıp sınıfa girdi. Sırasının etrafına insanlar toplanmıştı. Kaşlarını çattı. Kalabalığı yarıp en arkadaki sırasına çantasını attı. Herkes kızı bunaltacak derecede fazla konuşuyordu.

"Nerelisin?"

"Bence Koreli."

"Hayır be baksana basbayağı Çinli."

"Japon da olabilir ya da Tayland."

"Ne fark eder amına koyayım hepsi de aynı değil mi zaten?"

Herkes bu aptalca espiriye kahkahalarla gülüşürken Eren yüzünü ekşitti. Söylenen hoşuna gitmemişti. İçinden "Bu bildiğin ırkçılık." diye geçirdi.

"Adın ne?"

"Nerede oturuyorsun?"

"Dilimizi biliyor musun?"

the foreign  |  eremika✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin