please, don't leave me alone

276 30 112
                                    

Diğerlerinden yediği azarlar, hakaretler ve Yuki'nin sağlam dayağının ardından Eren, Jean'ın arabasını alıp, Mikasa'nın evinde doğru sürmeye başladı. Yeşil gözlerinden akan yaşlara engel olamıyordu. Akan burnunu çekti, yanan kırmızı ışıkla ani bir fren yaptı.

Zorundaydı, Mikasa'yı vazgeçirmek zorundaydı. Kendi elleriyle her şeyi mahvetmişti, şimdiyse düzeltmesi lazımdı. Gerekirse Mikasa'nın ayaklarına kapanacaktı ama gitmesine izin vermeyecekti.

Yeşil ışık yandı, bir an bile beklemeden gazı kökledi. Sokaklar gittikçe tanıdıklaşıyor, genç kızın evine yaklaşıyordu. Serindi bugün Kaliforniya, yağmur bile yağabilirdi. Bulutlar bile Mikasa'nın gidişine ağlayabilirdi. Zaten kızın her anına eşlik eden de onlardı. Ne zaman üzülse gökyüzü de ona eşlik ederdi...

Evin önüne geldiğinde ani freniyle büyük bir gürültü koptu. Kaybedecek vakti yoktu. Kapıyı sertçe çarpıp, bahçe kapısını tüm gücüyle itti. Koşar adımları verandayı bulduğundaysa yumruklarcasına çelik kapıyı çaldı. Birkaç saniyenin ardından ortaya Mikasa'nın abisi Levi çıktı. Gözlerindeki öfke iç titreten cinstendi. Baştan aşağı Eren'i süzüp, kapıyı suratına kapatmaya yeltenmişti ki genç adam bunu hızla engelledi.

"Levi, lütfen izin ver Mikasa ile konuşayım."

Levi burnundan gülüp, soğuk bir sesle cevap verdi.

"Burdan siktirip gitmezsen seni ayağımın altına alırım."

Eren bir kez daha isteğini yeniledi.

"Lütfen, sadece son bir kez onunla konuşmak istiyorum."

Levi hışımla kapıyı tamamen açtı ve Eren'in yakasına yapıştı.

"Sana siktir git demedim mi ben? Uzak dur Mikasa'dan yoksa seni öldürürüm. Anladın mı?! Seni öl-dü-rü-rüm. Ne çekti lan kardeşim senden piç!"

Eren elini yakasındaki Levi'ninkinin üzerine koyup, onu uzaklaştırmaya çalışıyordu.

"Tamam, öldür beni ama önce izin ver konuşayım onunla."

Levi sertçe Eren'i itti.

"SİKTİR GİT!"

"Dövsen de, öldürsen de, beni buraya gömsen de gitmem bir yere."

Sesi gayet kendinden emin çıkmıştı. Levi tek kaşını kaldırıp, geriye sendelemiş olana doğru adımladı ve diz kapağına en sert tekmesini geçirip, yere düşmesini sağladı. Ona aşağıdan acıyla bakan Eren'e küçümseyici bir bakış atıp, bu sefer tekmesini suratına geçirdi. Başı yana dönen genç, ağzında biriken kanı tükürdü. Canı gerçekten yanıyordu fakat geri adım atmak gibi bir niyeti yoktu. Kararlıydı.

Kaç dakika geçtiğinden haberi yoktu. Levi'den yediği ve hala daha yemeye devam ettiği dayak artık canını acıtmıyordu. Vücudu uyuşmuş gibiydi. Gözleri kararmaya başlıyordu, görüşü bulanıklaştı. Kendini kaybetmek üzereyken hızla çelik dış kapı açıldı. Dikkati oraya dönen Eren'in bilinci yerine gelmişti.

"HAYI! ABİ, DUR! YAPMA!"

Mikasa hızla abisinin koluna yapıştı ve geri çekti. Levi sinirlenmişti.

"Bırak da öldüreyim şu piçi!"

"ABİ HAYIR! YAPMA, YALVARIRIM!"

Levi kolunu Mikasa'nın elinden kurtarıp, derin derin nefesler alarak sakinleşmeye çalışıyordu. O sırada genç kız ise çoktan yerde acı içinde kıvranan Eren'nin yanına çökmüştü. Islak saçlarından ve gözlerinden akan yaşlar Eren'in yüzünü ıslatıyordu. Oğlan elini onun yüzüne yasladı. Güçlükle konuştu.

"Ağlama, ölmedim."

"KES SESİNİ GERİ ZEKALI!"

Birkaç dakika aralarında sessizlik oluştu, Mikasa oğlanın yaralı yüzünü inceliyordu. O sırada Levi içeriden ilk yardım çantasını getirip, Eren'in karnına fırlattı. Oğlandan ufak bir inilti çıkmıştı. Mikasa sinirle abisine baktı, ardından Eren'in yaralarına pansuman yapmaya başladı. Her bir hareketini dikkat ve özenle yapıyordu. Acıdığını bilse dahi yavaş olmaya çalışıyordu.

Bittikten sonra genç adam olduğu yere bağdaş kurdu ve Mikasa'nın gri gözlerinin içine baktı.

"Gitme. Yalvarırım gitme. Beni yalnız bırakma."

Bakışlarını kaçırdı Mikasa. Eren çenesini kavrayıp kendisine bakmasını sağladı.

"Mikasa. Lütfen. Yalvarırım. Gitme. Bize bunu yapma."

Derin bir nefes aldı kız.

"Gitmek zorundayım, Eren."

"Değilsin. Hiçbir şeye zorunlu değilsin. Aşkımızı yeniden kaybetmeyelim, Mikasa. Yaşayalım onu."

Tekrardan gözlerini kaçırdı kız.

"Belki de bazı aşklar yaşanmamalı, Eren."

Eren ısrar etmeye devam etti.

"Yaşanmalı Mikasa. Bizimki öylesine bir aşk değil ki, yaşanmalı bu aşk. Gerçek aşk bu çünkü."

İçini çekti Mikasa. Çenesini Eren'nin parmaklarından kurtardı.

"Gitmeliyim Eren ve sen de evine gitmelisin şu an."

"Ben de geleyim seninle o zaman, Japonya'da yaşayalım beraber. Orada yaşayalım aşkımızı."

Kaçırdığı griliklerini, yeşilliklere çıkardı yeniden Mikasa.

"Bizim için ne dünyanın başka bir yerinde ne de başka bir evrende birliktelik yok Eren. Biz ayrı düşmek için yaratılmışız."

Eren'in gözünden bir damla yaş düştü.

"Ama- Mikasa-"

Kız işaret parmağını oğlanın dudaklarına yerleştirdi. Ardından ufak bir öpücük kondurdu o dudaklara.

"Üzgünüm, Eren. Bu hikayenin sonunda bizim için bir kavuşma yok."

-
-
-
-
-
-
-
-
-
O kadar uzun zamandir yazmiyorum ki hikayeyi unutmusum lan LQPEKRPGNTOTJTOT

Neyse hadi bakalim buraya da geri döndük asklarimmm..

Ve bu arada finale az kaldı birkac bölüm sonra final yapmayi planliyorum.

Okudugunuz icin tesekkur ederimm kendinize iyi bakinnn💘💘💘💘💘💘💘💘💘💘

the foreign  |  eremika✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin