İlk haftanın son günü çok hızlı gelip çatmıştı. Son dersi sanat atölyesinde olan Mikasa, kendi halinde çizim yapıyordu. Koca bir hafta boyunca Eren ile defalarca kez konuşmaya çalışmıştı, fakat hiç başarılı olamamıştı. Yaptığı gözlemlerden anladığı kadarıyla genç oğlanın tek arkadaşları Arminler değildi. Onlardan çok daha ayrı bir grubu daha vardı. Jean'a göre oradaki herkes gerçekten itici insanlardı. Ayrıca Mikasa'nın orada olduğu zamanlarda Eren, eski arkadaşlarının yanına uğramıyordu.
Şimdiyse sanat sınıfının bir köşesinde tıpkı Mikasa gibi önündeki deftere bir şeyler karalıyordu. Sınıf sessizdi, öğretmen de dahil olmak üzere herkes kendi halinde çizimleriyle uğraşıyordu. Arka planda çalan caz müzik, ortamda süzülüyordu.
Başını kaldırıp etrafa bakındı genç kız. Gözleri, Eren'in üzerinde durdu. Dudakları aşağı doğru kıvrılırken suratı asıldı. Onunla konuşmaya ihtiyacı vardı. Her şeyi anlatsa, genç adamın onu anlayacağına emindi. Fakat bir türlü ulaşamıyordu ona...
Derin bir iç çekip avcunu yanağına yasladı ve sessizce çizimine devam etti. Bitirdiğindeyse baştan aşağı inceledi eserini. Yüzüne ufak bir tebessüm yerleşti. Aklına eski bir anıyı getirmişti bu çizim... Yıllar önce matematik dersinde sıkılıp çizdiği çocukla aynı kişiydi... fakat sanırım bu seferki çizimi ona veremeyecekti...
Derin bir iç çekti ve öğretmen dersin sonuna geldiklerini söylediğinde herkes eşyalarını toplamaya başladı. İşini halleder halletmez atölyeden ayrıldı Mikasa. Kapının önünde Eren'i bekleyecekti. Belki konuşmak için ufak bi ihtimal de olsa fırsat yakalayabilirdi.
Kollarını göğüsünde birleştirdi ve ayağıyla ritim tutarak beklemeye başladı. Birkaç dakikanın ardından oğlan sınıftan çıkmıştı. Mikasa telaşla olduğu pozisyonu bozdu ve hızlı adımlarla ilerleyen gencin peşine takıldı.
"Eren?"
Adımları bir anlığına yavaşlasa da yine de durmadı Eren. Bir hafta boyunca yaptığı şeye devam etti; görmezden gelmek.
Mikasa tam umutsuzca yeniden seslenecekti ki bundan vazgeçti. Etraf kalabalıktı ve kendini bunalmış hissetti. Geri geri giderken koluna dolanan bir el onu sağa doğru çekti. Dudaklarından küçük bir çığlık firar ederken elin sahibinin kim olduğuna baktı. Lizzy meraklı gözlerini ona dikmişti.
"Mikasa, bir sorun mu var?"
Omuz silkti genç kız.
"Klasik Eren sorunum..."
"Oh, anlıyorum. Onunla konuşmak istiyorsun, değil mi?"
Başıyla onayladı Mikasa.
"Pekala, o zaman takıl peşime. Hemen Eren'in nereye gittiğini öğreneceğim."
Lizzy, Mikasa'nın bileğini yakaladığı gibi onu çekiştirmeye başladı. Okulun bahçesine çıktıklarındaysa hapsettiği bileği serbest bıraktı ve kıza orada kalmasını işaret ederken kendisi çıkışa doğru yönelen Eren'e seslenip, o tarafa koşuyordu.
Eren işittiği sesle arkasına döndü ve gelen kıza çatık kaşlarla baktı. Mikasa uzaktan onları izliyordu. Lizzy gülerek bir şeyler söylüyor, Eren'se karşılık olarak tebessüm etmekle yetiniyordu. Birkaç dakika o şekilde sohbet ettikten sonra yumruk tokuşturdular ve genç oğlan çıkış kapısına adımlamaya devam etti. Lizzy ise çoktan uçarcasına koşarak Mikasa'nın yanına varmıştı. Yüzüne kocaman bir sırıtış yerleştirmişti.
"Öğrendim!"
Elini yumruk yapıp havaya kaldırdı ve sözlerine devam etti:
"Sahile inecekmiş. Hatta muhtemelen şimdi gidiyordur. Aslında tahmin etmiştim ama emin olmak istedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the foreign | eremika✔
Fanfiction'beni bu şehirden nefret ettirdin...' - ●tamamlandı● - ---- başlangıç: 23.02.2022 bitiş: 15.08.2023 #1 eremika •28.06.22 •03.07.22 •24.01.23 •10.03.23 •09.09.23 •06.10.23 #1 mikasaackerman •15.11.22•